Tarih: 05.04.2016 18:06

‘Avrupa, kendi değerlerini göz ardı ediyor´

Facebook Twitter Linked-in

 

Sığınmacı krizinin, Avrupa´nın demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi evrensel değerler zeminini sarstığını ifade eden Mercan, 'Bu tartışmada değerler mi tercih ediliyor, yoksa reel politik birtakım tercihler mi ön planda? Baktığımızda değerler terazinin bir tarafında, reel politik unsurlar da diğer bir tarafında olduğu durumda reel politik unsurlar, terazinin ağır tarafında yer alıyor. Öbür taraf daha hafif kalmış durumda ne yazık ki. Bu noktada Avrupa ülkelerinin çelişkiye düştüğü bir durum var' diye konuştu.

AB ile Türkiye´nin 18 Mart´ta vardıkları mutabakat kapsamında Yunan adalarına geçen göçmenlerin Türkiye´ye iadesi dün başladı. Göçmen takasının ilk gününde Yunanistan´dan Türkiye´ye 202 göçmen gönderilirken Türkiye´den Almanya´ya 32, Finlandiya´ya ise 11 Suriyeli mülteci olarak kabul edildi.

Türkiye ile AB arasındaki mutabakat uyarınca 20 Mart´tan itibaren Yunanistan´a kaçak yollarla giriş yapan tüm göçmenler Türkiye´ye iade edilebilecek. Yunanistan´dan sınırdışı edilen her bir Suriyeli göçmen karşılığında Türkiye´de bulunan bir Suriyeli yasal yollarla AB ülkelerine kabul edilecek.

‘SAYI HESABIYLA İNSANCIL ÇÖZÜM BULUNAMAZ´

Konuyla ilgili Sputnik´e değerlendirmelerde bulunan Mercan, Türkiye ile AB´nin sığınmacı krizinin nasıl çözülmesi gerektiği konusunda tam bir fikir birliğine varması gerektiğini ifade ederek 'Türkiye, mültecilerin yoğun bir şekilde yerleştirildiği, mülteci kamplarının olduğu bir ülke mi olacak, yoksa bu sorumluluk paylaşılacak mı? Bu işin sonuçta bir maliyeti var, insanlara barınma hizmetinin sunulması, temel ihtiyaçlarının karşılanması lazım, bu konuda bir yük paylaşımı ne kadar olacak? 3 milyar euro veriliyor ama projeler üzerinden veriliyor. Bu da zaten baktığınızda birkaç aylık ihtiyacı karşılayacak bir para. Bununla ilgili uzun vadede ne yapılacağıyla ilgili o fikir birliği etrafında bir araya gelmek lazım. Yoksa sadece sayı hesabıyla bu işin sonuca vardırılması çok insancıl olmaz. Çünkü mesele aslında çok sosyal ve insani bir mesele. Bunları göz önünde tutmamız gerekiyor' dedi.

Avrupa ülkeleri ve AB´nin bir sınamadan geçtiğini, ve bu krizde kapsayıcı bir politika izlemediğini vurgulayan Mercan, 'Hakikaten tercih edilen aslında çok kucaklayıcı bir politika değil. Kapsayıcı, sınırların açıldığı, insani koşulların sağlandığı bir durumdan bahsetmiyoruz AB açısından baktığımızda' dedi.

Göçmenlerin Türkiye´ye iadesinin başladığı ilk günde Yunan adalarından kötü görüntülerin medyaya yansıdığını kaydeden Mercan, 'Bugün intihar girişimlerini duyuyoruz, insanlar kendilerini ağaçlara asmaya çalışıyorlar, çok ciddi sıkıntılar içerisinde olanlar var sınırlarda. Hatta bugün haberlere düştü, işin şöyle boyutu da var: Türkiye´de terör sorunu var diye Yunanistan´daki adalardan Türkiye´ye gelmek istemeyenler var. Bu gibi meselelerin de hep göz önünde tutulması gerekiyor' dedi.

‘AVRUPA, EKONOMİK KRİZ NEDENİYLE SARSINTI YAŞIYOR´

Mercan, dünyada bir ‘refah alanı´ olarak görülen Avrupa´nın ekonomik kriz nedeniyle de sarsıntı yaşadığını dile getirirken şöyle konuştu:

'Zaten biraz bugün o kapsayıcılığı göstermemelerinin nedeninde bu var. O sosyal yükün kaldırılamayacağı gibi bir endişe var. Tabii bunun ekonomik yönü de var ama diğer yandan siyasi yönü de var. Bu gibi akınlar içeride tepki de doğuruyor, aşırı sağın yükselişe geçtiğini görüyoruz Avrupa´da. Avrupa içindeki terör olaylarının da pekiştirdiği bir zeminde hükümetlerin politikalarına bu yansıyor. Avrupa ülkeleri ve AB daha kapalı bir hale geliyor. Bu da bu sefer demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi evrensel değerlerin beşiği olarak adlandırdığımız zemini sarsıyor. Bu tartışmada değerler mi tercih ediliyor, yoksa reel politik birtakım tercihler mi ön planda? Baktığımızda değerler terazinin bir tarafında, reel politik unsurlar da diğer bir tarafında olduğu durumda reel politik unsurlar, terazinin ağır tarafında yer alıyor. Öbür taraf daha hafif kalmış durumda ne yazık ki. Bu noktada Avrupa ülkelerinin çelişkiye düştüğü bir durum var.'

Mercan, izlenen politikaların, Avrupa´nın kendi değerlerinden tamamen vazgeçtiği anlamına da gelmediğini ifade ederek 'Şimdi değerler göz ardı ediliyor, bir daha bu değerlere dönülmeyecek gibi de algılamamamız lazım. Suriye krizi nedeniyle reel politik unsurların ön plana çıktığı bir süreç var' dedi.

‘MÜLTECİLERİN AVRUPA´YA YERLEŞMESİNİ İSTEMİYORLAR´

Suriye´deki savaşın, AB´nin uluslararası alanda bir aktör olarak duruşunu sarstığını, mülteci krizinin AB´yi derinden etkilediğini vurgulayan Mercan, 'Mülteci sorunu tabii sadece Suriye´yle de bağlantılı değil. Sonuçta siyasi istikrarsızlıklar, diktatörlük yönetimi, baskıdan kaçan insanlara kapıların açılması zaten uluslararası hukukta öngörülmüş. Sınırların etrafına görünmez duvarlar oluşturursanız bunu engellemiş olursunuz. Önemli olan, böyle bir hareketlilik varsa, sağlıklı bir şekilde gidecekleri yere ulaşmalarıyla alakalı bir boyutu göz önünde tutmak lazım. Şu anda AB´nin tercih ettiği yol, akınları durdurmak, geriye göndermek, o sürdürülebilir refah alanı özelliğini korumak. Her ne kadar tartışmalı olsa da dünyada böyle bir konumda AB. Tercih edilen, kalıcılığı engellemek. Bundan sonra AB´nin bu tutumunu daha net bir şekilde yorumlayabiliriz, mültecilerin yerleşip varlık göstermelerini engellemek gibi bir istek var karşımızda. Geriye gönderme, ya da geçici olarak barındırıp ondan sonra yerlerine ulaştırma gibi bir yol izleniyor' diye konuştu.

‘AB KAPSAYICI BİR TUTUM İZLEMİYOR´

AB´nin bu krizde kapsayıcı bir tutum izlemediğini de belirten Mercan, 'AB geneli için söylememiz gereken, bu anlamda çok kapsayıcı ve kabul edici bir tutumlarının olmadığı, mümkünse hiç böyle bir akın olmasın, gelenler gönderilsin, alınabilecek olan sınırlı sayıdakiler alınsın. Ama onun ötesinde büyük entegrasyon projesi ortaya çıkaralım gibi bir hava yok şu anda. Şöyle bir hava var, baktığımızda kültürel yakınlık açısından Suriyeliler Avrupa ülkelerine mi yakın, Türklere mi yakın? Böyle bir değerlendirme yaptığınızda cevap çok belli. Avrupalılar da böyle bir değerlendirme yapıyor ve o kültürel boyuttan hareketle sınırları hissettiren bir tutum sergiliyorlar' dedi.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —