Tarih: 09.06.2015 13:57

Avrupa’ya Türk Çağrısı

Facebook Twitter Linked-in

 

Thomas Lauritzen

Türk Cumhurbaşkanı AB`ye katılım müzakerelerini açmak için Lüksemburg`daki toplantıya tarihin kanatları üzerinde uçtuktan neredeyse 10 yıl sonra, Türkler pazar günü Avrupa`ya hâlâ o kadar uzak olma duygusuyla parlamento seçimlerine gidiyor.

Türkiye`nin AB Büyükelçisi Selim Yenel, Politiken’a verdiği bir mülakatta, 'Türkiye`de insanlara `AB’ye üye olmak istiyor musunuz?` diye sorarsanız, ezici bir çoğunluk `evet` diye cevap verir. `AB’ye üye olacağınıza inanıyor musunuz?` diye sorarsanız, büyük bir çoğunluk `hayır` diye cevap verir. Yani arzu var ama artık inanç yok.' dedi.

Zamanı kritik olarak gördüğü için bu durum Büyükelçi`yi endişelendiriyor. Uzun süreli bir çıkmazdan sonra -son beş yıl içinde sadece bölgesel politika başlıklı müzakere faslı açıldı- Yenel, yeni gelecek Türk hükûmetinin bir atılım sağlanacağı konusunda ikna edilmesi için şimdi bir şans olduğunu düşünüyor.

Kıbrıs Konusunda Atılım İçin Yeni Bir Şans

Büyükelçi`nin düşüncesine göre etnik Türk Kıbrıslılar ile Türkiye’nin asla tanımadığı Kıbrıs Rum hükûmeti arasında bir barış anlaşması yapılması yönündeki yeni umutlar, temel engeli ortadan kaldırabilir.

Yenel, 'Eğer biz Kıbrıs`ta bir çözüm bulursak, bu önemli bir sonuç olabilir ve ilerleyebiliriz. Kıbrıs anahtardır. Bunun gerçekleşmesi için kendimizi hazırlıyoruz.' dedi.

'Yeni hükûmetimiz geldiğinde, tempoyu tekrar artırmaya çalışacağımıza inanıyorum. İktidara kim gelirse gelsin.'

Türkiye`nin Sabrı Sınanıyor

Ancak Türk Büyükelçi aynı zamanda müzakerelerin inandırıcı olmaya devam etmesi için AB’nin en kısa zamanda ileriye gitmek amacıyla yeni bir arzu göstermesi gerektiği konusunda da uyarıyor.

Selim Yenel, 'Biz sabırlıyız ancak sabrımız sınanıyor. Hadi Kıbrıs sorununu çözdük diyelim, adil olmayan ve herhangi başka bir aday ülke için geçerli olamayan yeni engellerle karşılaştığımızda sabrımızın tükenmesi mümkün. Bu hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratacaktır. Ben gerçekten bu noktaya gelmeyeceğimizi umuyorum.' dedi.

AB Büyükelçisi 2007-2012 yılları arasında eski Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye`nin Avrupa`ya ait olmadığında ısrar etmesinin ardından ilişkileri onarmanın uzun zaman aldığını söylüyor.

Selim Yenel, 'Sarkozy büyük zarar verdi. O bizi uzaklaştırdı ve ne olursa olsun `Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir ve AB`ye ait değildir.' dedi. Bu, ilişkilere gerçekten zarar verdi. Biz şimdi bunu onarmaya çalışıyoruz. Bunun için AB’ye daha az değil, daha fazla ihtiyacımız var.' dedi.

Zaman içindeki ilerlemeye baktığımızda, çoğunlukla olumlu demokratik bir gelişmeler oldu. Ne zaman olumlu gelişmeler yoksa bu o zaman AB’nin bizim için orada olmadığındandır. Eğer AB geri gelip bize yardım ederse ileriye gidebiliriz.

Müslümanlar AB`yi Bir Hristiyan Kulübü Olarak Görüyor

SORU: Çoğu Avrupa hükûmeti ve halkının bugün de Türkiye`nin üye yapılması konusunda şüpheci oldukları doğru değil mi?

YENEL: Evet, şu anda öyle. Ancak yine değişebilir. Hükûmetler değişiyor ve AB de gelişiyor. Beş ya da 10 yıl içinde nasıl görüneceğini kim bilebilir? Biz sürece devam edelim ve buna bir şans verelim.

SORU: Neden AB’nin Türkiye`ye ihtiyacı var?

YENEL: Evet, bunu, örneğin Polonya için asla kimse sormadı. Neden sürekli haklılığımızı göstermek durumundayız? Bunun burada hepsine girmeyeceğim pek çok ekonomik ve stratejik nedeni var.

Ama sadece Müslüman bir ülke üye olursa, AB’nin dünyanın büyük bir bölümünde ne kadar saygı ve güvenilirlik kazanacağını düşünün. Doğru olsun ya da olmasın, birçokları AB’yi büyük bir Hristiyan kulübü olarak görüyor. Türk üyeliği bu algıyı tamamen değiştirir.

SORU: Dolayısıyla Türkiye`yi Avrupa`nın Müslüman dünyasına bir köprü olarak mı görmeliyiz?

YENEL: Evet. Türkiye bir İslam ülkesi değildir. Biz Müslüman olan laik bir ülkeyiz. Tıpkı Fransa’nın Hristiyan olan laik bir ülke olması gibi. Avrupalıların bunu anladığını göstermek AB`nin dünyadaki statüsünü artıracaktır. ( Danimarka, Politiken – 05 Haziran 2015 )

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —