10643,58%3,14
32,20% -0,22
34,90% -0,22
2504,01% 1,55
3989,88% 1,04
Thomas Lauritzen
Türk Cumhurbaşkanı AB`ye katılım müzakerelerini açmak için Lüksemburg`daki toplantıya tarihin kanatları üzerinde uçtuktan neredeyse 10 yıl sonra, Türkler pazar günü Avrupa`ya hâlâ o kadar uzak olma duygusuyla parlamento seçimlerine gidiyor.
Türkiye`nin AB Büyükelçisi Selim Yenel, Politikena verdiği bir mülakatta, 'Türkiye`de insanlara `ABye üye olmak istiyor musunuz?` diye sorarsanız, ezici bir çoğunluk `evet` diye cevap verir. `ABye üye olacağınıza inanıyor musunuz?` diye sorarsanız, büyük bir çoğunluk `hayır` diye cevap verir. Yani arzu var ama artık inanç yok.' dedi.
Zamanı kritik olarak gördüğü için bu durum Büyükelçi`yi endişelendiriyor. Uzun süreli bir çıkmazdan sonra -son beş yıl içinde sadece bölgesel politika başlıklı müzakere faslı açıldı- Yenel, yeni gelecek Türk hükûmetinin bir atılım sağlanacağı konusunda ikna edilmesi için şimdi bir şans olduğunu düşünüyor.
Kıbrıs Konusunda Atılım İçin Yeni Bir Şans
Büyükelçi`nin düşüncesine göre etnik Türk Kıbrıslılar ile Türkiyenin asla tanımadığı Kıbrıs Rum hükûmeti arasında bir barış anlaşması yapılması yönündeki yeni umutlar, temel engeli ortadan kaldırabilir.
Yenel, 'Eğer biz Kıbrıs`ta bir çözüm bulursak, bu önemli bir sonuç olabilir ve ilerleyebiliriz. Kıbrıs anahtardır. Bunun gerçekleşmesi için kendimizi hazırlıyoruz.' dedi.
'Yeni hükûmetimiz geldiğinde, tempoyu tekrar artırmaya çalışacağımıza inanıyorum. İktidara kim gelirse gelsin.'
Türkiye`nin Sabrı Sınanıyor
Ancak Türk Büyükelçi aynı zamanda müzakerelerin inandırıcı olmaya devam etmesi için ABnin en kısa zamanda ileriye gitmek amacıyla yeni bir arzu göstermesi gerektiği konusunda da uyarıyor.
Selim Yenel, 'Biz sabırlıyız ancak sabrımız sınanıyor. Hadi Kıbrıs sorununu çözdük diyelim, adil olmayan ve herhangi başka bir aday ülke için geçerli olamayan yeni engellerle karşılaştığımızda sabrımızın tükenmesi mümkün. Bu hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratacaktır. Ben gerçekten bu noktaya gelmeyeceğimizi umuyorum.' dedi.
AB Büyükelçisi 2007-2012 yılları arasında eski Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozynin Türkiye`nin Avrupa`ya ait olmadığında ısrar etmesinin ardından ilişkileri onarmanın uzun zaman aldığını söylüyor.
Selim Yenel, 'Sarkozy büyük zarar verdi. O bizi uzaklaştırdı ve ne olursa olsun `Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir ve AB`ye ait değildir.' dedi. Bu, ilişkilere gerçekten zarar verdi. Biz şimdi bunu onarmaya çalışıyoruz. Bunun için ABye daha az değil, daha fazla ihtiyacımız var.' dedi.
Zaman içindeki ilerlemeye baktığımızda, çoğunlukla olumlu demokratik bir gelişmeler oldu. Ne zaman olumlu gelişmeler yoksa bu o zaman ABnin bizim için orada olmadığındandır. Eğer AB geri gelip bize yardım ederse ileriye gidebiliriz.
Müslümanlar AB`yi Bir Hristiyan Kulübü Olarak Görüyor
SORU: Çoğu Avrupa hükûmeti ve halkının bugün de Türkiye`nin üye yapılması konusunda şüpheci oldukları doğru değil mi?
YENEL: Evet, şu anda öyle. Ancak yine değişebilir. Hükûmetler değişiyor ve AB de gelişiyor. Beş ya da 10 yıl içinde nasıl görüneceğini kim bilebilir? Biz sürece devam edelim ve buna bir şans verelim.
SORU: Neden ABnin Türkiye`ye ihtiyacı var?
YENEL: Evet, bunu, örneğin Polonya için asla kimse sormadı. Neden sürekli haklılığımızı göstermek durumundayız? Bunun burada hepsine girmeyeceğim pek çok ekonomik ve stratejik nedeni var.
Ama sadece Müslüman bir ülke üye olursa, ABnin dünyanın büyük bir bölümünde ne kadar saygı ve güvenilirlik kazanacağını düşünün. Doğru olsun ya da olmasın, birçokları AByi büyük bir Hristiyan kulübü olarak görüyor. Türk üyeliği bu algıyı tamamen değiştirir.
SORU: Dolayısıyla Türkiye`yi Avrupa`nın Müslüman dünyasına bir köprü olarak mı görmeliyiz?
YENEL: Evet. Türkiye bir İslam ülkesi değildir. Biz Müslüman olan laik bir ülkeyiz. Tıpkı Fransanın Hristiyan olan laik bir ülke olması gibi. Avrupalıların bunu anladığını göstermek AB`nin dünyadaki statüsünü artıracaktır. ( Danimarka, Politiken 05 Haziran 2015 )