• BIST 100

    10045,7%-0,37
  • DOLAR

    32,36% -0,38
  • EURO

    34,72% -0,20
  • GRAM ALTIN

    2408,87% -0,56
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00

Azerbaycan`ın kalbi işgalden kurtarılırken kimleri anmak gerekir?

Azerbaycan`ın kalbi işgalden kurtarılırken kimleri anmak gerekir?

Şuşa`nın işgalden kurtarılışını sadece Azerbaycan`ın bir kentinin kurtuluşu olarak değil de 130 yıldan beri Türkiye`yle organik bağı bulunan bir şehrin ruhen ve manen bu coğrafyayla yeniden kucaklaşması olarak da görmemiz gerekir.

 

Mayıs Alizade

Türkiye`nin güçlü manevi desteğiyle Azerbaycan ordusunun 27 Eylül`de başlattığı kendi topraklarını ermeni işgalinden kurtarma operasyonlarında 8 Kasım`da yeni bir başarının daha altına imza atıldı ve Şuşa kenti işgalden kurtarıldı.Karabağ`ın en yüksek noktasında yerleşmesinden dolayı çok büyük stratejik öneme sahip olan Şuşa kenti, Azerbaycan ordusunun bundan sonraki dönemde gerek Ermenistan sınırına yakın Laçin koridorunu gerekse aşağıda kalan Hankendi`yi kontrol altında tutmasını  kolaylaştıracağı gibi durum topraklarını işgalden kurtaran Azerbaycan ordusunun elini daha da güçlendirdi.Şuşa`nın işgalden kurtarılma haberinin ulaştığı 7 Ekim akşamında  Rusya Federasyonu devlet başkanı Vladimir Putin`in gerek Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev`i ve gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan`ı arayarak `Çatışmaların durdurularak ivedilikle masa arkasına oturulma` çağrısı ve telkini ordunun operasyonlarının hızını  etkilememektedir. Şuşa`nın işgalden kurtarılarak öteki noktalar üzerinde de sağlanan kontrol Türkiye için çok büyük önemi bulunan Zengezur`la ilgili planlarda ümitleri güçlendiriyor.

8 Mayıs 1992`de ermeni işgali altın a düşmüş Şuşa`nın 28.5 sene sonra işgalden kurtarılmasının askeri-siyasi-coğrafi öneminin yanısıra büyük  manevi ehemiyeti  bulunmaktadır.Zira Şuşa, Azerbaycan edebiyatının bir dizi  mühim kalem sahibinin  doğduğu bir yer olmasının yanısıra Çarlık Rusya`sın döneminden beri `Kafkasya`nın konservatuvarı` olarak nitelendirilmiştir.Örneğin 1908`de Şark`ın ilk operası olan Leyla ile Mecnun`u besteleyerek çoksesli müziğimizin temel taşını koyan  ünlü besteci,muharrir ve yazar Üzeyir Hacıbeyli 1885 Şuşa doğumludur. 18.yüzyılın ortalarından itibaren Azerbaycan`ın edebiyat ve kültür hayatının merkezi konumunda olan Şuşa kentinde  Çarlık Rusya`sının açtığı çağdaş okullar sayesinde hem eğitim hem de milli şuur gelişmiş,dünya çaplı bilim insanları ve yazarlar oradan çıkmıştır.Onlardan biri Osmanlı Meclis-i Mebusanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olmuş  Ahmet Ağaoğlu`dur.

1869 Şuşa doğumlu Ahmet Ağaoğlu ilk ve ortaokul döneminden gerek Rus ööretmenlerin yaptıkları ayrımcılıkta ve gerekse ermeni öğrencilerin Türk öğrencilerini süerkli baskı altında tutmalarından şikayetçi olduğunu hayatının sonuna yakın kaleme aldığı  anılarında ifade etmiştir.Rus öğretmenlerin yaptıkları ayrımcılığın yanısıra  ermeni öğrencilerin acımasız baskıları sonucunda Ahmet Ağaoğlu okulda tek Türk çocuğu olarak kalmış ve sonuçta liseyi Tiflis`te bitirmek zorunda bırakılmıştır.Ayrımcılıklar ve baskılar Ağaoğlu`nun bilinç altındaki milli duygularını kamçılamıştır.1894`te Sorbon üniversitesi`nden mezun olduktan sonra İstanbul`a gelen Ahmet Ağaoğlu 6 ay burada kalmış.daha sonra Tiflis`e oradan ise doğduğu yer Şuşa`ya giderek Franslz dili öğretmenliği yapmış ve orada kendisine  “Fransız Ahmet` lakabı takılmıştır.1902`de Karabağ`ın ünlü Vezirzade sülalesinin kızı Sitare hanımla evlenen Ahmet Ağaoğlu`nun ilk üç evladı da Şuşa doğumludur.Ahmet Bey baskılar sonucu 1908`de Bakü`yü terketmiş,oğlu Samet 1909`da Bakü`de doğmuş,daha sonra aile İstanbul`a ulaşa bilmiştir.1903 Şuşa doğumlu Süreyya,1919-1920 yıllarında İstanbul`da liseye başı açık gittiği için kendisine `gavur` lakabı takılmıştır.Ankara Üniversitesi hukuk fakültesinden mezun olan Süreyya Ağaoğlu toplumda kadın özgürlüklerini savunduğu için  baskılara maruz kalınca bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından himaye edilerek  desteklenmiştir.1936 yılında İstanbul Barosuna kaydını yaptıran Süreyya Ağaoğlu,`Türkiye`nın ilk kadın avukatı` ünvanını kazanmıştır.1907 Şuşa doğumlu  Gültekin Ağaoğlu Kars milletvekili olarak TBMM`de görev yapmıştır.1950-1960 yılları arasında Menderes hükümetlerinin bakanı olan Samet Ağaoğlu 1966 yılında Demirel hükümetinin affıyla cezaevinden çıktıktan sonra hanımıyla SSCB gezisine çıkmış,Bakü`de birkaç gün kaldıktan sonra Karabağ`a giderek annesinin ve babasının  doğdukları evleri bulmuş,bilgiler edinmiştir.1967`de yayınladığı Sovyet Rusya İmparatorluğu kitabının 31.sayfasında Samet Ağaoğlu,`Karabağ`daki Türklerin oradan tamamen sürüleceğine ve bölgenin  ermenilere bırakılacağına` ilişkin duyumlar aldığını yazmıştır.Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşunda önemli roller alan Şuşa doğumlu Ahmet Ağaoğlu ve çocukları gibi torunları da  bilim,siyaset,edebiyat alanında onun geleneğini sürdürerek kiymetli  çalışmaların altına imzalarını koymuşlar.Hukukçu ve siyasetçi kimliğinin  önünde yazarlığı gelen Samet Ağaoğlu için Atilla İlhan `Türkiye`nin Kafka`sı` nitelendirmesini yaparken  evlatları Mustafa Kemal ve Tektaş`ın Türk kültür ve edebiyatı tarihinde bıraktıkları derin izler her zaman saygıyı hakedecektir.

Yani demem o ki, Şuşa`nın işgalden kurtarılışını  sadece Azerbaycan`ın bir kentinin kurtuluşu  olarak değil de  130 yıldan beri Türkiye`yle organik bağı bulunan bir şehrin ruhen ve manen bu coğrafyayla yeniden  kucaklaşması olarak da görmemiz gerekir.

 



16.8° / 12.2°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor