Tarih: 21.09.2014 14:27

Başbakan Davutoğlu`nun Öncelikleri

Facebook Twitter Linked-in

Reza Solat

Erdoğan, yıllarca yapılan özel planlı ve programlı çalışmaların ardından 28 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu ve Türkiye’nin siyasi düzeninde yapacağı değişikliklerle tekrar bu ülkenin en güçlü siyasi şahsiyeti olarak Ahmet Davutoğlu’nun yanında iç ve dış politikaları planlama, yürütme ve denetleme işlerini yaparak Türkiye’yi 2023 vizyonu ufuklarına yaklaştırıp Türkiye’nin yenilenmesine son noktayı koymak istiyor.

Türkiye’nin 62. hükûmeti, çalışma programlarında katılımcı demokrasi ve hukuk devletinin olduğu üç ana hedefe yer vererek çalışmak istiyor: İlki Mevlüt Çavuşoğlu liderliğinde proaktif bir dış politikayı sergilemek, ikincisi, Kürt sorununu çözmek ve açılım sürecine odaklanmak. Bu konuda Türkiye o kadar ciddi ki ilk defa Kürt sorununun çözümünün resmen hükûmet programında yer aldığını görüyoruz. Üçüncüsü, üretim eksenli ve iş gücü istihdamına dayalı bir ekonomiye sahip olmak için program yapmaktır ve bu doğrultuda Türkiye döviz, borsa ve faiz temellerine bağımlılığını azaltmak ve istihdamı teşvik politikalarıyla ülke içinde işsizlik sorununu çözmek istiyor. Bu amaçların yanı sıra Erdoğan bizzat kendisi ve Davutoğlu “paralel yapıya” karşı mücadeleyi sürdürüyor. Türkiye’nin diğer yurt içi politikası bu ülkenin vesayet sisteminin kalıntılarını ortadan kaldırmaktır. Adalet ve Kalkınma Partisi daha önce bu doğrultuda özellikle askerî vesayeti imha etme konusunda büyük adımlar attı. Ama yeni devletin en önemli hareketi yeni Türkiye ruhunu taşıyacak yeni bir anayasayı oluşturmaktır. Bu yolda, iktidar partisi 2015 seçimlerinden önce gereken oyları ve uyumu elde edemezse kendi amacına kavuşmak için yeni seçimleri “yeni anayasa, yeni Türkiye” sloganı ile karşılayacaktır.

Türkiye, dış politikasında iki noktaya dikkati çekiyor: İlki, nüfus ve jeopolitik kapasitesine nazaran Avrupa’nın büyük güçlerinden birine dönüşebilmek için Avrupa Birliği üyeliğini daha ciddi şekilde takip etmek ve ikincisi, Batı hariç stratejik müttefiklerin peşinde olmak.

Türkiye’nin iç ve dış politikasında iki konu birbiriyle ilişkilidir. İlki Sünni İslam’a odaklanma ve ikincisi ise Türk dünyasının temel alınması. AKP bir taraftan İslami bir imaj sergileyerek İslam dünyasının ve Müslümanların sorunlarının liderliğini ele geçirmek istiyor ve diğer yandan ise Türk dünyasında büyük kardeş rolünü oynayarak Avrupa karşısında alternatif birliğe sahip olmayı hedefliyor. Bu iki temel ilke Türkiye dış politikasının uzun vadeli görüşünü oluşturmaktadır. Bunun dışında tüccar hükûmet olarak bilinen Türkiye’nin politikaları ekonomik eksenli olacaktır. Örneğin İran ile ilişkilerine işaret edebiliriz. Bu ilişki yüzyıllardır büyük çaplı ekonomik bir çerçeve dışında hiçbir stratejik ve birlik anlamını taşımıyor. AKP iktidarı döneminde de bu mühim nokta, tam olarak İran’ın Sünni olmayan ve Fars (Türk olmayan) Müslüman bir ülke olmasından kaynaklanıyor. (İran, Haber Online - 18 Eylül 2014)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —