Mustafa Abdusselam
Ulusal ekonomiyi yeniden inşa etme ve vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirme bağlamındaki modern Türk deneyimine olan aşırı beğenimi saklamıyorum. Şöyle ki devlet 13 yıl içinde geri kalmış ve mali açıdan sıkıntılı ülkeler arasından ekonomik açıdan güçlü ülkeler arasına geçmeyi başardı ve hatta dünyanın en güçlü 20 ekonomisine sahip G-20 topluluğunun bir üyesi oldu. Türkiye, 2030 yılında en güçlü 5 ekonomiden biri olmanın planını yapıyor.
Etkileyici olan şeyse Türk ekonomisinin, ülkenin harici bağlamda maruz kaldığı ciddi ekonomik ve politik baskıya, turizmdeki sarsıntıya ve devletin -ister DAİŞ ister PKK kaynaklı- teröre karşı giriştiği savaşlara rağmen dayanıklı olmasıdır. Keza 3 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlamaktan kaynaklı büyük mali yük var ki bunun bedeli şu ana kadar 10 milyar doları aşmış vaziyettedir.
Geçen hafta Türkiye´yi ziyaret ettim. Beş gün boyunca çokça yer dolaştım. Nitekim başkent Ankara, tarihi ve turistik şehir İstanbul ve altı adet kampında 330 bin Suriyeli mültecinin barındığı Gaziantep gibi büyük kentleri ziyaret ettim.
Son Türkiye ziyaretinden önce izlenimim bu ülkenin savaş yaşadığı, yeni bir terör dalgasına maruz kaldığı ve patlamalar nedeniyle benzeri görülmemiş güvenlik önlemlerinin alındığı yönündeydi. Ancak ziyaretin ardından resim değişmeye başladı. Patlamalardan en büyük payı alan meşhur Taksim Meydanı, Arap ve yabancı turistlerle doluydu.
İstanbul´un en önemli caddelerinden İstiklal Caddesi´nde adım atacak yer yoktu. Dünyanın bütün devletlerinden gelen binlerce gezgin oradaydı. Aynı manzara Ayasofya, Eminönü, Sultanahmet Camii, Adalar, Mısır Çarşısı ve diğer yerlerde de söz konusuydu.
Türkler, Batı basınının kendilerine karşı ön yargılı olduğundan ve mübalağa ettiğinden şikayet ediyorlar. Bu bağlamda Türkler şu soruyu soruyorlar: “Eğer biz, artan tehlike nedeniyle turizm faaliyetinin gerilediğini söyleyen Batı medyasının resmettiği gibiysek nasıl oluyor da kısa süre içerisinde art arda G 20 Zirvesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi gibi büyük uluslararası zirvelere ev sahipliği yapabiliyoruz?”
(İngiltere,El Arabi El Cedid-29.05.2016)