Tarih: 20.01.2016 14:54

Belirleyici Bir Rol Oynama Hakkı

Facebook Twitter Linked-in

 

Patrick Wintour

Türkiye Başbakanı, çok sayıda mülteci bulunan ve “dünyada en çok Suriyeli olan ikinci ülke” hâline gelen ülkesinin, bu sebeple önümüzdeki hafta başlaması planlanan Suriye barış görüşmelerinde belirleyici rol oynama hakkına sahip olduğunu söyledi.

David Cameron ile görüşmelerde bulunmak üzere Londra´yı ziyaret eden Ahmet Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad´ın geçiş döneminden sonra da iktidarda kalması hâlinde hâlihazırda ülkesinde bulunan tahminen 2,5 milyon mültecinin geri dönmesinin hayal bile edilemeyeceğini ifade etti.

Davutoğlu “Hiçbir ülkenin bu barış görüşmelerinde Türkiye´den daha fazla söyleyecek sözü olamaz çünkü 2,5 milyon Suriyeli Türkiye´de yaşıyor. Suriye´de barışın tesis edilmemiş olması artık bizim iç meselemiz hâline geldi. Esad, Şam´da oturmaya devam ederse hiçbir Suriyeli ülkesine dönmeyecektir.” dedi.

BM´nin himayesinde yapılacak ve tüm tarafların katılacağı görüşmelerin gelecek hafta Cenevre´de başlaması bekleniyor ancak bu görüşmelerin ne kadar verimli geçeceği konusunda şüpheler artıyor ve kimin burada yer almasına izin verileceği belli değil. New York´ta pazartesi günü bir BM brifingi bu sorunların altını çizdi ki bu da görüşmeler için gönderilecek davetiyelerin gecikeceği anlamına geliyor.

Suriye´nin resmî muhalefetinin görüşlerini yansıtan Davutoğlu, Kürt Demokratik Birlik Partisinin (PYD) Esad rejiminin suç ortağı olduğunu iddia ederek PYD´nin görüşmelerde muhalefet heyetine katılamayacağı hususunda ısrarcı oldu: “PYD gerçek bir muhalif grup değil. PYD ile rejim arasında yakın bir iş birliği var.”

Davutoğlu, görüşmeler için başka bir ön şart getirdi ve Suriye kasabalarına uygulanan “Orta Çağ´dan kalma” ablukaların kaldırılması gerektiğinde ısrar etti. Davutoğlu, bu ablukaların rejim tarafından uygulanan “insanları aç bırakarak öldürme biçimindeki bir savaş stratejisi” olduğunu söyledi.

Davutoğlu, ekim ayında Suriyeli mültecilerin Avrupa´ya gitmemelerini ve Türkiye´de kalmalarını sağlamanın bedeli olarak söz verilen üç milyar avronun henüz bir kuruşunu bile almadıklarını da belirtmeden geçmedi.

Davutoğlu, altı aydan uzun süredir Türkiye´de bulunan tüm Suriyelilere çalışma izni çıkarıldığını ve Ege Denizi üzerinden Avrupa´ya gidenleri durdurma girişimi çerçevesinde, Türkiye´ye hava yoluyla gelen Suriyelilere vizelerin kısıtlandığını açıkladı ancak AB, ekim ayında onaylanan finansal desteği, maliyet konusundaki tartışmalar nedeniyle henüz sağlamış değil. Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile cuma günü bu konuyu görüşmek üzere bir araya gelecek.

Davutoğlu, Türkiye´nin sadece mülteci kampları için 8 milyar dolar harcadığını ileri sürdü fakat sadece 280 bin kişinin kamplarda, 2 milyon kişinin ise kampların dışında yaşadığı göz önünde bulundurulursa bu meselenin Türkiye´ye gerçek maliyetinin çok daha fazla olduğu anlaşılabilir.

Okul çağındaki yaklaşık 700 bin Suriyeli çocuk Türkiye´de eğitim alıyor ve tüm Suriyelilere ücretsiz sağlık hizmeti veriliyor. Davutoğlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Türkiye´de mülteci, göçmen veya yabancı karşıtı bir protesto yapıldığını göremezsiniz.” (İngiltere,The Guardian-19 Ocak 2016)

Kendisini bir siyasetçiden ziyade güç kararlar almaya zorlanan bir tarih akademisyeni olarak tanımlayan Davutoğlu, 2011´de başlayan Arap baharı protesto hareketinin sona ermesinin bölgenin mezhepçiliğe ve etnik çekişmelere sürüklenmesi anlamına geldiğini söyledi.

Davutoğlu şöyle konuştu: “Bu konuda dertliyim, acı duyuyorum. Suriye, Lübnan´dan sonra en ılımlı Arap ve Orta Doğu ülkesi olagelmiştir. Ilımlıyı şu anlamda kullanıyorum: Bu ülkede Şii veya Sünni aşırılık yanlılığı yoktu. Suriye toplumu her zaman çoğulcu bir toplum olmuştu. Her kentte farklı etnik kökenlere mensup insanlar vardı. Hâlbuki ülkede şimdi Suriye kültüründe yeri olmayan DAEŞ (IŞİD) var.”(İngiltereThe,Guardian-19 Ocak 2016)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —