Tarih: 19.01.2015 14:37

Büyük Sermaye ve Türkiye

Facebook Twitter Linked-in

Ömer Özkaya

Her yüzyılın ilk 25-30 yılı, yeni dünyanın inşaasının kavgalarıyla geçer.

Giderek daha uluslararası hale gelen Türkiye, büyük bir dönüşümün başındadır. Devlet organları, yaklaşan yeni çağa uygun şekilde donatılmalıdır.

1600’lü yıllarda Batı’nın öncü gücü Hollanda idi ve buradaki bankerler, dünyanın önde gelen kapitalistleri arasında yer alıyordu. Daha yüksek kar peşinde koşan Hollanda sermayesi, Sanayi Devrimi`yle Britanya borsasına aktı; dolayısıyla Hollandalılar Britanya’nın yükselişini finanse ettiler.

Bir ülkede gayrimenkulü sadece elinde tutmak, ekonomik açıdan sürdürülebilir değildir, onu geliştirmek, daha üretken bir kullanıma dönüştürmek gerekir. İngiltere`de Kraliçe Viktorya döneminde yaşanan dramlar, kötü zamanlarda dara düşen ve ellerindeki tüm mal varlığını satmak zorunda kalan aristokrat ailelerin acıklı hikayeleriyle doludur. İngiliz aristokrasinin bu çöküşü, kapitalizmin yükselişinin getirdiği daha geniş çaplı sosyal dönüşümün bir parçasıydı aslında.

Paranın 'gerçek' sahibi onu kazanan değil, yönetendir. Kapitalistlerin görevi, sermayeyi yönetmektir. Toprak sahiplerinin aksine, kapitalistler, bir mekana veya o mekanın sürdürülebilir olmasına bağlı değillerdir. Sermaye vefakar değildir ve sürekli hareket eder, büyüme en çok neredeyse sermaye de oraya akar. Tıpkı Hollanda’dan Britanya’ya, Britanya’dan ABD’ye, yakın zamanda da dünyanın her bir köşesinden Çin’e akması gibi.

Dolayısıyla, kapitalizm çerçevesinde bir ulus sömürülebilir, ardından da kaderine terkedilebilir. Tıpkı Amerika ve Britanya’nın şu anda adeta paslanmaya yüz tutmuş endüstriyel bölgelerinde görüldüğü gibi… Ve yine tıpkı 50 yıldır dünyanın tüm ihtiyaçlarını üreten Almanya`nın şimdi emeklilik sistemini çevirmede zorlanması gibi...

Ekonomik elitler, zaman içinde kontrol yöntemlerini mükemmelleştirdiler. Her zaman için sahne gerisinde kalarak, medyayı, siyasi partileri, istihbarat servislerini, borsaları ve hükümet kuruluşlarını kontrol ettiler. Belki de güçlerinin en büyük unsuru, kurlar üzerinde kurabildikleri denetimden kaynaklanıyor.

ABD Başkanı Başkan Woodrow Wilson’a göre “ABD’deki bazı büyük adamlar, bir şeylerden korkarlar. Bir yerlerde bir güç olduğunu bilirler. Bu güç o denli organize, hileli, uyanık, birbirine geçmiş, tamamlanmış ve her tarafa nüfuz etmiştir ki, bu duruma karşı yüksek sesle bir eleştiri getirmemeleri gerektiğini bilirler.”

Ne zamanki bir çağ değişimi olur, eski çağ, yeni bir mitoloji eşliğinde kötülenir. Avrupa’da ulus-devletlerin yükselişiyle birlikte Katolik Kilise kötülenmiş; Protestanlık uygulamaya konmuştu. Cumhuriyetlerin yıldızı parlatılmak istendiğinde ise, krallıkların ve imparatorlukların şeytanlaştırılması, sürecin önemli bir unsuruna dönüşmüştü.

Peki gelecekte tüm dünya çapında, şeytanlaştırılacak olan nedir?

İstanbul`a gelen büyük sermaye, sosyal, ekonomik ve siyasal hayatımızda ne gibi dönüşümleri fitilleyecektir?

Milyar dolarların akıbeti, hadiselerin akışına bırakılır mı?

Büyük Sermaye`yle beraber gelecek olan ve küresel çapta operasyonlar yapma kabiliyet ve gücüne sahip 'organize mali-siyasi' yapılara karşı, Ankara ne kadar deneyimli ve hazırdır?

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —