• BIST 100

    10173,40%1,17
  • DOLAR

    32,27% 0,07
  • EURO

    34,90% -0,11
  • GRAM ALTIN

    2448,04% 0,09
  • Ç. ALTIN

    3912,88% 0,00

Carl Bildt: Erdoğan`ın Türkiyesi Doğru Yolda

Carl Bildt: Erdoğan`ın Türkiyesi Doğru Yolda

Anadolu Kaplanlarının girişimcilik ruhunun ağırlıklı olduğu yeni bir orta sınıf gelişmektedir. Türkiye, son yılların ekonomik krizinden güçlenerek çıkmıştır. Bankacılık sektörü güçlüdür. Bununla beraber sınamalar da eksik de?

10 Ekim 2013... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt`i kabulü...


Carl Bildt - İsveç Dışişleri Bakanı

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu akşam Stokholm’e geliyor. Dışişleri Bakanı Carl Bildt makalesinde, bu ülkenin AB’nin önündeki sınamalar konusunda yapılacak çalışmalarda kilit rol oynadığını belirtiyor.

Yarın Başbakan Fredrik Reinfeldt, Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Stokholm’ü ziyareti sırasında bir görüşme yapacak. Başbakan Erdoğan, AB’nin Türk komşumuzla ilişkilerinin bir dönemeçte bulunduğu sırada geliyor. Dün son üç yıldır ilk defa gerçekleşen, üyelik müzakerelerinde yeni bir faslın açılması sırasında ben de hazır bulundum. Uluslararası toplum, bugün itibarıyla Türkiye’nin AB perspektifinde yepyeni bir durum yaratacak olan, bölünmüş Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine yönelik ilk adımları beklemektedir.

Erdoğan ile yapacağımız görüşmelerde, AB müzakerelerinde yeni bir başlangıç yapılmasına yönelik ihtiyaç en üst önceliğe sahip husus olacaktır.

Türkiye’nin AB üyeliğinin stratejik anlamına dair bir perspektif edinebilmek amacıyla geriye doğru bir adım atmak anlamlı olacaktır. Bu yıl, dönemin Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasında Ankara’da tarihî ortaklık anlaşmasının imzalanmasının ve Türkiye’nin hâlâ sonuçlanmamış olan Avrupa iş birliğine doğru yolcuğunun başlangıcının 50. yıl dönümü.

Elli Yıl Önce Avrupa Topluluğu ile Türkiye Arasında Tarihî Ortaklık Anlaşması İmzalandı

Bu; Avrasyalı, Müslüman, G-20, NATO ve OECD üyesi ülke, 1923’te Cumhuriyet’in doğumundan bu yana Batı ortaklığını hedefleyen bilinçli bir mücadele vermektedir. Ancak ordu tarafından yönetilen devlet yapısı, ilk defa bu yıl daha gerçek bir halk idaresine ve daha açık bir toplum atmosferine sahip olmaya doğru bir değişim yaşamıştır. Türk liderler artık Kürtçe eğitime izin vermekte ve günümüz Türkiye’si için önemli bir kaynak olacak toplumsal çeşitlilikten bahsetmektedirler. Bu durum, gösterilecek dikkati hak etmektedir. Türkiye’nin güneydoğusunda silahlar susmuştur ve barış süreci iyi bir yoldadır. Erdoğan’ın yönetiminde yeni bir Türkiye gelişmiştir.

Bazı sıkıntılar sürmektedir. Ancak henüz hiçbir yönüyle sonuçlanmamış olan bu temel ve uzun vadeli değişim sürecinin tamamlanması önem taşımaktadır. Yaz aylarında Türkiye’de yaşanan halk protestoları sonrasında kendimize zaman kaybetmeden sormamız gereken soru, demokratik reformları teşvik etmek adına AB’nin bu aday ülke üzerindeki cazibesini kullanmayı ne kadar başarabilmiştir -yahut başarısız olmuştur- sorusu olmalıdır.

Erdoğan ile birlikte beş bakan ve yaklaşık 200 kişiden oluşan bir iş dünyası heyeti gelmektedir. Bu da ticari ilişkilerin gitgide artan önemine işaret etmektedir. Türkiye, milenyumun başından itibaren küresel ekonomiye ciddi bir entegrasyon sağlamıştır. GSMH’si, son on yılda üçe katlanmıştır. Bu gelişme, liberal reform politikalarının ve AB ile 1995 yılında kurulan Gümrük Birliği’nin bir sonucudur.

Anadolu Kaplanlarının girişimcilik ruhunun ağırlıklı olduğu yeni bir orta sınıf gelişmektedir.

Türkiye, son yılların ekonomik krizinden güçlenerek çıkmıştır. Bankacılık sektörü güçlüdür.

Bununla beraber sınamalar da eksik değildir. Cari açığı büyümektedir, enflasyon kontrol altında bulundurulmalıdır özellikle eğitim seviyesini artırmaya yönelik yapısal reformlar gerçekleştirilmelidir. İş piyasasının yenilenmesi ve kayıt dışı ekonomiyi denetim altına almak gerekmektedir.

Bu ihtiyaçların ortaya koyduğu perspektif, AB reformlarının önemine dikkat çekmektedir.

Ayrıca Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların yüzde 80’i AB kaynaklıdır ve AB, Türkiye için en büyük ihraç pazarı konumundadır.

Genç Türkiye’yi -bu 70 milyonluk ülkenin vatandaşlarının yüzde 70’i 30 yaşın altındadır– kategorize etmek mümkün değildir. Genç nesiller, liberal reformların sürmesini ve daha özgür bir toplumsal hayat istemektedir. Onların bu istekliliği, AB üyeliği sürecinin yeni bir güce kavuşması ihtiyacına dikkatleri çekmektedir.

Cumhuriyet’in doğum günü olan 29 Ekim’de Marmaray olarak anılan, Avrupa ile Asya arasındaki tren tüneli hizmete girmiştir. Uzun vadede bu tünel Avrupa ile Asya arasındaki bağlar için önemli bir rol oynayacaktır. Bu durum ticaret ve yatırımların yayılması açısından yararlı olan Türkiye’nin eşsiz jeostratejik konumuna iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Türkiye ayrıca AB’nin güneydoğu sınırlarıyla ilgili olarak önünde bulunan zorlukların çözümünde kilit niteliğe sahip bir ortaktır. Göç, enerji ve güvenlik bu konuların başında gelmektedir. İyi işleyen bir iş birliği olmadığı takdirde, yakın çevredeki göçle ilgili ve insani konulardaki zorlukların yönetimi mümkün değildir. Vize uygulaması ekonomik alışverişi olumsuz etkilemekte ve AB’ye dair olumsuz imaja katkıda bulunmaktadır. Türkler için bu uygulama kaldırılmalıdır.

Enerji alanında ise Türkiye, AB’nin öncelikle merkezi Orta Asya ve Güneydoğu Akdeniz’de bulunan çeşitlendirilmiş bir enerji tedariki yapısına yönelik duyduğu ihtiyaç kapsamında düğüm noktası konumundadır. Güvenlik politikası alanında ise Türkiye’nin AB’nin sicil ve askerî kriz yönetimi kapasitesine ve AB ile NATO arasında iş birliğinin daha iyi işlemesine yönelik yapacağı katkılara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar, Türkiye’nin katkısı olmadan gerçekleşemez.

Türkiye’nin AB üyelik süreci, artık canlandırılmalı ve yeni bir ivme kazanmalıdır. (İsveç`te yayınlanan Dagens Industri gazetesi, 06 Kasım 2013)



17.4° / 11.4°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor