• BIST 100

    10208,70%1,62
  • DOLAR

    32,39% 0,12
  • EURO

    34,68% 0,01
  • GRAM ALTIN

    2400,66% 0,21
  • Ç. ALTIN

    3877,87% 0,00

Daha Güçlü Askeri Angajman Talebi

Daha Güçlü Askeri Angajman Talebi

Türkiye Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Die Welt gazetesine verdiği mülakatta, Suriye´de -Almanya´dan da- daha fazla askerî angajman talep ediyor.

 

Robin Alexander/Daniel-Dylan Böhmer

Türkiye Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Suriye´de -Almanya´dan da- Daha Fazla Askerî Angajman Talep Ediyor. Şimşek 'Aksi Takdirde Mülteci Akınının Şimdiye Kadar Olduğundan Daha Büyük Olacağını' İleri Sürüyor--

ROBİN ALEXANDER/DANİEL-DYLAN BÖHMER: Sayın Başbakan Yardımcısı, İstanbul´daki suikastçılar kimi ve neyi hedef almışlardı?

MEHMET ŞİMŞEK: Esas hedef, Türkiye ve Türk ekonomisi idi. Suikastçı Suriyeliydi ve DAEŞ ile bağlantılıydı. Ankara´daki barış gösterisinde de Suriye kökenli bir DAEŞ suikastçısı Türkiye´ye saldırmıştı.

Şimdi yeniden bir saldırı yapılmasının nedeni Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye´de DAEŞ´e karşı daha sert harekete geçmiş olmasıdır. Terör milisi, Suriye-Türkiye sınırının artık yalnızca küçük bir parçasını kontrolü altında tutuyor ve muhalif Özgür Suriye Ordusu, DAEŞ´i buradan kovalamaya çalışmaktadır. Topçularımız, topraklarımıza düşen havan topu mermisinin ardından sınırın Türkiye´ye ait olan tarafından DAEŞ´e ateş açmıştır. Saldırıda özellikle Almanların hedef alındığına işaret eden bir ipucu yok. Hayatını kaybedenler bir Alman seyahat grubuna aitti fakat yaralılar arasında başka milletlerden de kişiler var.

ALEXANDER/BÖHMER: Birçok gözlemci, makamınızın suikastçının kimliğini dikkati çeken bir kısa süre içinde tespit edebilecek kadar bilgiye sahip olduğu hâlde saldırıyı niçin engelleyemediğini soruyor.

ŞİMŞEK: Güvenlik kameraları nedeniyle çabuk bilgi sahibi olduk. Bu kameralar tüm büyük şehirlerde kuruldu. Ayrıca veri bankasında bize gelen tüm Suriyeli mültecilerin fotoğrafları bulunuyor.

ALEXANDER/BÖHMER: Muhakkak bazı Suriyeliler yasa dışı yollardan Türkiye´ye giriyor ve kayıt edilmiyorlardır.

ŞİMŞEK: Suriye rejimi, savaşın başlangıcında uçaklar, helikopterler ve varil bombaları ile sivil halka saldırırken Suriyeliler sınırlara yüklendiklerinde ve Suriye´de yaşanan insanlık dramı sırasında sınır geçişleri olmuş olabilir. Fakat daha sonra oldukça güvenilir bir kayıt sistemi tesis ettik. Güncel mülteci sayısı 2.411 bindir. Mesela tek büyük mülteci akını, DAEŞ sınır kenti Kobani´yi işgal ettiğinde yaşanmıştı. O dönemde üç gün içinde 198 bin kişi gelmişti. Ancak o zaman dahi hepsinin kimliklerini tespit etmeyi, resimlerini, parmak izlerini ve DNA örneklerini almayı başarabilmiştik.

ALEXANDER/BÖHMER: Şimdiye kadar İD´ye karşı yeterince müdahale etmemekle de suçlanıyorsunuz. Resmî makamlarınızın terör milisine özellikle oyun alanı bıraktığı iddia ediliyor.

ŞİMŞEK: DAEŞ bizim için en büyük tehlikedir. Diğer mağdur ülkeler Suriye´den binlerce kilometre uzaktadır. Biz, Suriye´nin doğrudan komşusuyuz ve bizde her daim terör tehlikesi bulunuyor. Henüz geçtiğimiz hafta Ankara´da intihar saldırısı planlayan iki teröristi gözaltına aldık. Hiç kimse hiçbir şey yapmadığımızı iddia edemez.

ALEXANDER/BÖHMER: Eğer İD en büyük tehdit ise neden böylesine bir enerjiyle Kürt gruplarıyla mücadele ediyorsunuz? Onlar hâlihazırda DAEŞ´e karşı savaş sürdürüyorlar.

ŞİMŞEK: Genel olarak Kürt gruplarıyla mücadele etmiyoruz ki. Ben kendim Kürt´üm. Altı yaşıma kadar tek kelime Türkçe bilmiyordum. Yalnızca Kürtçe konuşabiliyordum. Annemin ve babamın okuma yazması yoktu. Çiftçiydiler ve çok dindardılar. Bugün ABD ve Avrupa Birliği´nin (AB) terör örgütü olarak tanımladığı PKK ile mücadele ediyoruz ancak Kuzey Irak´taki Kürt Özerk Bölgesi´nin ilk destekçileri de bizdik. Almanya´nın Peşmerge güçlerine silah ve eğitimci göndermesinden çok önce biz onlara DAEŞ ile mücadele için teçhizat ve eğitim sağlıyorduk. Suriyeli Kürtlerle hiçbir zaman sorunumuz olmadı. Ayrıca DAEŞ ile mücadelede onları engellemiyoruz. Biz yalnızca şehirlerimizde bombalar yerleştiren Kürdistan İşçi Partisine (PKK) karşı operasyonlar gerçekleştiriyoruz.

ALEXANDER/BÖHMER: Türkiye sınırının yanı başında bulunan Kobani şehrinin kuşatılması sırasında Kürtlere İD ile mücadelede destek sağlayabilirdiniz ama sağlamadınız.

ŞİMŞEK: Biz o dönemde çok sayıda Kobaniliyi kabul ettik. Yaralılara tedavi hizmetleri sunduk ve her türlü insani yardımı sağladık. Suriyeli Kürtler, Türkiye´nin müdahale etmesini hiç istemediler. Bunun yerine Iraklı Kürtlere diğer bir ifadeyle peşmergelere Türkiye sınırından Suriye´ye geçerek Kobani mücadelesine destek sağlamaları konusunda destek verdik. Ayrıca Özgür Suriye Ordusundan destek talep ettik ancak PKK ile Suriyeli Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) arasında da çok güçlü bağlar var. Buna rağmen PKK´nın Suriye´deki müttefiki YPG´ye hiçbir zaman saldırmadık…

ALEXANDER/BÖHMER: Türkiye´nin YPG´ye saldırdığı yönünde haberler çıktı.

ŞİMŞEK: Biz YPG´ye karşı savaşmıyoruz. YPG ya da başka bir grup Türkiye´nin güvenliğini tehlikeye atacak bir eylem yaparsa Türkiye tabiatıyla kendisini savunacak ve gerekli tepkiyi verecektir.

ALEXANDER/BÖHMER: Fakat Kobani´de topçularınız bulunuyordu ve tanklarınız sınırda duruyordu. Sizin -şimdi yaptığınız gibi- yalnızca DAEŞ´e karşı ateş etmeniz gerekirdi.

ŞİMŞEK: Terör ağı el Kaidenin Suriye´deki kolu el Nusra Cephesine bakın. O da DAEŞ´e karşı mücadele ediyor ancak el Nusra Cephesi terör örgütü olmaya devam ediyor. Aynı şekilde YPG´nin DAEŞ´e karşı mücadelesi PKK´nın Türkiye´de saldırı düzenlemesini haklı çıkarmaz. PKK ile barış görüşmeleri yürüttük. Ben bir Kürt olarak geçmişte Türkiye´deki durumun nasıl olduğunu biliyorum: Kürtlerin inkâr edilmesi, asimilasyon programı, baskı. O zamanlar birisi bana bütün bunların Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükûmeti yönetiminde değişeceğini anlatsaydı inanmazdım. Eğer PKK gerçekten daha fazla vatandaş hakları ve demokrasi isteseydi silahları bırakırdı. Fakat bizimle sürdürdüğü görüşmeler sırasında maalesef bu süreci daha fazla silah toplamak için kullandı. Türkler ile Kürtler kardeştir. Tehditlere karşı her zaman birbirimizle dayanışma göstereceğiz ancak YPG, PKK´nın bir koludur ve bu bizim için sorundur.

ALEXANDER/BÖHMER: Biz Almanlar İD´ye karşı yeterince çaba gösteriyor muyuz?

ŞİMŞEK: Almanya´nın DAEŞ´e karşı oluşturulan koalisyona katılmasından dolayı çok müteşekkiriz ama ortaklarımızdan daha fazlasını yapmalarını talep ediyoruz. Kendimizi aldatmayalım: Terörü ancak birlikte yenebiliriz. Terör, tıpkı 2008 yılındaki ABD gayrimenkul krizinin dünyada bir finans krizi başlatması gibi doğrudan bağlantılı olmayan ülkelere dahi küresel etkileri olan bir tehlikedir. Kısa bir süre öncesine kadar Batılı ülkeler Suriye´deki felaketi genel olarak tepkisizce seyretti. Bugün artık bunun böyle devam edemeyeceği idrak ediliyor.

ALEXANDER/BÖHMER: Mülteci krizini sona erdirmek için Almanya´nın İD´ye karşı daha sağlam askerî bir angajmanına da ihtiyaç var mı?

ŞİMŞEK: Kesinlikle. Askerî olarak da daha fazlasını yapmalıyız. Suriye´deki terörün sebebi, orada Suriye rejiminin muhalefete ve demokratik reformlara müsaade etmeyi reddetmesinden kaynaklanan kaostur. Almanya ve diğerleri, mülteci akınını sona erdirmek istiyorlarsa Suriye ordusunun varil bombaları kullanmasını ve Rusya´nın Suriye muhalefetini bombalamasını sona erdirmelidirler. Yarın büyük bir şehir olan Halep düşerse o zaman bu tekrar milyonlarca mülteci anlamına gelir. Suriye´deki insanların bunun yerine kendi ülkelerinde korunmaya ihtiyaçları var.

ALEXANDER/BÖHMER: Batı, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad´ın en az bir süre daha makamında kalmaya devam edeceğini kabullenmiş görünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

ŞİMŞEK: Esad ve ailesi halkın en fazla yüzde 20´sini temsil etmektedir. Sekiz milyon vatandaş onun ordusundan kaçtı ve bunların yarısı yurt dışına gitti. 300 bin kişi hayatını kaybetti. En az bir milyon da yaralı olmalı. Bu kişi makamında kalmaya devam ettikçe barışın sağlanacağına kim inanabilir?

ALEXANDER/BÖHMER: Avrupa´da mülteci akınını durdurmanın Türkiye´ye bağlı olduğu düşünülüyor.

ŞİMŞEK: Çok fazla çaba gösteriyoruz. Tüm Suriye sınırı boyunca çit çekmeye başladık. İlk 150 kilometrelik bölüm mart ayında tamamlanacak. Fakat bizim ve ortaklarımızın uyumlu bir stratejiye ihtiyacımız var. Bu nedenle yıllar boyunca Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge ve mülteciler için karada koruma bölgesi talep ettik. Bu, Batılı ortaklarımıza götürdüğümüz bir teklifti. Kabul etmediler. Bu teklif, çok sayıda insanı kalmaya teşvik edebilirdi. O dönemden bu yana Avrupa´ya gitmek isteyen 150 bin mülteciyi durdurduk. Şimdi mültecilere çalışma izni veriyoruz. Bu, Avrupa´ya gelmek isteyen birçoklarını durduracak ama iş piyasamız için de bir yük anlamına geliyor. Iraklılarla birlikte ülkede 2,5 milyon civarında mülteci barındırıyoruz. Bazı kentlerde yerlilerden çok mülteciler yaşıyor.

ALEXANDER/BÖHMER: Federal hükûmet yeterli derecede para ve destek verilirse Türkiye´nin mülteci akınını tamamen durdurabileceği izlenimini uyandırıyor. Bu durum gerçekçi mi?

ŞİMŞEK: Yükümlülüklerimizi yerine getirebilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz fakat mültecilerin yola devam etmelerini tamamen sona erdirebilecek bir sistem yok. 8.300 km. uzunluğunda bir kıyımız var. Bunun her santimetresini nasıl kontrol edilebilir ki? Bunu Amerikalılar da Meksika sınırında başaramıyorlar kaldı ki orada işleyen ve anlaşan iki muhatap devlet var. Suriye´de ise kaos hâkim ve orada muhatabımız olan bir devlet yok. Yüzde yüzlük bir engel sağlayamayız. Mülteci dramını sona erdirmenin en iyi yolu Suriye´deki barış süreci ve Suriyelilerin ve Rusların hava saldırılarının son bulması ve bizde iş piyasasına uyum sağlanmasıdır.

ALEXANDER/BÖHMER: Türk ekonomisinde reform yapmayı da istiyorsunuz.

ŞİMŞEK: Reformumuzun birçok unsurları bulunuyor. İlk önce 25 sektörde şirketlerimizin üretim ve rekabet gücünü artırmak istiyoruz. İkinci unsur yolsuzlukla mücadele, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratik standartların yerleştirilmesinden oluşuyor. Siyaset için etik prensipler, seçim kampanyalarının finansmanının açıklanması ve kamu ihalelerinin şeffaflığı da bunun bir parçasıdır. Ayrıca yatırım ortamını iyileştirmek, iş piyasasını daha esnek hâle getirmek ve enerji piyasası reformu yapmak istiyoruz. Ayrıca eğitim sistemimizi iyileştirmek.

ALEXANDER/BÖHMER: Ülkenizi AB´ye daha çok yakınlaştırmayı da istiyorsunuz. Son zamanlarda Türkiye´nin artık AB´ye üyelik konusunda özel bir ihtiyaç hissetmediği izlenimini edinmiştik.

ŞİMŞEK: Zaman değişiyor. İlk önce AB´yle Gümrük Birliği´ni genişletmek mevzubahis. Tarım ürünleri, hizmet ve kamu ihalelerini de gümrüklerden muaf tutmak istiyoruz. Bu suretle kendimizi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığına (TTIP) da hazırlamak istiyoruz. Buna ilaveten AB´yle üzerinde anlaştığımız vize kolaylıkları geliyor. Bunun şartlarını yerine getirmek için ilk olarak ayrımcılığa karşı yasalar çıkarmak ve emniyet makamları üzerindeki denetimi iyileştirmek istiyoruz. Yani burada temel haklar mevzubahis.

İş piyasasında kadınların şansını güçlendirmek istiyoruz. Günümüzde kadınların yüzde 31´i çalışıyor ama bu on yıl önce yüzde 23´tü. Bu ilerlemenin üzerine ilave etmek istiyoruz. Katılım süreci, sonucu ne olursa olsun Türkiye´yi güçlendirecektir. Daha istikrarlı kurumlarımız, daha fazla hakkımız ve daha fazla üretim gücüne sahip şirketlerimiz olacak. Bunu istiyorsak bütün dünyada yönümüzü yalnızca AB´ye dönebiliriz. Dün AB üyesi olmayan Norveç Dışişleri Bakanı ile sohbet ettim ve kendisine dedim ki: “Eğer AB´ye giremeyip de ikinci bir Norveç olursak o zaman da çok şey kazanmış oluruz.” Ayrıca bu durumda AB de kazanacaktır.(Almanya,Die Welt-Internet-15 Ocak 2016)



17° / 12.6°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor