Eşi Sare Davutoğlu´yla birlikte Süleymaniye Camisi´ndeki Mimar Sinan´ı anma programına katılan Başbakan, “Boğazdan şehre doğru gelirken, Süleymaniye öyle bir durur ki; bir dağ. Ama öyle işlenmiş bir dağ ki… Ondan sonra eser yapanlar, bu mekan eserler ikram edenler hep Süleymaniye´yi ve tarihi siluetin içindeki ahengi göz önüne aldılar. Hep küçük, zarif mimari ile yapılmış eserlerle Süleymaniye ile bütünlük oluşturmaya çalıştılar' dedi.
´BİR TARAFTA SÜLEYMANİYE, BİR TARAFTA GÖKKAFES DENEN UCUBE´
İstanbul´daki mevcut yapılaşmayı eleştiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
'Şimdi muhasebe vaktidir arkadaşlar. Burada isim vermekten de kaçınmayacağım. Eğer bir gemi ile İstanbul´a yaklaşıyorsanız, bir tarafta Süleymaniye diğer tarafta ´gök kafes´ denilen bir ucube. Tarihi yarım adaya şirk koşan, o yarımadayı tahakküm eden ne eser varsa bu şehre ihanettir. Aynı şeyi Zeytinburnu kuleleri içinde söylerim, diğer yapılar için de.
‘MİMAR SİNAN´DAN DERS ALMIŞ OLSAYDIK´
Hepimizin en asli görevi, bu şehri emanet olarak devraldığımız bu şehri gelecek nesillere devretmektir. Mimar Sinan´dan ders almış olsaydık, bu aziz şehre, bu aziz şehrin doğasına, dokusuna uymayan eserler yapıp şirk koşmazdık. Açık bir muhasebe ile söylüyorum; hepimiz sorumluyuz ve hep beraber, Mimar Sinan´ın huzurunda, mimarlar gününde, başta mimarlar olmak üzerine bütün mimar erbabına ve başta belediyeler olmak üzere bütün yerel yönetimler ve başta Çevre ve Şehircilik Bakanı olmak üzere bütün bakanlarımıza en açık ve net talimatımız; bundan sonra bu şehre hançer gibi saplanan hiçbir eser yapılmayacak.”