• BIST 100

    10276,88%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İle Mülakat

Dışişleri Bakanı  Mevlüt Çavuşoğlu İle Mülakat

Türkiye´de 15 Temmuz´dan itibaren hayata geçirilen “olağanüstü hâl”in uygulandığı izlenimi veren bir atmosfer yok. Sokaklar eskisi gibi insanlarla dolu. Havalimanları hareketli. Açık alanlarda ve büyük meydanlarda nöbet tutan polisin

El Şark El Evsat

Türkiye´de 15 Temmuz´dan itibaren hayata geçirilen “olağanüstü hâl”in uygulandığı izlenimi veren bir atmosfer yok. Sokaklar eskisi gibi insanlarla dolu. Havalimanları hareketli. Açık alanlarda ve büyük meydanlarda nöbet tutan polisin görevi ise başka: darbe öncesinde maruz kaldığı büyük patlamalardan ve saldırılardan ülkeyi korumak. Tabii bir de güvenlik güçlerinin PKK ile savaşta her gün karşı karşıya kaldığı daha küçük çaplı saldırılar var.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “delilik” olarak nitelediği darbe saatlerini diğer siyasiler gibi yaşadı fakat darbecilerin başarısız olacağından emindi “Çünkü Türkiye eskisi gibi değildi.” Bakan´ı en çok rahatsız eden ise Batılı yöneticilerin demokrasiyi destekleyen açıklamalarının ardından kullandıkları “ama” kelimesi. Bakan, bu ifade şeklinde, diğer Türk siyasiler gibi Türk onuruna bir saldırı ve “ders verme çabası” olarak görüyor.

ABBAS: Türkiye başarısız darbeden sonra nereye gidiyor?

ÇAVUŞOĞLU: Her şeyden önce şunu söylemek isterim: Biz hepimiz, Türkiye olarak askerî darbeye karşıydık. Bu, haddizatında Türk milletinin, Cumhurbaşkanı´nın ve halkının gücünün kanıtıydı. Kuşkusuz darbeyi planlayan ve uygulayan bu terör örgütüyle de DAEŞ (Irak Şam İslam Devletinin Arapça kısaltması), PKK (Kürdistan İşçi Partisi), PYD (Demokratik Birlik Partisi) ve YPG (Halk Savunma Birlikleri) gibi diğer örgütlerle de mücadelemiz devam edecek.

Hâlihazırda Türkiye´de demokrasiyi güçlendirmeye çalışmaktayız. Türkiye, doğru yolda kalacak. Ülkede işleri yeniden tabii seyrine döndürme süreci işliyor. Ulusal bir uzlaşma var. Türkiye´deki siyasi güçlerin darbecilere karşı bir araya geldiğini görüyoruz. Küçük siyasi ihtilaflar mevcut çünkü bu, demokrasinin özü. Nitekim dünyanın herhangi bir ülkesinde de farklı siyasi partilerin varlık sebebi budur. Darbeden, bölgedeki çatışmalardan ve içeride terörle mücadeleyle ilgili sorunlarımızdan etkilenmeyen iktisadi durumu yeniden sağlamlaştırmak için çabalıyoruz. Bütün bunlara rağmen ekonomik büyüme sağladık. Daha fazla kalkınmak ve hem iç hem de dış yatırımları teşvik etmek için gerekli icraatlarda bulunulacak.

ABBAS: Batı devletleri, darbe girişiminden itibaren başlatılan icraatlar nedeniyle Türkiye´deki özgürlüklerle ilgili endişelerini dile getirdiler. Bu eleştirilere nasıl yanıt verirsiniz?

ÇAVUŞOĞLU: Darbeden hemen sonra Hollanda, Slovakya gibi bazı Avrupa devletlerinden ve İngiltere Dışişleri Bakanı´ndan telefon aldık ama Avrupa ve Batı devletlerinden yeterli destek gördüğümüzü söyleyemem. Görünürde destek var. Ancak özgürlük ve demokrasiye destek cümlelerinden sonra içinde Türkiye´ye eleştiri veya korku barındıran bir “ama” geliyor. Fransa´da tek bir terör olayından sonra ülke hâlâ olağanüstü hâlde. Oysa biz yaklaşık yedi veya sekiz kez benzer hadiseler yaşadık ama olağanüstü hâl ilan etmedik. Komploculara gelince ne yapmamız gerekirdi? Devlet içinde paralel devlet kuranları ordu, Emniyet, yargı ve devlet idaresi içinde mi bırakmalıydık? Bizim görevimiz kamusal düzeni sağlamak, aksi hâlde halk bizi affetmez. Halk demokrasiyi kendisi korudu ve bu sebeple 240 kişiyi kaybettik. Bu komplocular Meclise saldırdı. Fransa´daki saldırıyı hafife almak istemiyorum ama burada yaptıkları büyük ve tehlikeliydi. Bu paralel devlet, ordu içinde yayılan bir terör örgütüydü ve demokratik yollarla gelen hükûmetin yetkilerine, iktidara el koymak istedi. Başarılı olsalardı kaç kişiyi idam ederlerdi veya ne katliamlar yaparlardı bilemiyoruz. Onlar yerlerinde mutlular ve darbeye uğramadılar. Bizde yaşananlar, hükûmetin devrilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın öldürülmesi onları ilgilendirmiyor, aksine belki sevinirlerdi bile. Bu bizim ülkemiz ve onu bu terör örgütünden korumak için gerekli tedbirleri almalıyız. Batılı dostlarımız bizi ziyaret eder, vaziyeti inceler ve tavsiyelerde bulunurlarsa bu daha memnun edici olur. Ama gerçekte olanları bilmeden açıklama yapmaları, bize demokrasi ve özgürlük dersi vermeleri veya bizi tehdit etmeleri, işte bu hoş karşılanamaz. Efendimiz olmadıklarını bilmeliler.

ABBAS: Bu durum Türk dış politikasını nasıl etkiler?

ÇAVUŞOĞLU: Dış politikamız değişmeyecek. Kabul etmeseler de biz Avrupa´nın bir parçasıyız. Avrupa´da ve bölgede pek çok kuruluşun kurucu üyesiyiz. AB´nin bir parçası olmamızı istemiyorlarsa bu onların sorunu ama biz eşit olmak; AB içinde ikinci değil, birinci derecede bir üye olmak istiyoruz. Buna karşılık komşularla ilişkileri güçlendirmek için çaba sarf edeceğiz. Uçak hadisesinden etkilenen Rusya ile ilişkilerimiz normale dönüyor. Körfez ve İslam ülkeleriyle ilişki seviyemizi yukarı çekmek için çabalıyoruz. Pek çok devlet ve uluslararası örgütle ilişkilerimizi iyileştirmekte kararlıyız. Darbe girişimi dış politikamızı idare şeklimizi değiştirmeyecek. Bazı Avrupalı ve Batılı dostlarımız, hadiseden sonra Rusya ile ilişkileri normalleştirmemizi tavsiye ettiler ama bunu yaptığımızda tedirgin olduklarını gördük. Ben neden olduğunu biliyorum ama tavırlarının arkasındaki gerçek mantığı anlamakta zorlanıyorum. Her neyse, nasılsa bu çifte standartlı anlayışa alıştık.

ABBAS: Başarısız darbeye karşı Arapların tepkisini nasıl buldunuz?

ÇAVUŞOĞLU: Başta Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn olmak üzere çok sayıda Arap devletinden güçlü bir destek gördük. Pek çok Arap lider olayı kınamak için telefonla aradı, bazıları ziyaret etti. Kral Selman bin Abdülaziz Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı arayan ilk isimlerdendi ve bu bizim için çok değerli. Ben de pek çok Arap ülkesinin dışişleri bakanından telefon aldım. Arap devletleri ve halklarından tam bir destek aldık, bunu takdir ediyoruz.

ABBAS: Darbede ABD´nin rolüyle ilgili çok fazla şayia duyduk.

ÇAVUŞOĞLU: Bu terör örgütünün lideri uzun süredir ABD´de yaşıyor. ABD´den teslim edilmesini istedik. Amerikalılar da kanıt istediler, biz de onlara kanıt sunduk. Şimdi darbeye karıştığını gösteren daha fazla dosya ve kanıt hazırlamaktayız. Bizler, siyasiler olarak ABD´nin darbeyi desteklediğini asla söylemedik ama bu kanaat Türk halkında mevcut. Meydanda ve sosyal medyada çok fazla şayia var ama biz bunları ciddiye almıyoruz. ABD darbenin arkasında. Bu, hükûmetimin kanaati değil ama halkta var olmaya devam edecek, tabii Gülen´i yargıya teslim etmedikleri müddetçe. Ne yazık ki Türkiye´de ABD düşmanı bir eğilim oluştu. Bundan mutlu olmasam da bu, Türklerin duygularını ifade ediyor ve bu kimseye hizmet etmez. Amerikalı dostlarımıza söylemeye çalıştığımız da bu. Önceki gün ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile telefonda yaptığım görüşmede de bunları söyledim. İdeal çözümün Gülen´i teslim etmek olduğunu da söyledim ki bu, bizimle iş birliği yaptıklarının kanıtı olacaktır.(İngiltere,El Şark El Evsat-19.08.2016)

 



17° / 11.3°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor