• BIST 100

    10276,88%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07

“Doktorlarımızın eğitimini ilaç şirketlerine bırakmamalıyız.“

“Doktorlarımızın  eğitimini ilaç şirketlerine bırakmamalıyız.“

Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın: 'İnsanda; akıl-ruh-vicdan üçlüsü, şeytan-nefis-zeka üçlüsüyle daima çatışma halindedir. Nefis grubu hakim gelirse, şeytani bir durum ortaya çıkar.'

Avrasya Bir Vakfı`nda düzenlenen 'Küresel Bağlamda Bilim Üzerinden Oynanan Oyunlar' başlıklı konferansta 'ilim adamı kimdir, bilim adamı kimdir' ve 'namuslu bilim nedir, namuslu olmayan bilim nedir' sorularına cevap arandı.

Konferansın konuşmacısı, beyin - sinir cerrahisi alanında kullanılan ve dünyada ilk defa kendi adı ile (AYDIN TEKNİĞİ) literatüre geçen yeni bir ameliyat tekniği geliştiren, çoğu Avrupa ve ABD`den olmak üzere uluslararası pek çok ödülün sahibi Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın`dı. Konferansın moderatörlüğünü Prof. Dr. Cüneyt Turan yaptı.

Prof. Aydın`ın konuşmasından notlar:

'Tüm dinlerde ve inanışlarda bilim adamları hep ön planda tutulmuş, onlara ilahi bir önem atfedilmiştir. İslam inancına göre, 'ilim adamının kaleminden boşalan mürekkep, şehitlerin kanından daha kutsaldır.'

Alim, satırdan haber verir, alim ise sadr`dan, yani gönülden haber verir.

Eflatun, Sokrat ve Aristo`nun peygamer olma ihtimalleri yüksektir.

Bilim adamı, referans olandır. Referans kabul edilmeyen, bilim adamı değildir.

İlim adamı, bilinenlerin üzerine yeni bir şeyler koyan demektir.

İslam ülkelerinin en büyük sorunu, aktarıcı akademisyenliğin üzerine çıkamayıp, bilim adamı yetiştirememesidir.

Kur`anda yüzlerce kez, 'neden akletmiyorsunuz', 'neden düşünmüyorsunuz' diye sorulmaktadır.

New Jersey`de, sabahın 5`inde onbinlerce yahudiyi ayakta, işlerine koştururken görürsünüz. Bunların para ihtiyacı mı var? Hayır.

Dünyanın, sorun odaklı, ihtiyaç odaklı araştırmalar yapan namuslu bilim adamlarına ihtiyacı var.

İlmin ve ilim adamının dini yoktur. İlim adamı, çeşitli kaynaklardan beslenmeli, yeni gelişmelere açık olmalı ve süreklilik arzetmelidir.

Bilimde kesinlik yoktur, son nokta da yoktur.

İlim insanlığın ortak malıdır. İlmini insanlığa aktarmayanlar, bütün semavi dinlere göre vebal altındadır.

Gerçek bilimadamları ölümsüzdür. Bilim adamlarının ölüm tarihleri, kendisinden en son bahsedildiği gündür.

Bilgi insanın ayrılmaz parçası olmalıdır. İlim insanlığı, fani hayattan baki hayata geçirip, baki kılacak şeydir.

İnsanda; akıl-ruh-vicdan üçlüsü, şeytan-nefis-zeka üçlüsüyle daima çatışma halindedir. Nefis grubu hakim gelirse, şeytani bir durum ortaya çıkar.

İlim kolay oluşmuyor. Tarih boyunca ilim adamlarının ne gibi sıkıntılar çektiğini unutmayalım. Ama inci de sancı mahsulüdür.

Endülüs`ten bize sadece 30 kitap kaldı, bunlarla atomu parçaladık. Eğer yakılan 1 milyon kitap kalsaydı, bugün yıldızlar arasında seyahat ediyor olabilirdik.

Her toplumun gen haritası ayrıdır. Gen araştırmasıyla o toplumun ne gibi hastalıklara yatkın olduğu görülür. Tıp karteli isterse, o genleri aktive edebilir.

Doktorlarımızın eğitimini ilaç şirketlerine bırakmamalıyız.'

 

Avrasya Bir Vakfı-ASAM Genel Müdürü Ömer Özkaya`nın konuşması:

'Bilimsel Diktatörlükler Giderek Güçleniyor'

ABD Başkanı Eisenhower bir konuşmasında şöyle bir uyarıda bulunmuştu: “Bilimadamlarının, kamu politikaları tarafından veya paranın gücü tarafından tahakküm altına alınması olasılığı her daim mevcuttur ve bundan kaçınılması gerekir. Diğer yandan devletin, bilimsel-teknolojik elitin esiri haline gelmesi gibi bir tehlike karşısında da teyakkuzda olmalıyız.”

Sun Microsystems’ın kurucu ortağı ve bilgisayar mühendisi Bill Joy ise, 2000 yılında Wired Magazine’in Nisan sayısında “Gelecek Niçin Bize Gereksinim Duymuyor?” başlıklı makalesinde şunları yazmıştı:

' Robotlar, genetik mühendislik ve nanoteknolojinin, daha önceki teknolojilerden çok daha farklı bir tehdit sunduğu gerçeğini artık idrak etmeliyiz. Özellikle de, robotlar, mühendislik ürünü organizmalar ve nanobotlar, son derece tehlikeli bir etmene işaret ediyorlar: Kendi kendilerini çoğaltabilirler, kısa sürede denetim dışına çıkabilirler. İnsanın makineler üzerindeki denetiminin korunması durumunda, geniş makine sistemleri üzerindeki denetim, küçük bir elit tabakanın elinde olacak. Ancak, iki farkla: Gelişmiş teknikler sayesinde, elit tabaka, kitleler üzerinde çok daha büyük bir denetim kuracak; ve insani çalışmanın artık gerekli olmamasından dolayı, kitleler de gereksiz görülüp, sistem açısından bir fayda etmeyen külfet olarak algılanacaktır. Eğer elit tabaka merhametsiz ise, bu insan topluluğunu imha etmeye karar verebilir. Eğer insani özellikleri ağır basarsa, insan kitlelerinin soyu tükenene dek doğum oranlarını azaltacak propaganda veya psikolojik ya da biyolojik teknikleri kullanabilirler; böylelikle dünya da, kendilerine kalmış olur. Sanırım, aşırı düzeyde kötü niyetli bir mükemmelliğin zirvesine eriştiğimizi söylemek, mübalağa olmayacaktır.'

Bugün, giderek güçlenen 'bilimsel diktatörlüklerle' karşı karşıyayız.

Dünyamız gizli ittifaklarla değil, fikirlerle yönetiliyor: Gücün, paranın, ırkın, politikanın fikirleriyle… Bu fikirler önündeki tek sorun ise, yeni fikirler… Fikirler, güçlü şeylerdir; imparatorlukları kurdukları gibi, aynı hızla yıkmayı da başarırlar.

Dr. Martin Luther King, 1967 yılında yaptığı “Vietnam’ın ötesinde” başlıklı meşhur konuşmasında şöyle demişti: 'Makineler ve bilgisayarlar, mülk hakları, insanlar için giderek daha büyük bir önem kazanırken, ırkçılık, materyalizm ve militarizmin yarattığı dev üçlüye ise, kimse söz geçiremiyor.”

Konuşmamı bir soruyla bitirmek istiyorum: Microsoft`un sahibi Bill gates, sıradan, siyasi hesapları olmayan bir işadamı mı yoksa devasa serveti ve kadrosundaki binlerce süper beyinle küresel bilimsel diktatörlüğün bir mensubu mudur?'

 



17° / 11.3°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor