Tarih: 28.07.2016 15:18

Emrullah İşler´in El Şark Mülakatı

Facebook Twitter Linked-in

El Şark

Meclis Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Emrullah İşler, darbe girişiminin yüzde 95 oranında engellendiğini ve geriye yalnızca basit icraatların kaldığını söyledi. Darbeye karışanların hepsinin Gülen yandaşı olduğunu doğrulayan İşler, bunların birden çok kez darbeye kalkıştıklarını söyledi. Türk ordusunu da öven İşler, ordunun köklü, profesyonel, halk tarafından takdir edilen bir kurum olduğunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin her icraatının Türk halkının çıkarına olduğunu, halkın onurunu koruduğunu kaydetti.

El Şark gazetesi ile yaptığı söyleşide ülkenin Prensi Şeyh Temim bin Hamed Âl Tani´nin darbeye karşı tarihi duruşunu ve derhal Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı aramasını da öven İşler, Katar´ın gerçek bir dost olduğunu kanıtladığını söyledi ve darbeyi ilk kınayanlardan olan Prens´e teşekkür etti...

ABDÜLHAMİD KUTUB: Sayın İşler, başarısız darbe girişiminin sonsuza kadar sona erdiğini ve artık geçmişe ait bir şey olduğunu söyleyebilir miyiz?

İŞLER: Takdirime göre bu girişimden sonra başka bir girişim olmayacaktır. Darbeye katılan çok sayıda general ve yargı mensubunun yakalanmasının ardından tekrarlanacağını da sanmıyorum. Şu anda suçlarından dolayı cezalandırılıyorlar. Dolayısıyla yeni bir girişim olması, yüzde 95 oranında uzak bir ihtimal. Tabii ki yüzde 100 diyemiyorum çünkü buna kalkışan Gülen yandaşları rasyonel davranmıyorlar; aksine, liderlerinden bir talimat aldıkları zaman sorgulamadan harekete geçiyorlar. Onları daha önce “eğitimle ilgilenen dini bir cemaat” olarak tanımlıyorduk, şimdiyse terör örgütü olarak anıyoruz. Onlar bunun darbe girişimi olduğunu sanıyorlardı ama aslında bir intihar teşebbüsüydü. Bunun da cezasını çekecekler.

Daha önce de 2013´te emniyet ve yargı içinden darbe yapmaya kalkıştılar, çünkü her iki kurumda da çok sayıda yandaşları var.

KUTUB: Ordu içinde bu kadar çok sayıda darbeci bekliyor muydunuz?

İŞLER: Esasında ordu içinde varlık gösterdiklerini biliyorduk ancak bu varlıkları duyulmuyordu; zira ordu, saygın ve onurlandırıcı tarihiyle bütün halk kesimlerinin saygısını toplayan profesyonel ve köklü bir kurum.

Ordudan bize, içinde bu terör örgütünün varlık gösterdiğine ilişkin bilgi geliyordu. Gazeteciler de gazetelerinde ve köşe yazılarında bunu işliyorlardı; yine de bunu yapacaklarını tahmin etmedik ama herkese sürpriz yaptılar. Emniyet içindeki unsurları, ABD´de aldıkları eğitimle bizi kandırdılar. Bir konuda suçlandıklarında ve bu kanıtlandığında evrakta sahtecilik yapıyor ve beraat ediyorlardı. Hatta çoğu zaman bu örgüte mensup olmayanlar hakkında düzmece davalar açıyorlardı.

KUTUB: Peki bunları neden hükümet ve emniyet kurumlarından uzaklaştırmadınız?

İŞLER: 2013´te emniyet ve yargı darbesi yaptıklarında onları hükumetten, tam olarak da emniyet ve yargıdan uzak tutmak adına bazı tedbirler aldık fakat kurumlarda bu örgüte mensup çok sayıda kişi var. Şimdi ise hükumetin eli güçlü; özellikle de OHAL´in ilan edilmesinden sonra hükumet bu unsurlara karşı olağanüstü hızla icraatta bulunuyor. Ek olarak eğitimde, sağlıkta veya sivil toplum örgütlerinde bu örgüte bağlı bütün kuruluşlardaki faaliyetlerini sonlandırdık.

KUTUB: Darbeye katılanların hepsi Gülenci miydi yoksa içlerinde PKK´lı olanlar da var mıydı?

İŞLER: Şu ana kadarki soruşturmalar, katılanların tamamının Gülen cemaatine mensup olduğunu gösterdi; çünkü bu darbeye başka hiç kimseyi karıştırmamaya özellikle dikkat ettiler ki ne yaptıkları ortaya çıkmasın.

KUTUB: Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarısız girişimin ardından darbeye bazı devletlerin de katılmış olduğunu söyledi ama isim vermedi. Siz bize bu isimleri açıklayabilir misiniz?

İŞLER: Tabii ki.. Darbecileri çok sayıda devlet destekledi ve onları teşvik etti. Darbeyi destekleyen yabancı devletler olmasaydı darbeciler böyle bir şey yapmaya cüret edemezdi. Türkiye tıpkı Mısır gibi büyük ve eksen bir devlet. Nitekim Mısır´da da açıkça Batı ve bölge destekli bir darbe olmuş, Obama darbeyi desteklediğini açıklamıştı.

Biz kimsenin bilmediği uzak bir Afrika ülkesi değiliz ki darbeci bir grup kimse duymadan bir darbe yapsın. Biz büyük ve eksen bir ülkeyiz, dolayısıyla bu darbe, Batı desteği ve iş birliği dışında gerçekleşemezdi.

Türkiye´de önceki darbe deneyimlerimizden yola çıkarak, başta ABD olmak üzere yabancı devletlerin bütün darbelere karıştığı kanıtlanmıştır. Bu da darbede bir ABD eli olduğuna kesin gözüyle bakmamıza sebep oldu. Bunun en büyük kanıtı da bu terör örgütünün liderinin Pensilvanya´da olması. Burada Amerika´yı darbeye doğrudan dahil olmakla itham etmiyorum; ama bu darbe ondan yeşil ışık almasaydı olmazdı diyorum.

KUTUB: Peki bu darbeye karışmış bölgesel devletler var mı?

İŞLER: Tabii ki var.. Ama isim vermeyeceğiz. Bunlar, bölgeyi kaosa sürükleyen, geleceğiyle oynayan, politikaları başka devletlerin güvenlik ve istikrarı üzerinde büyük tehlike oluşturan devletlerdir. Hatta Arap Baharı ülkelerine diktatörlük ve kargaşa getirmek istiyorlar. Darbeye kuşkusuz bu devletler de karıştı.

Bizim politikamız eşitlik ilkesi üzerine kuruludur. Felsefemiz ise bütün bölge devletleri arasında iş birliğini tercih eder. Bölgede güvenlik ve istikrardan başka bir şey istemiyoruz çünkü bu, halklarımız için en uygun olanı. Arap Baharından yana durmamız, pek çok bölge devleti tarafından hedef haline gelmemize neden oldu. 

KUTUB: Darbeci grup neden tam da bu zamanı seçti? Kendilerine karşı bir şey yapılacağını hissettiklerinden mi yoksa işin başka boyutları da mı var?

İŞLER: Sanırım 4 Ağustos´ta yapılacak askeri şura toplantısı darbe konusunda acele davranmalarına neden oldu. Oysa bu örgütün ilk teşebbüsü değildi, daha önce de Taksim Meydanında veya 2013 yılındaki gibi denemeleri olmuştu.

Bu girişim öncekilerden farklı olabilir çünkü oldukça özenli bir hazırlık yapılmış. Ne yazık ki çok da kanlı oldu…

KUTUB: Bazı medya organlarında darbenin İncirlik´te planlandığı söylendi. Doğruluk payı nedir?

İŞLER: Şu ana kadar darbenin nerede planlandığını bilmiyoruz ama Meclisi ve kurumları vuran F-16´lara yakıt ikmalini İncirlik´ten kalkan uçaklar yapıyordu.

KUTUB: Türk halkını ayrı tutarsak, bu darbeyi başarısızlığa uğratan asıl faktör nedir; İstihbarat Başkanı mı, Birinci Ordu Komutanı mı yoksa Genelkurmay Başkanı mı?

İŞLER: Darbe öncelikle Türk halkının, sonra emniyetin, sonra da komutanı darbecilerin talimatına uymayı reddeden ordu içindeki özel kuvvetlerin sayesinde başarısız oldu. Tabii bir de girişimi ilk öğrenen isimlerden olup bildiren İstihbaratın ve Başkanının.

KUTUB: Sayın İşler, içinde Gülen´in adamlarının olduğu bilinen emniyet bu darbe girişiminin karşısında nasıl durdu?

İŞLER: Daha önce de söylediğim gibi 2013 yılında emniyeti yeniden yapılandırdığımızda ve Gülen taraftarlarını idari işlere verdiğimizde emniyetin bağlılığı sadece devlete ait oldu.

KUTUB: Meclis üyesi olarak darbeyi başarısız kılma noktasındaki rolünüz nedir?

İŞLER: O gece Meclise giren ilk vekildim. İçeriden canlı yayın yaptık, darbeciler de bu sebeple Meclisi hedef aldı. Bu olay sabaha karşı iki buçuk sularında yaşandı. Meclisin açık olduğunu duyduklarında çıldırdılar ve vurdular.

KUTUB: Türk kamuoyunun genel mizacı darbecilerin idam edilmesinden yana görünüyor. Siz Meclis olarak bunu onaylayacak mısınız?

İŞLER: Gerçeği söylemek gerekirse halktan, idam cezasının geri getirilmesine ve bunun darbeci komutanlara uygulanmasına dönük çok fazla talep var. Bana göre halkının ve destekleyenlerinin taleplerini yerine getirmeyen her parti, bir sonraki seçimde güven alamaz çünkü halk, iradesinin uygulanmasını ister. Üstelik halkın yüzde 80´inden fazlası darbeyi planlayanların idamını istiyor.

KUTUB: Peki bu AB üyeliğinizin önünde engel teşkil etmeyecek mi?

İŞLER: Bu Türkiye´ye has bir durum. Daha önce AB´ye katılmak için olumlu bir adım olarak idam cezasını kaldırmıştık ama üyelik gerçekleşmedi.

Biz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak halkın çıkarına olan, halkın onurunu ve haklarını koruyan, onu, tıpkı bu darbe girişiminde olduğu gibi ölüme ve yıkıma maruz bırakmayan her icraattan yanayız. Fakat bu konunun anayasal değişiklik gerektirmesi olası. Nitekim bununla ilgili istişareler yapılıyor fakat başlangıç olarak Adalet ve Kalkınma Partisi, darbe komutanlarının idamından yana. MHP de yanımızda. Bununla ilgili karar tasarısını sunmak için vekil sayısı da yeterli.

KUTUB: Başarısız girişim sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk telefonu Prens Temim bin Hamed Âl Tani´den aldı. Bu sizin için ne ifade ediyor?

İŞLER: Dost zor günde belli olur. Katar da hem yönetim hem de halk olarak Türk halkının gerçek dostu olduğunu kanıtlamıştır. Gerçekten de Ekselansları, Cumhurbaşkanını ilk arayanlardandı. Darbe girişimini kınadı ve Katar´ın kardeş Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Bu da Türkiye-Katar ilişkilerinin ne denli sağlam olduğunu; iki yönetimin de bölgeyi ve bu iki halkı hedef alan komplonun ne denli büyük olduğunun farkında olduğunu gösterir.

Katar yönetimine Türk halkına yönelik saygın tutumundan dolayı teşekkür ederiz. Bu ilkesel tutumun önümüzdeki günlerde verimli ve yapıcı bir iş birliği olarak somutluk kazanmasına önem veriyoruz.

KUTUB: Bu girişime Mısır´da karıştı mı?

İŞLER: Daha önce de söylediğim gibi bu başarısız girişime doğrudan dahil olan devletler var ama şu anda isim vermek istemiyoruz. Daha sonra olabilir.. Soruşturmalar bittikten sonra.

KUTUB: Fakat Mısır rejiminin bu işe karıştığını gösteren pek çok kanıt var?

İŞLER: Evet, buna işaret eden kuvvetli deliller var ama Türkiye´nin kurumsal bir devlet olduğunu ve bu gibi konuların medyada ele alınmasını istemeyeceğini siz de biliyorsunuz. Fakat önümüzdeki günlerde her şeyin açıklık kazanmasını ümit ediyoruz. Zira bölge rejimlerinin bazılarında Türkiye´ye karşı açık bir düşmanlık var. Bu özellikle de Arap Baharından sonra oldu. Bu da Türk halkının Arap Baharı devrimlerini destekleyen tavrından kaynaklanıyor.

KUTUB: Mısır rejiminin düşmanlığı Mısır muhalefetini topraklarınızda ağırlamanızdan mı kaynaklanıyor yoksa başka sebepleri mi var?

İŞLER: Herkesin bildiği üzere Türkiye demokratik bir ülke ve bu demokrasi, kendi rejimleri tarafından zulme uğramış herkese ev sahipliği yapmamızı gerektiriyor. Biz sadece askeri darbeden kaçan Mısırlıları ağırlamıyoruz; Suriyeli, Filistinli, Yemenli ve Iraklı kardeşlerimizi de ağırlıyoruz. Dolayısıyla Mısır rejiminin bize karşı düşmanlık bahanesi doğru da değil kabul edilir de değil.

Ayrıca Batı ülkelerinde de Mısırlı muhalifler var. Mısır rejimi onlara neden düşmanlık gütmüyor? Yoksa konu sadece Türkiye´nin Müslüman ve demokrat bir ülke olmasından mı kaynaklanıyor?

Buradan Mısırlı kardeşlerime de sesleniyorum. Rejiminizi ıslah etmeli ve muhaliflerinizi kabul etmelisiniz. Böylece Türkiye´ye veya başka bir yere sığınma gerekçeleri kalmaz. Mısır´da gerçekten demokratik bir atmosfer olsa bunlar da ülkelerini terk etmeyi düşünmezdi!(Katar,El Şark-26.07.2016)

 

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —