Tarih: 07.07.2014 11:23

Erdoğan... En Yüksek Hedef

Facebook Twitter Linked-in

Daniel Dombey

Türkiye Başbakanı’nın Cumhurbaşkanı Olma Arayışının Ülkenin Yönetim Sistemine, Yavaşlayan Ekonomisine ve Orta Doğu’ya Etkileri Olacaktır.

Türkiye’yi on yıldan uzun bir süredir yöneten ve bu hafta 4.000 destekçisinin alkışlarının kulakları çınlattığı bir ortamda partisinin cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul eden Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sadece en dominant figürü değil; güç ve nüfuz açısından bakıldığında da yakın zamanda ülkede başbakanlık yapmış kişileri çok geride bırakıyor.

Ağustos ayında yapılacak Türkiye’nin ilk doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına yükselmeyi hedefleyen 60 yaşındaki Erdoğan, ülkenin süregelen siyasi sistemini silkeliyor ve üzerine kendi geleceğini kuruyor.

Aday kabul konuşmasına bir duayla başlayan ve Kuran’ın ilk suresini okuyarak bitiren Erdoğan, “Halk tarafından seçilen, yetkilerini halka karşı değil, halk için kullanacak bir cumhurbaşkanı başa geçecek.” dedi.

Bu seçimlerin, laik ordu ile elitlerin egemenliğini sürdüren “vesayet” döneminin sonunu getireceğini söyleyen Erdoğan, ordu tarafından yazılan askerî Anayasa’yı değiştireceğini ve cumhurbaşkanının yetkilerini de artıracağını yineledi.

Erdoğan ile konuşan herkes, cumhurbaşkanının seçileceği konusunda ne kadar kendine güvendiğini görüyor; anket sonuçları da seçimleri kazanacağını gösteriyor. Sonuçta Başbakan, bugüne kadar peş peşe sekiz seçim kazandı.

AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, “Erdoğan diğer başbakanlardan farklı bir başbakandı ve cumhurbaşkanı olarak da öncekilerden farklı olacaktır. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesi, yarı başkanlık sistemine geçildiği anlamına geliyor. Erdoğan’ın karizmatik ve baskın kişiliği nedeniyle daha fazla göz önünde olacağı aşikâr.” dedi.

Erdoğan, boyun eğmez bir karaktere sahip ve önüne hedefler koydu: Türkiye’yi dünyanın en büyük ekonomilerinden biri hâline getirmek, dindar bir nesil yetiştirmek, bölgede ve dünyada lider olmak…

Başbakan Erdoğan’ın “faiz lobisine” karşı başlattığı kampanyanın ardından Merkez Bankası, faiz oranlarını enflasyonun çok altında rakamlara indirmeye başladı.

Bütün bunlara karşı cumhurbaşkanlığı yarışı sadece siyasi partiler arasında bir yarış değil, Türkiye’nin nasıl bir cumhurbaşkanı istediğine dair bir karar. İki ana muhalefet partisi adına aday olan 70 yaşındaki eski bir akademisyen ve diplomat Ekmeleddin İhsanoğlu statükoyu temsil ediyor. Erdoğan ise kendisini her fırsatta 'yeni Türkiye' olarak lanse ediyor.

Daha mayıs ayına kadar seçmenlerin üçte ikisi, cumhurbaşkanlığının sembolik bir makam olmasını tercih ediyordu ancak son yapılan anketler Erdoğan’ın seçimlerin ilk turunda zafere ulaşabileceğini gösteriyor.

Erdoğan’a zafer kazandırabilecek kürtlerin yaşadığı Güneydoğu Bölgesi’nde Erdoğan, Ankara ve İstanbul’dan farklı algılanıyor.

Diyarbakır’da bir restoran işletmecisi olan Süleyman, son otuz yılda 400 bin kişinin hayatını kaybettiği çatışmaları kastederek, “Geçmişte buralarda durum çok kötüydü. Akşam 17.00’den sonra sokakta kimseyi göremezdiniz. Sebepsiz yere dayak yiyebilir, sebepsiz yere işkence görebilirdiniz. Şimdi her şey değişti bu yüzden Erdoğan bizim için iyi.” açıklamasında bulundu.

Eğer Erdoğan, ağustos ayında ciddi bir zafer kazanırsa bu onun yönetim tarzı için bu zamana kadarki en büyük halk onayı olmuş olacak ve bu, 1923’te Cumhuriyeti kuran Atatürk’ten bu yana Türk tarihindeki en önemli figür olmasını tescil edecek bir başarının göstergesi olacak. Böyle bir zafer, hükûmet üzerindeki tam kontrolün sağlanması açısından belirsizlik oluştursa da Başbakan daha önce birtakım engellemeler karşısında sindirilemeyeceğini defalarca gösterdi. Böyle bir durumda Türkiye tarihi Recep Tayyip Erdoğan’ın hikâyesi ile çok daha fazla iç içe geçmiş olacak. (İngiltere`de yayınlanan Financial Times, 02 Temmuz 2014)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —