• BIST 100

    10276,88%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07

Fırat`ın Kuruyacağı Kehaneti, Osmanlı`nın Çöküşü mü?

Fırat`ın Kuruyacağı Kehaneti, Osmanlı`nın Çöküşü mü?

Birleşik Devletler için, Akdeniz ve Atlas Okyanusu`nda Amerika`nın çıkarlarını tehdit eden Müslüman korsanlarla mücadele birincil önceliğe sahip olduğundan, İslam giderek artan oranda ilgi odağı oldu. Özellikle Kuzey Amerika`nın dini 'B?

Vaftizci Yahya`nın bildirdiği, nihai savaş (Melhame i Kübra) öncesinde Fırat`ın kuruyacağı kehaneti, Türk İmparatorluğu`nun çöküşünün bir işareti olarak yorumlandı.


Joseph Croitoru

Amerikalıların İslam`la ilişkileri uzunca bir süredir tarihçilerin ilgi alanına girmiş durumda. Oysa İslam`ın Evanjelik çevrelerdeki algılanışının araştırmalara konu olması oldukça yakın bir geçmişe dayanıyor. Texas`ın Waco kentinde bulunan ve Baptistlerle yakın ilişki içerisindeki Baylor özel okulunda çalışan tarihçi Thomas S. Kidd (*), 'Amerikalı Hıristiyanlar ve İslam. Kolonileşme Döneminden Terör Çağına kadar Evanjelik Kültür ve Müslümanlar' adlı son çalışmasında Evanjeliklerin on yedinci yüzyılın sonlarından itibaren İslam`a karşı takındıkları tutumun izini sürüyor.

Kuzey Amerika`daki kolonileşme döneminde Avrupalı göçmenlerin Müslümanlarla neredeyse hiçbir teması yoktu, aynı topraklarda bulunan azınlık Müslüman kölelerin kimliğininse farkına bile varılmadı. İslam`a bakış, Avrupa`da kaleme alınmış Hıristiyan tartışma metinlerince belirlenmişti. Nitekim İngiliz Anglikanı Humphrey Prideaux`nun 1697 yılında yayınladığı (Hz.) Muhammed`in hayatı hakkındaki metni geniş bir okuyucu kitlesine hitap etti.

Söz konusu metin, Amerikalı Evanjeliklerin, (Hz.) Muhammed`i uzun süre boyunca bir sahtekâr olarak görmelerine neden oldu. Prideaux, gerek İslam`ı, gerek Papalık kurumunu, Deccal`ın eylemlerinin bir sonucu olarak gördüğünden, Evanjelik Koloniciler mahşere dair tasavvurlarında, İslam`ı ve Katolikliği Deccal`ın vücuda gelişi olarak kabul ediyordu. Kuzey Afrikalı korsanlar tarafından tutsak edilen Hıristiyanların anlattıkları kısmen gerçek kısmense kurmaca yaşanmışlıklar bu olumsuz bakış açısını daha da güçlendirdi.

Mahşer beklentisi ve misyonerlik

Birleşik Devletler için, Akdeniz ve Atlas Okyanusu`nda Amerika`nın çıkarlarını tehdit eden Müslüman korsanlarla mücadele birincil önceliğe sahip olduğundan, İslam giderek artan oranda ilgi odağı oldu. Özellikle Kuzey Amerika`nın dini 'Büyük Uyanış'ı sırasında, İslam`ın şeytanileştirilmesi gündelik bir olay halini almıştı.

Bu dini motivasyona bir de siyasi gerekçeler eklenmekte gecikmedi. Osmanlı İmparatorluğu, despotluğun, dolayısıyla da Amerika Birleşik Devletleri`nin sahip olduğu özgür düzenin tam aksini temsil ediyordu. Devrim sonrası Fransa`da yaygınlaşan ruhban karşıtlığının muhafazakâr Hıristiyan Amerikalılar üzerinde yarattığı kıyamet beklentisi, Türkiye`ye bakışın kısa sürede yeniden kutsal bir nitelik kazanmasına yol açtı: Vaftizci Yahya`nın bildirdiği, nihai savaş (Melhame i Kübra) öncesinde Fırat`ın kuruyacağı kehaneti, Türk İmparatorluğu`nun çöküşünün bir işareti olarak yorumlandı.

Bu imparatorluğun yıkılmaya yüz tutmasına dair somut belirtiler, on dokuzuncu yüzyılda misyonerlik çalışmalarıyla Müslümanlara ulaşmayı hedefleyen kesimin elini güçlendirmiş olsa da bu konudaki girişimler başarılı olamadı. Hatta bu çabalar İslam`a karşı önyargıların pekişmesine neden oldu.

Dönmelerin uydurma ama popüler hikâyeleri

Misyonerler başarısızlıklarını, Müslümanların sözde geri kafalılığı, şiddete düşkünlüğü ve kadın düşmanlığına bağlarken, bu dönemde Amerika`da yaşayan, Hıristiyanlığa geçmiş az sayıdaki Müslümanın yaşamöyküsü bir o kadar ilgi çekici hale geldi. Mükerrer baskılar yapan bu kitapların kısmen uydurma verilere dayanması, bugüne dek yaygın bir okuyucu kitlesine ulaşan eserlerin gördüğü ilgiyi azaltmadı.

Misyoner Samuel Zwemer (1867-1952), üretken bir şarkiyatçı yazar olmasına dayanarak Müslümanlar arasında Evanjelizmi yaymak için yürütülecek misyonerlik çalışmalarında ülkeye ve dinine dair ayrıntılı bilgilere hakim olmak gerektiği düşüncesini yerleştirmeye çalışmasına karşın bu çabaları meyve vermedi. Buna rağmen Evanjelikler, iki dünya savaşı arasındaki dönemden bu yana aşırı İslam karşıtı mahşer kehanetlerinin kendi misyonerlik çalışmalarını sekteye uğrattığı konusunda tartışmalar yürütüyor.

Ortadoğu`da şiddetle bezenmiş ihtilaflara kehanet ile spekülasyon arası bir tavırla yaklaşan ve bu görüşlerini çoksatar kitaplarla tüm dünyaya duyuran İsrail yandaşı cephe, bu tartışmalarda en güçlü cepheyi oluşturuyor. Söz konusu kampın propaganda çalışmalarında en çok faydalandığı motiflerden biri, Kudüs`teki kutsal tepenin üzerindeki camilerin yıkılması ve Yahudi tapınağının yeniden inşası.

Nihai Savaş ve Babil`in yeniden inşası

Mücadelesini Deccal`ın tarafında sürdüren İslam-Rus koalisyonu da benzer şevkle başvurulan bir motiftir. Petrol zengini Arapların Soğuk Savaş dönemindeki müttefiki Sovyetler Birliği iken, İslam Devrimi`nin ardından bunlara İran da eklendi, Sovyetlerin yerini de Ruslar aldı.

Ne var ki, Saddam Hüseyin`in Yeni Babil kültünden ve Birinci Körfez Savaşı`ndan ilham alan İran, nihai savaş esnasında yeniden inşa edilecek ve Deccal`ın yeni mekânı olacağı düşünülen Babil`e yer açmak için geçici olarak geri çekildi. Öte yandan Deccal`ın kimliği, milyonlarca kopya satan mahşer temalı 'Left Behind' dizisinin kitaplarına göre, yarı efsanevi bir isme sahip Romanyalı Nicholae Carpathia da olabilir pekâlâ.

11 Eylül saldırılarının ardından İslam karşıtı haleti ruhiye daha da yükselişe geçti. Her ne kadar bazıları 'Müslüman komşunuzu nasıl Hıristiyanlığa kazandırırsınız' gibi ibareler içerse de Hıristiyanlığa geçmiş Müslümanlara dair haberler bir kez daha İslam karşıtlığına alet ediliyor.

Kidd`e göre, teröre karşı açılan savaşın kızıştırdığı ortamda Bush hükümeti, İslam konusunda Evanjelikler üzerinde yumuşatıcı bir etki yaratmaya bile çalışmış. Ancak Evanjelik mahşer yazarları duruma çoktan ayak uydurmuştu bile. Şimdilerde Irak Savaşı bile İslam`a vurulacak yok edici nihai darbenin emaresi olarak görülmekte. Deccal ise artık Müslüman olarak karşımızda: Rus-İran kaynaklı nükleer silah teknolojisiyle donanmış İslami bir mehdi suretinde. (qantara)

* Thomas S. Kidd: 'American Christians and Islam. Evangelical Culture and Muslims from the Colonial Period to the Age of Terrorism'. Princeton University Press, Princeton 2009.



17° / 12.6°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor