İçerden ve yurtdışından katılan 700 gazetecinin oturması için salona sandalyeler konurken kameramanlar ve fotoğrafçılar ayakta kalmıştı.
Basın toplantısını yöneten Vladimir Putin'in sağ kolu Dmitry Peskov'un adaletsiz davrandığını kimse söyleyemediği gibi, Rusya Devlet Başkanı da hiçbir sorudan kaçınmayarak alabildiğince kapsamlı, argümanlarla ve mantık içinde yanıtlar verdi.
Hatta Rus gazetecilerin soru sormak için sürekli el kaldırmalarına rağmen Vladimir Putin, bazı yabancı gazetecilere "Yine sorunuz varsa buyurun" diye daha geniş alan açmaktan da geri kalmadı.
TASS Ajansı her dakikada mutlaka bir cümlelik haber paylaşırken süslü-püslü benzetmelerden uzak durmayı tercih etti.
Rusya devlet başkanı 21 Kasım'da Ukrayna'nın Dnipro bölgesindeki Yujmaş silah fabrikasına fırlattıkları Oreshnik isimli balistik füzenin özelliklerini bu basın toplantısında da öve öve bitiremezken, Batı'daki rakiplerine şu öneride bulunmayı da ihmal etmedi:
Canınızın istediği yere bir hedef koyup etrafını istediğiniz füzelerle donatın. Oreshnik marka balistik füzemizi önleyebilecek hiçbir silahınızın olmadığından eminim. İsterseniz iddiaya girmeye hazırız.
Ailelere ipotekli konut kredisi vermeyen bankalara haddini bildirdi.
Nüfus artışını temin etmek amacıyla kızları doğurmaya çağıran Putin, bu alandaki sosyal yardımların artırılacağını vurguladı.
Vatandaşları enflasyona ezdirmemek için yürürlükteki para politikasında bazı esneklikler yapılabileceğini belirtti.
Örneğin, yıllık enflasyon yüzde 9,2 iken ücretlere yüzde 9 zam yapıldığını ve böylece vatandaşı piyasanın olumsuz sayılabilecek etkilerinden korumayı başardıklarını vurguladı.
Ukrayna'nın mevcut Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'nin görev süresi geçen mayıs ayında dolduğu için, Putin onu meşru saymıyor.
Onun için yıllık basın toplantısında, "Ukrayna'nın seçilmiş her bir başkanıyla görüşmeye hazırım, yeter ki seçilip gelsinler" dedi.
Yarı şakayla "Zelenski'nin kendilerinden iltica talebinde bulunması halinde değerlendirmeye alabileceklerini" ifade etti.
Suriye'de Esad ailesinin 53 yıllık iktidarını sona erdiren kalkışmada isyancıların Halep'i neden bu kadar kolayca ele geçirmelerinin nedenini ise şu şekilde anlattı:
Suriye'de bizim kara kuvvetlerimiz bulunmuyordu. Orada kara kuvvetlerimiz yoktu. Orada 2 üssümüz var: askeri hava üssümüz ve deniz askeri üssümüz. Kara kuvvetleri, Suriye'nin kendi silahlı güçleri ve hepimizin bildiği üzere, burada hiçbir sır bulunmuyor, İran askeri birliklerinden ibaretti. Hatta biz zamanında kendi özel timlerimizi oradan çıkarmıştık. Biz orada savaşmıyorduk…
Orada ne yaşandı? Silahlı muhalif gruplar Halep'e yaklaştığında, Halep'i yaklaşık 30 bin kişi savunuyordu. Kente 350 militan asker girdi. Hükümet güçleri ve onların yanısıra sözüm ona İran askeri birlikleri savaşmadan geri çekildi, kendi mevkilerini patlatarak gittiler. Ve bazı yerlerde çatışmaların yaşandığı küçük istisnalar hariç Suriye'nin her yerinde böyle olmuştur.
Daha önce varsayalım, aynı İranlı dostlarımız kendi askeri birliklerini Suriye'ye sevk etmek için bizden yardım istedikleri halde şimdi onlar bizden askeri birliklerini Suriye'den çıkarma ricasında bulundular. Biz 4 bin İran askerini Tahran'a, Hmeymim üssünden gönderdik. Sözüm ona İran yanlısı birliklerin bir kısmı savaşmadan Lübnan'a, bir kısmı Irak'a gitti.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Halep'in düşmesinin nedenini bu kadar açık şekilde İran ile ilintilendirirken neyi amaçladı?
"Direniş Ekseni" isimli bir şeyin aslında, rahmetli Erbakan'ın sözüyle ifade edersek, "faso-fiso" olduğunu göstermek için mi?
Oysa Suriye sahasında özellikle Ocak 2017'den bu yana bu iki ülkenin hem askeri hem de "Astana Süreci" çerçevesindeki diplomatik alanda yakın işbirliği söz konusu değil miydi?
Vladimir Putin, Halep'in bu kadar kolayca düşmesinin müsebbibi olarak orada bulunan İran silahlı güçlerini gösterirken bu durum, Suriye sahasında iki ülkenin bundan sonra işbirliği yapmayacağının işareti olabilir mi?
Ha öyle ha böyle, 700 yazı yazan muhabirin katıldığı senelik basın toplantısında Putin'in daha düne kadar Suriye sahasında sıkı işbirliği içinde bulundukları Tahran rejimini bu kadar aleni biçimde suçlaması, harp ve diplomasi tarihinin ender örneklerinden biri olarak tarihe geçti…
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesindeki televizyon ve radyolarda ortak yayımlanan yıllık basın toplantısı ve "Doğrudan Hat" şeklindeki birleşik programdan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlarken, 19 Aralık 2024
Kremlin sözcüsü Peskov, mikrofonun Andrey Kolesnikov'a verilmesini istediğinde, Kommersant gazetesinin 20 küsur seneden bu yana Vladimir Putin'le dolaşan özel konular muhabirinin siyasetle karışık kişisel sorular soracağını, onun okurlarının hepsi biliyordu.
Nitekim dostum Andrey, bu kez de şaşırtmadı:
Savaşın başlamasının üzerinden yaklaşık 3 yıl geçti, bu süre içinde bizim hepimiz çok değiştik. Savaş hepimizi, herkesi değiştirdi. Sizde değişen ne? Kendinizle ilgili anladığınız ne? Bilindiği üzere bir süre önce ABD Başkanı Joe Biden, silah alımındaki yanlış ifadeler vermekten ceza almış oğlu Hunter'ı affetti. Herkes görüş belirtti, bu konuda dünyada büyük tartışmalar yaşanmasına rağmen siz sustunuz. Bu konudaki görüşünüz ne acaba?
"Bazen suskunluğun altın olduğunu söylerler. En iyisi susmak" kafasını sallamasına rağmen Vladimir Putin, şöyle dedi:
Bu sorudan dolayı size teşekkür ediyorum. Yapmama sözü vermesine rağmen Biden'ın kendi oğlunu affetmesi, bu kadar ince bir konu işte... Ülkemizin tarihinde farklı örnekler de vardır. Herkes İvan Groznı ve oğlu İvan isimli tabloyu iyi biliyor. Bunun ve aynı zamanda Birinci Petro'nun oğlu Aleksey'le ilgili vakanın efsane olup olmadığını hiç kimse bilmiyor. Stalin'e esirlikteki oğlu Yakov'un Feldmareşal Paulyus ile takas edilmesi önerildiğinde Stalin'in, ‘Ben eri Mareşal ile takas etmem' demesi efsane değildir. Bu, insanın kendi vereceği karar, biliyor musunuz? O zaman durum da böyleydi. Bizde esir düşmek bile ihanet sayılıyordu. Neden? Bu konuda her şey söylenebilir. O zaman ülke, muhtemel bir yenilgiyle yüz yüze kalmamıştı, sadece ülkemizin değil halkımızın tamamen imhası söz konusuydu. O zaman bir toplumun, bir halkın yaşaması söz konusuydu. Zafer namına alınan önlemler acımasız olmasa bile sertti.
Son 3 yılda kendi dünyasındaki değişime ilişkin Andrey Kolesnikov'un sorusunu Putin, şu sözlerle yanıtladı:
Biliyor musunuz, hepimiz değişiyoruz, her gün, her saat. Salonda bulunanların ve bizi dinleyen ve görenlerin tamamı değişiyor. Hayat böyle işte: her şey akıyor, her şey değişiyor. Ancak bu üç yıl... iki küsür... bu yıllar bizim hepimiz için, tüm ülke için ve benim için ciddi sınav yılları oldu... Size açık söylüyorum: Biz şimdi burada şakalaşıyoruz ve salondan gülüş sesleri de yükseliyor... Ben ise daha az şaka yapıyorum ve gülmeyi hepten bırakmış gibiyim.
Evet, 700 yazı yazan muhabirin katıldığı senelik basın toplantısında, inandığı ilkeleri ifade etmekte başından sonuna kadar kararlı görünen bir devlet başkanının "gülmeyi hepten bıraktığını" itiraf etmesi de samimiyetin bir göstergesi olmalı…