• BIST 100

    10643,58%3,14
  • DOLAR

    32,20% -0,22
  • EURO

    34,90% -0,22
  • GRAM ALTIN

    2504,01% 1,55
  • Ç. ALTIN

    3989,88% 1,04

Hegemonlar aslan payı peşinde

Hegemonlar aslan payı peşinde

Türkiye´nin, Suriye ve Libya´da yazmış olduğu tarih, takdire şayendir.Türkiye, Kaddafi´nin son döneminde çok büyük kazanımlar elde ettiği petrol çıkarım haklarına ilişkin imzaladığı anlaşmayla bulduğu petrolü, bugün o bölgeler

Deniz Üzüm

 

'İnsanlar nasıl hatıralarıyla yaşarsa, devletlerde tarihleri ile yaşar.' Libya serüveni de; 15.yy.´de Turgut Reis tarafından fethedilip, 19. yüzyıla kadar her türlü sömürgeci faaliyetin merkez üssü olarak devam etmiş ve Osmanlı döneminde Trablusgarp Eyaleti olarak adlandırılmıştır. İttihat ve Terraki Partisi´nden, Ender ve Talat Paşa ile Teşkilat-ı Mahsusa´dan Kuşçubaşı Eşref yardımıyla 1912´de İtalyanlara karşı, Trablusgarp Savaşı ile mücadele ederken, savaşta gözünden yaralanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk´e hitaben 'Libya, Atatürk´ün sol gözüdür' söylemi ile tarihe damga vurmuştur. Libya´nın italya´ya, II.Dünya Savaşında ise Fransızlara geçmesi ve sonrasında BM aracılığıyla bağımsızlığa kavuşarak, kraliyet yönetimine geçmesiyle devam etmiştir. Muammer Kaddafi´nin krala darbesi ile ülke yönetiminin başına geçmesi sonunda Kaddafi, Hafter´i albaylığa atayarak 1986´da Çad ile çatışan güçlerin başına getirdi; ancak bozguna uğradılar ve Hafter bozgun sorumlusu ilan edildi. Kaddafi sonrası, Hafter´in kendi ülkesini karıştırması ve darbe girişiminde bulunmasıyla birlikte Libya, emperyalist devletlerin arka bahçesinde, aslan payı edilme riskiyle karşı karşıya bırakılmıştır.

 

Yasemin devrimi olarak başlayıp, Arap baharı olarak devam eden Libya´daki elim olaylar; Hafter´in hırs anatomisi sebebiyle, iç karışıklık ve dış ülkeler müdahilliğini beraberinde getirerek, 'hortum felaketi misali' ülkeyi Suriyeleşmeye çekmiştir. Savaş sebebiyle Libya´yı uğrattığı maddi-manevi zararın yanında, silah ve petrolü el altından başka ülkelere satması, üzerinde uzunca yoğunlaşılması gereken bir konudur.

 

Tarihte, dün Suriye´de yaşananların bugün Libya´da tekerrürü ile 'geçmiş geleceğin aynasıdır' öngörüsünde bulunursak, sürecin hemen sonuçlanmayacağı hatta çok uzun soluklu devam edeceğini söyleyebiliriz.

 

Peki Hafter´in sonu, kaddafi´nin linç operasyonuyla gelen akıbeti gibi mi olacak? yoksa güvendiği dağlara kar mı yağacak? Belki de gizli güçlerin gaddarlığına maruz kalarak, kurbanlık koyun misali kurtlar sofrasında yem olacaktır! Ya sincap´ın nereye gömdüğünü unuttuğu 'fındıkları' kim bulup, kıracak?

 

Ülkelerin devlet Stratejileri:

Başrolü sömürü üzerine olan bu santranç oyununda, Doğu Akdeniz´in kapısı Libya´dır. Doğu Akdeniz´i Suriye´siz, Suriye´yi Libya´sız düşünmek yerinde olmayacaktır.

 

Doğu Akdeniz meselesi 2000´li yılların başında dünyanın gündemine otursada, esas dönüşüm 2002 yılında başladı. Doğu Akdeniz´de ki mesele sadece olduğu varsayılan, 3,5 trilyon m3 doğalgaz ve 2 milyar varil petrol değildir. Doğu Akdeniz´de gaz hidrat vardır. 1 birim gaz hidrat, 30 birim doğalgaza eşittir. Denizde olan gaz hidrat, karadaki kaya gazının aynısıdır. Bu sebeple anlaşmaların, pazarlıkların ve kavganın sınırlamasını kestirmek bir hayli zordur. Doğu Akdeniz´de başta Mısır olmak üzere diğer kıyıdaş ülkeler; Lübnan, Suriye ve İsrail ile anlaşmalar yapmıştı. Ancak bu anlaşmada nedense KKTC ve Türkiye´nin haklarına hiç değinilmedi. Türkiye ise 2019 sonunda tüm ülkeleri uykuda yakalayarak, dünya basınının ' Türkiye´den şah mat' diye bahsettiği Libya ile deniz aşırı anlaşmasını yaparak, tüm

dünya´ya bir gol attı. Bu anlaşma, Akdeniz´in doğusunda bulunan Libya ile denizden bir hat oluşturmak ve Türkiye´nin deniz sınırlarının netleşmesi adına tarihi bir durum olması sebebiyle, bu mutabakat ile hem Türkiye hem Libya, 'Doğu Akdeniz´de yetki alanları ile ilgili hukuki ve siyasi pozisyonunu güçlendirdi.' Zira Yunanistan sadece Türkiye´nin değil, Girit adasının güneyinde verdiği arama ruhsatları ile Libya´nın da deniz egemenliğine tecavüz etmektedir. Böylece her iki devlet de Yunanistan ve GKRY´e karşı güzel bir hukukî zemin hazırlamış oldular.

 

Konum itibariyle, paha biçilemez koordinatlara sahip olan, aktif petrolde Dünya´da 9. sırada ve 6 trilyon$ degerinde rezerve sahip Türkiye hinterlandı Libya ise; Afrika, Avrupa ve Akdeniz sınırlarına komşu olması sebebiyle, jeopolitik açıdan bulunmaz bir hint kumaşıdır. Süregelen savaşa alenen veya kripto müdahil ülkelerden; Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD dahil yaklaşık 20 batılı ülkeye karşı, bu ülkelerle aynı tarafta bulunan Rusya´nın sergilediği tablo, oldukça marjinal olmakla birlikte, menfaatlerini koruma adına, risk gördüğü noktada, tabir-î caizse 'hayalet'...

 

Rusya´nın; Suriye ve Libya ile ilgili ortaya koyduğu refleksler, birbirlerinden farklı olmakla birlikte; Suriye´de Devlet olarak alenen gördüğümüz Rusya, Libya´da bir şirket üzerinden silüeten denkleme katılmıştır.

 

Bu demektir ki Wagner, Hafter´ in ekseninde mücadeleye dahil olup, meşru olmayan savaş baronunda kadraja takılıp, fotoğrafa dahildir. Rusya´nın, Suriye´de devlet olarak savaşa dahil olması, her ne kadar Esad rejiminin davetiyle şekillense de, Doğu Akdeniz´deki Tartus limanının 49 yıllığına Rusya´ya kiralanması ve Kürtler üzerinde elde ettiği kazanımlar, avantajlı duruma geçmesini sağlamıştır.

 

Covid ve Emperyalizm Baskısı:

Kimi ülkelerin finansal açık verdikleri korona sürecinde, toparlanabilme adına çeşitli destek paketleri kaynak olarak sunulsada, sadece bu paketlerle geminin yürüyemeyeceği aşikar...Bu bağlamda ülkeler, daha emperyalist davranışlar sergileyerek agrasifleşecek ve başka ülkelerin kaynaklarına daha acımasızca saldıracaklardır.

 

Örneğin Fransa; turizm yeterliliği olan üç ülkeden biri olması sebebiyle, oldukça önemli bir ülkedir. Ancak mevcut durumda turizmin düşüşünü ve bu zorlu süreci atlatabilme adına, yeni bir ekonomik kalkınma fırsatı yakalamak isteyecektir. Böyle bir şansın olmaması durumunda, agresif bir politika izlemek zorunda kalacak ve başkalarının kaynaklarına yönelmek isteyecektir. Enerji anlamında, ulaşabileceği ilk göze çarpan yerler; 'Somali Libya ve Sudan' bermuda şeytan üçgeni gibi gözükmektedir. Üç ülkenin ortak kaderlerinin geçmişteki 'darbe ve terör'girişimlerinin olmasıdır.

 

Türkiye´nin, Suriye ve Libya´da yazmış olduğu tarih ise, takdir-e şayendir.Türkiye, Kaddafi´nin son döneminde çok büyük kazanımlar elde ettiği petrol çıkarım haklarına ilişkin imzaladığı anlaşmayla bulduğu petrolü, bugün o bölgeler hafter´in kontrolü altında olduğu için atıl durumdadır.

 

Gelinen tabloda esas mesele ise; boşluk kabul etmeyen evrene karşı, hedeflenen sonuca ulaşıldığında, cari açık vermeyen, petrol ve doğalgaz konusunda başka ülkelere bağımlı olmayan hegemon ülke adayı olan Türkiye´nin, katettiği başarıdır.

 



22.5° / 13.8°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor