Maria Paz Lopez
XVI. Benedikt 2006`nın sonlarında Türkiye`yi ziyaret ettiğinde Recep Tayyip Erdoğan Başbakan`dı. Erdoğan, uluslararası toplum karşısında ılımlı İslamcı bir hükûmete liderlik etmekle övünüyor ve genellikle Avrupa’yı hedefliyordu. Sekiz yıl sonra, Papa Fransuva Türkiye`yi ziyaret ederken Erdoğan, doğu sınırında bir savaş olan ve Avrupa`yı da artık çekici bulmayan bir Türkiye`nin Cumhurbaşkanı.
Atatürk`ün geçtiğimiz yüzyılın 20’li ve 30’lu yıllarında hızlı bir şekilde laikleştirdiği ülkede, aydınların, ironik bir şekilde dile getirdiği gibi, “Türkiye Orta Doğu`ya bakınca, Osmanlı İmparatorluğu dişleri çıkıveriyor. Orada kontrol edebileceği birçok toprak var.'
Papa XVI. Benedikt, 2006 yılında, Regensburg Üniversitesinde Muhammed hakkında yaptığı talihsiz açıklamaların ardından İslam dünyasının duyduğu öfke nedeniyle 2006 yılında Ankara`ya büyük bir üzüntü içerisinde gelmişti. Durum böyleyken Alman Papa, Havalimanında yalnızca 20 dakikalık özel bir görüşme yapabileceğini kendisine belirten ev sahibinden özür dilemeye hazırdı. Erdoğan o görüşmede, Kardinal Joseph Ratzinger`in (Papa XVI. Benedikt) 2004 yılında karşı çıktığı Türkiye`nin AB`ye girişini Papa`nın desteklediğini söylemişti. Oradaki gazeteciler olarak, Türk liderin cesareti karşısında Vatikan heyetinin nasıl taş kesildiğini gözlemleyebilmiştik.
Bu bağlamda Arjantinli Papa ise, özür dilemesi gereken konularla Türkiye`nin Avrupa ilişkileri ve İslam`a ilişkin konular olmadan -yoğun olmayan- bir gündemle Türkiye`ye gitti. Misafir ve ev sahibi endişelerini ayrı ayrı dile getirdi. Papa, İslam Devleti terörünü ve birçok Müslüman ülkede Hristiyanlara yönelik tacizleri kınadı. Türk Cumhurbaşkanı da Batı`daki İslamofobi algısını tekrar sert bir şekilde eleştirdi.
Türkiye`nin Avrupa Birliği`ne girmesine yönelik görüşmeler devam etmesine rağmen Erdoğan ve kurmayları, Türkiye’yi bölgesel bir güç olarak -Kafkasya ve Orta Asya`ya bakarak- konuşlandırmaya her defasında daha da sıcak bakıyor. (İspanya, La Vanguardia - 29 Kasım 2014)