IŞİD´İN AFGANİSTAN POLİTİKASININ GELECEĞİ VE IRAK ÖRNEKLEMİ EKSENİNDE DEĞERLENDİRME - IRAK´TA IŞİD´İN ORTAYA ÇIKIŞI

IŞİD´İN AFGANİSTAN POLİTİKASININ GELECEĞİ VE IRAK ÖRNEKLEMİ EKSENİNDE DEĞERLENDİRME - IRAK´TA IŞİD´İN ORTAYA ÇIKIŞI

IŞİD, 2003 Irak´ın işgalinden sonra Irak El-Kaide´si ve devamında da Mücahit Şura Meclisi olarak gelen süreçte nihai sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Ürdün asıllı Ebu MusabZerkavi´nin kurduğu Irak El-Kaide´sinin devamı ve ardından

 

Irak´ta Saddam Hüseyin´in devrilmesinden sonra ortaya çıkan boşluktan şüphesiz en çok yararlananların başında paramiliter yapılar olmuştur. Bu güç boşluğunu en iyi değerlendirenlerin başında da Sünni gruplar olmuştur. Bunun nedenlerin başında ise Koalisyon Güçleri Yönetimi Başkanı Paul Bramer´in aldığı kararlar olmuştur. Devlet dairelerinden Baas´ı lağvetme, ardından da Baas Ordusu´nu dağıtma kararlarını almıştır. Sistemin dışında kalan Baasçıların kahir ekseriyetini oluşturan Sünniler, yer altına çekilmişler ve süratle örgütlenmeye başlamışlardır. Oluşan yeni muadelede Sünniler sürekli baskı altına alınmış ve eski sahip oldukları itibardan yoksun kalmışlardır. Burada oluşan boşluktaki fırsatı değerlendirmek adına Zerkavi, sürekli Şii unsurları hedef almaya başlamıştır. Ve burada mezhep odaklı bir kutuplaşmaya, ardından da muhtemel bir iç savaş çıkması adına mütemadiyen Şiilere saldırılar düzenlemiştir. Necef, Kerbela gibi Şiiler için kutsal kabul edilen yerlere düzenlenen nokta saldırılar ve iç savaşın fitilini ateşleyen Samarra El Askeri Camii saldırısıyla çıkan iç savaşta binlerce kişi hayatını kaybetti. El-Kaide Şii Camiilerini ve kutsal yapılarının yanı sıra Sünnilerin de kutsal yerlerine ve camiilerine yaptığı saldırılarla kutuplaşmayı doruk noktasına çıkarttı. Bu stratejilerin kurulmasında, saldırılan düzenlenmesinde, örgütün silahları temin etmesinde ve gelecek vizyonu belirlemek suretiyle bu amaçlara uygun hareket etmesinde en etkili kesimin 2003 işgalinden sonra, lağvedilmiş ordudan kopan Baasçı subayların olduğu gerçeğidir. Sünnilerin radikalleşmesinin bir başka sebebi de Ebu Gureyb hapishanesi olaylarıdır. On binlerce Iraklının hapishaneye tarafsız girip, çıktıklarında IŞİD´in potansiyel elemanlarına dönüşmesine neden olmuştur. Ardından Maliki´nin kurduğu hükümetin Sünni bölgelere hizmet götürmemesi, Şiilerin parlamentoda gücünü konsolide etmesinin ardından Irak´ta Sünnilerin de parlamentodan istifa etmesiyle tam bir bölünme yaşandı. Sünni aşiretler, Baasçılar ve yabancı savaşçılarla Irak´ta hareket alanı kazanan radikal cihatçılar mezhepsel olarak çatışmaları körüklemeye devam etti.

 

İsyanları yatıştırmak mezhepsel çatışmayı önlemek adına ABD´li Koalisyon Güçleri Komutanı General David Petraeus(Sonradan Afganistan´daki uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü Komutanı, sonra CIA direktörü) Sünni aşiretler reisleriyle görüşerek yabancı savaşçılara ve radikal cihatçı gruplara destek vermemesini sağlamaya çalıştı. 400 milyon doları aşan bir bütçeyle birlikte Sünnilerden oluşturulmuş “Irak´ın Evlatları” isimli, maaşlı ve resmi hüviyeti olan bir kurum kuruldu. Çatışmaları azaltan ve El-Kaide´yi büyük ölçüde dejenere eden bu yapı sayesinde Irak´ta bir sürelik istikrar ortamı kurulmuş oldu. Ancak, ABD´nin yeni başkanı seçim taahhüdü olarak çekilme sözü vermesi ve dönemin Irak Başbakanı Maliki ile yeteri kadar koordinasyon kuramaması, Şii kökenli Başbakanı yönetimde tekrardan Şiilerin mutlak güç olması yolunda adımlar atmaya başladı. Irak´tan ABD öncülüğünde koalisyon güçlerinin çekilmesi ve Maliki´nin şok bir kararla “Irak´ın Evlatları” grubunu dağıtması, maaşlarını ödememesi gibi gerekçelerle, adı “Mücahit Şura Meclisi” olan ve sonrasında da “Irak İslam Devleti” ismine bürünen yapının kilidi açılmış oldu.

 

IŞİD ile İlgili Bilinmesi Gerekenler

1-     Baas´ın önde gelenleri 2003´ten beri laik kimliklerini bir kenara bırakıp radikal örgütlerin içine angaje oldular. Bu vasıtayla diğer terör örgütlerinden ayrılan bir yapı kurabilme şansı yakalandı. Irak ile ilgili muhtevaya hâkim olan Baas´ın desteği sayesinde iç savaşların etkisi ve şiddeti bu denli büyük oldu.

2-     Sayısı yüz bini aşkın “Irak´ın Evlatları” da tamamen Sünnilerden oluşması ve askeri mütekabiliyete sahip olmaları, dışlanmışlığın etkisiyle IŞİD´in potansiyel elemanı haline getirdi.

3-     Irak El-Kaide´sinin tam anlamıyla Irak´ta güçlü bir yapıya ulaşamamasının önünde bir engel de örgüt liderinin Irak´ın içinden gelen birisi olmamasından kaynaklanıyordu. Ancak Bağdadi´nin örgütün lideri olması hasebiyle ilgi ve merak artmış oldu.

4-     Örgütün fikri yapısını değiştirme konusunda; El-Kaide yahudi düşmanı ve yahudilerden ve islam düşmanlarından intikam almak üzere hareket eden bir örgüttü. Ancak IŞİD´in iddiası, bir devlet kurmak ve “hilafete” dayanmasını sağlamaktı. Böylece IŞİD, El-Kaide ile arasına set çekerken yahudi düşmanlığı üzerine bir yapı inşa etme fikrini terk ederek, “Şiileri” ve kendi kurallarına uygun hareket etmeyen bölge insanlarını “tekfir” etmek suretiyle planlanlarını uygulamaya başladı.

5-     El-Kaide kendisini “Allah´ın ismini yüceltmek ve İslam´ı galip ilan etmektir.” şeklinde tanımlar. Ancak IŞİD, kendisini “Allah´ın isminin yüceltildiği ve İslam´ın galip geldiği topraklarda DEVLET kurmak” iddiasını taşımaktadır. Bu vasıtayla da Irak´ta başlayıp, Suriye, Yemen, Afganistan, Mağrip ve çeşitli Afrika ülkelerinde varlık gösterip eleman (kendileri açısından vatandaş) kazanmayı amaçlar.

6-     IŞİD gerek iletişim kanallarını kullanma gerekse de askeri stratejilerini uygulama açısından diğer terör örgütlerinden ayrılmaktadır. IŞİD elindeki bütçenin kayda değer bir kısmını (kesin sayılar bilinmemekle birlikte tahminen 1/3´ünü) iletişim ve propagandaya harcıyor.

7-     Avrupa´da marjinalize olmuş, toplumdan kopuk, kültür ve din bakımından ötekileşmiş nihilist vizyon ve reddetmeyi şiar edinmiş kişilerin de IŞİD´e katılmasıyla şiddetin boyutları ve şekli artıyor.

8-     En önemli noktalardan birisi de şüphesiz kimlik  arayışıdır. Dünyanın herhangi bir yerinde kimliksiz, işsiz ve bir arayış içindeyken IŞİD bu bağlamda insanlara bir kimlik sağlıyor. Kişilerin illegal olan bütün hareketlerine bir anlam yüklemek suretiyle fetvalar veriyor, onları birer “üstün savaşçılar” yani “Süper Kahramanlar” ilan ediyor. Bu sayede sabıkalı insanlar suç işlerken meşruiyet kazandı. Bunun sebebi cihat anlayışı. IŞİD insanlara cennet vaad etti.

9-     IŞİD´in ideolojisinde diğer terör örgütlerine nazaran tutarlılık vardır. Daha profesyönel oldukları şüphe götürmez. Bunun sebeplerinden birisi de, Irak Camp Bucca´da birbirleriyle irtibat kurabilen entelektüel ve bilgi birikimi olan kişilerin bir arada olmasındandır. Burada “Hacı Bekir” ünvanlı Irak Hava Kuvvetleri istihbaratçısı fikri olarak her kavramın içini doldurdu. Bağdadi ise gerekli ağı sağladı. Camp Bucca, IŞİD için çok önemli bir örgütlenme yeri oldu.

 

Afganistan´da IŞİD

 

IŞİD´in coğrafyada süratle büyümesi diğer terör örgütlerinin de ilgisini çekti. 28 Haziran 2014 yılında Bağdadi´nin hilafet ilanı diğer terör örgütleri için de bir dönüm noktası oldu. Cihatçı-selefi örgütlerde genellikle bağlılık ve biat anlayışı vardır. Güçlü örgütlere bağlılık yemini ederek onların bir kolu olarak varlık sürdürmek isterler. Örneğin Irak´ta kurulan “Irak El-Kaidesi”, gerekli güce eriştikten sonra daha müstakil bir yapıya dönüşmeye başlamış, ve sonuç olarak IŞİD´e dönüşmüştür. Bu süre zarfında sürekli biatlar görmek mümkündür. Tam da burada, IŞİD´in kurduğu düzen ve hilafet iddiası diğer grupların da ilgili çekti. Afganistan´da sözde IŞİD hilafetinin Horasan Eyaleti´ni kurmak için, Taliban´dan, El-Kaide´den ve Tehriki Taliban´dan kişiler örgütlerinden ayrıldı. Bu ayrılmaları yakından takip eden IŞİD, aralarında bir grup TTP üyesinin de bulunduğu kendi militanlarını görüşmek üzere Afganistan´a, Irak ve Suriye´den elçiler gönderdi. 2015 Ocak´ta IŞİD´in Horasan Eyaleti´nin(ISKP, Islamic State Khorasan Province) kurulduğunu açıklamasıyla resmiyet kazandı. Uluslararası koalisyonların saldırıları gücünü zayıflatsa da ölümcül saldırılar gerçekleştirme yeteneğini korumasını engelleyemedi. Düzenlenen saldırılar neticesinde üst düzey örgüt liderleri etkisiz hale getirildi. 2020 yılında ISKP´nin Şahab-El Muhacir yeni emiri oldu. Kabil´deki kentsel alandan kırsala saldırılar düzenleme konusunda uzmandı. İdeolojik olarak ise IŞİD ile aynı görüşleri paylaşmaktadır. Yabancı kafirlerden ve şeriatı reddedenlerden İslam topraklarının arındırılması fikrini taşımaktadır.

 

Taliban sonrası ISKP

 

ABD öncülüğündeki koalisyonun Afganistan´dan çekilme taahüdünü yerine getirmesinin ardından Taliban´ın ülkenin ekseriyetinde kontrolü ele almasından sonra ISKP en çok hatırlanacak Kabil Havaalanı saldırısını yapmıştır. Eylül ayı itibariyle 37 saldırı düzenleyerek ülkedeki istikrarsız ortamı pekiştirmek istemiştir. Irak´taki senaryonun bir benzeri yaşanan Afganistan´da, güvensiz ortam ve istikrar eksikliğinin sağlanmasının ardından, bölgeye yabancı savaşçıları angaje ederek yeniden bir yapılanmaya gidecekleri öngörülebilir. Taliban´ın 2020´de ABD ile yaptığı müzakerelere sürekli atıfta bulunarak Taliban kafirlerle anlaştı imajı yaratmayı hedefleyen ISKP, ülkedeki Sünni nüfus ve radikallerin ilgisini çekerek kendini kabul ettirme fırsatları yaratmaya çalışmaktadır. Yine bir iç kargaşa methodu olarak mezhepçi politika güden ISKP, Şiilerle Taliban´ın anlaşma yapmasını vurgularken, “Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman Şiiler tarafından sürekli aşağılanmaktadır. Sünni düşmanı Şiilerle işbirliği yapan Taliban bizim sonumuzu istiyor.” Anlayışını empoze etmektedir.

Taliban´ın “yönetemez” olduğunu ispatlamak adına sürekli saldırılar düzenleyen ISKP, toplumun temel gıdaya ve sağlık hizmetlerine ulaşamamasını, toplumsal entegrasyonunu sağlamak yerine, ideolojisini dayatma yolunu seçmiş olmasını büyük bir keyifle takip ediyordur. Çünkü istikrarın her geçen gün daha da kötüye gitmesi, bölgedeki en kuvvetli ideolojiye sahip olan ISKP´nin işine yarayacaktır. Daha önceden Irak ve Suriye özelinde yaptığı hatalardan pay çıkarttığı düşünülen IŞİD, Afganistan´da benzer bir güvenlik boşluğunun yaşanması halinde bu fırsatı değerlendirebilecek altyapıya sahiptir. Taliban´ın uluslararası kamuoyundan kopuk görüntüsü de, destek bulamayacağı anlamında bir emaredir. Ülkedeki durumun daha kötüye gitmesine sebep olacak bu hususlar;

1-    Çeşitli terör örgütlerinin ana komutası haline dönüşmesi,

2-    Kitlesel göçlerin yaşanması,

3-    Köktendincliğin küresel bir sorun haline dönüşmesi

Gibi sonuçları olacaktır.

 

      Militan ekosisteminin “Silikon Vadisi” haline dönüşmesi kaçınılmaz Afganistan´da, kendisiyle rekabet halinde olabilecek Taliban gibi örgütlenmeleri bertaraf etmeyi amaçlamaktadır. Uluslararası koalisyonun çekilmesinin ardından, haber alma ağının zayıflaması öngörülebilir.Bu sayede ISKP hareket alanı bulacaktır ve nefes alma imkanı doğacaktır.

      Ayrıca ISKP, Afganistan- Pakistan sınırından her iki tarafındaki mevcut silahlı gruplardan deneyimli militanları kendi safına çekme konusunda Taliban´a göre halihazırda daha tutarlı durumdadır.

 

Türkiye İçin Önemi

 

      Terör ekosisteminin barınma merkezi haline gelen Afganistan´da, Taliban´ın  başarsız olması kuvvetle muhtemeldir, buradan doğacak boşluktan yararlanması en güçlü kesim IŞİD´in sözde Horasan Eyaleti´dir. Kısa ve orta vadede Afganistan´da çözüm beklemek iyimser kalır. Türkiye açısından önemi, göç sorunudur. Türkiye´ye kitleler halinde göç dalgaları artarak devam etmesi muhtemeldir. Bu bağlamda Türkiye´nin durumu ivedi ile tespit edip, bir an evvel önlemleri almaya başlaması gerekir. Gelecek düzensiz göçmenlerin sadece yerel halk veya ISKP muhaliflerinden oluşması beklenemez. Terör örgütlerinin fraksiyonları, Türkiye´ye gelip bir güvenlik tehditi oluşturabilir. Ayrıca Türkiye´yi rota olarak kullanıp, Irak ve Suriye´ye geçmeleri oradan Türkiye´ye birtakım sorunlar oluşturabilmesi muhtemeldir. Ayrıca bir diğer önemli husus, demografik yapının bozuluyor olmasıdır. Türkiye´nin göçmen cennetine dönüşmesi, sosyal ve kültürel entegrasyondan muaf kişilerin toplumun içinde bulunmasının yaratacağı tehditin boyutlarını da Türkiye´nin çok iyi hesaplaması gerekir.

 

İstatistikler

/resimler/2021-12/20/1730547567986.jpg

/resimler/2021-12/20/1731223662091.jpg 

D. MERT TUPUZ

TÜRK DEGS Araştırmacısı



"Vefa"nın sadece bir semt ismi olmadığını kanıtlamak için... Silah almak mı?

Mayis Alizade

Dünya

“TÜRK’ÜN DERGİSİ KIBRIS ÖZEL SAYISI

Avrasya Bir Vakfı Gençlik Merkezi tarafından hazırlanan “Türk’ün Dergisi”nin 3’ncü sayısı yayımlandı.

Türkiye

Suriye denkleminde son durum

Dr. Eray Güçlüer

Dünya

"Suriye, Türk himayesine giriyor"; "İsrail ve Türkiye çıkarları Suriye'de çatışıyor"

Mayis Alizade

Dünya

"Vefa"nın sadece bir semt ismi olmadığını kanıtlamak için... Silah almak mı?

“TÜRK’ÜN DERGİSİ KIBRIS ÖZEL SAYISI

Suriye denkleminde son durum

"Suriye, Türk himayesine giriyor"; "İsrail ve Türkiye çıkarları Suriye'de çatışıyor"

"Erdoğan'ın ısrarcılığı, Colani'nin başarılı olup olmayacağı netleşmeden Suriye haritasında değişikliğe neden olabilir"

"Erdoğan'ın Türkiye'si, herhangi bir büyük devletin yaptığından daha fazla iş yaptı"

Esad sonrası Suriye: Rusya'nın Ortadoğu'da kriz stratejisi ve Türkiye'nin yanıtı

Yeni Suriye denklemi nasıl olacak?

"Cezaevi aracı ring yapıyor, gazeteciler geç kalmasın…"

Emir, demiri keser

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Dünya romanının en isabetli örneklerinden biri 130 yaşında... "Sınırları kapatılmış ölü bir mekan; yel esmez, yaprak kımıldamaz..."

10 Kasım ve Kafkasya jeopolitiğinin değişmeyen doğası

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

Sisli iklim zirvesi

BRICS Zirvesi ve küresel güç dengeleri

Elçibey'in mirası ve Pezeşkiyan'ın seçimi: "Bunları senin namusun için söylüyorum gardaş..."

Prof. Dr. Cemil Hasanlı: Türk Birliği'nden dem vuranlar sadece ses bombası atmayı biliyorlar

MİLLİ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN AVRASYA BİR VAKFIN'DA 2024 – 2025 DÖNEMİ KONFERANS AÇILINI YAPTI

TUSAŞ'ta sessiz devrim

İlham Aliyev Batı karşıtı cepheyi genişletiyor: Fransa'dan sonra ABD'ye salvolar

AVRASYA BİR VAKFI’NDA YENİ DÖNEM HEYECANI

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

Viktor Şklovski: Siz bizim imparatorluğun 1917 yılında mı dağılacağını düşünüyorsunuz?

David Stepanyan: Ermenistan-Türkiye sınırı er ya da geç açılacak... Husumet sayfasının çoktan kapanması gerekirdi

Hiçbir sıkıntı bizi yarı yolda bırakamaz

Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu son yolculuğuna uğurlandı

Poligon komutanı hangi amaçla konuşturuldu?

Bakan Fidan'dan dikkat çeken açıklamalar: Esad ile görüşmeye hazırız

Yükleniyor