Tarih: 11.02.2018 10:07

İsrail´in Tecrit Hali Azalıyor Mu?

Facebook Twitter Linked-in

 

Elliott Abrams 

2017 yılı Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, ABD´nin Kudüs´ü İsrail´in başkenti olarak kabul etme kararını reddeden ve eleştiren bir karar aldı. Oylamada 128 lehte, 9 aleyhte (İsrail ve ABD dahil), 35 çekimser ve 21 namevcut oy verildi. Bu sonuç, kimileri tarafından ABD ve İsrail açısından bir tür zafer olarak nitelendirilirken; kimileri de Siyonizm´i ırkçılıkla eşdeğer gören 1975 yılı Genel Kurul kararını anımsatırcasına büyük bir mağlubiyetle karşı karşıya olunduğunu ileri sürüyor (söz konusu karar, 1991 yılında ilga edilmişti). 

Ancak, İsrail´in 2018 yılı başındaki uluslararası tavrı, 1975 yılındakinden çarpıcı şekilde farklıdır. 1975 yılındaki oylama, İsrail´in dünya sahnesindeki tecrit halini yansıtmıştır. 2017 yılındaki oylama ise, İsrail´in bu tecrit halini azaltma doğrultusundaki yakın tarihli başarılarını yansıtmaktadır. Bu süreçte gelişebilecek bir model ise; İsrail´in Genel Kurul ve BM´nin diğer kurumlarındaki oylarını yitirmesi (her ne kadar zaman zaman azalan marjlarla olsa da), bir yandan da giderek daha fazla ülkeyle – hatta Müslüman çoğunluklu olanlarla, ikili ilişkilerini geliştirmesidir. 

İsrail birçok ülkeyle diplomatik ilişkilerini sürdürürken, otuz iki BM üyesi Yahudi devletiyle diplomatik ilişki kurmayı reddediyor ve bunların çoğu da Müslüman çoğunlukta ülkeler. İsrail uzun zamandır BM sisteminde oldukça katı bir muameleye tabi tutuluyor; İsrail´i eleştiren veya Filistin davasını destekleyen herhangi bir karara –İsrail´in kurduğu yerleşimler olsun, insan hakları ihlalleri yönündeki iddialar olsun, İsrail´in terör saldırılarına yanıtları veya diğer iddialar olsun- neredeyse otomatik bir çoğunluk oyu geliyor.  Coğrafi konumu, onu komşularıyla birlikte Birleşmiş Milletler içinde Asya-Pasifik grubuna dahil etmesi gerekirken, Arap devletleri bunu engelledi ve sonuç itibariyle İsrail, Batı Avrupa ve Diğerleri Grubu´na dahil olmak zorunda kaldı. 

Cenevre merkezli gözlem grubu UN Watch´a göre, 2006 yılı Haziran ayında kurulmasının üzerinden on yıllık bir süre zarfında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, münferit ülkeleri eleştiren 135 karar kabul etti: Bunların 68´i, veya yarıdan biraz fazlası, İsrail karşıtıydı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, her yıl yaklaşık 10 İsrail karşıtı karar kabul etti. Bu süre zarfında sadece bir ülkeyi – Suriye- 2013 yılında eleştiren bir karar aldı. Bu odak noktası, büyük ölçüde ABD ve İsrail´in 2017 yılında UNESCO´dan ayrılma kararlarını açıklamasının ardındaki sebebi açıklıyor. BM Genel Kurulu, geçtiğimiz on yıl zarfında, her yıl münferit ülkeleri eleştiren yaklaşık otuz beş karar aldı ve bunların yüzde 75´inden fazlası İsrail´i hedef almaktaydı. 

BM Oylarının Anlamı 

İsrail´in son diplomatik başarısı nasıl ölçülebilir? Öncelikle, 2017 yılı Aralık ayında Genel Kurul oylamasının ardından somut herhangi bir adım atılmadı (bazı önceki kararlar, İsrail´i hedef alan özel BM prosedürlerini getirmiş veya devletlerin İsrail´e karşı birçok adım atmasını talep etmişti). BM oyları, Filistin davası veya iki devletli çözüm için sembolik desteğin önemli göstergeleridir; ancak hiçbir ülke BM´nin son oylamasının ardından – Guatemala hariç- İsrail ile ekonomik veya diplomatik ilişkisini değiştirmemiştir. Guatemala ise, büyükelçiliğini Kudüs´e taşımak konusunda ABD´nin izinden gideceğini açıklamıştı. 

İkinci olarak, son iki yıldır İsrail´in diplomatik erişim alanını genişletmesine dair çarpıcı örnekler oldu. 2016 yılı Genel Kurulu oturumunda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Afrika kıtasının on beş devlet başkanı ve büyükelçisiyle bir araya geldi. 2016 yılı Kasım ayında, son otuz yıldır Doğu Afrika´yı ziyaret eden ilk İsrail başbakanı oldu ve Uganda, Kenya, Ruanda ve Etiyopya devlet başkanlarıyla bir araya geldi. Kenya´yı yeniden 2017 yılı Kasım ayında ziyaret eden Netanyahu´yu Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta rezidansında ağırladı; göreve geldiği gün kutlamaları vesilesiyle törenlere katılan tek Batılı lider oldu; tüm kutlama yemeği boyunca Kenyatta´nın yanında oturdu. Netanyahu´dan ayrıca yemek sırasında konuşma yapması istendi. Benzer şekilde, 2017 yılı Eylül ayında Netanyahu bir diğer diplomatik teamül oluşturdu ve Güney Amerika´da Arjantin, Kolombiya ve Meksika´ya giden ilk İsrail başbakanı oldu.

Yazının devamı için : http://asam.org.tr/israilin-tecrit-hali-azaliyor-mu/




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —