• BIST 100

    10183,38%0,24
  • DOLAR

    32,21% 0,14
  • EURO

    35,08% 0,02
  • GRAM ALTIN

    2473,46% 0,25
  • Ç. ALTIN

    3933,17% 0,00

İşte Bu Yüzden AB`nin Hala Türkiye`ye İhtiyacı Var

İşte Bu Yüzden AB`nin Hala Türkiye`ye İhtiyacı Var

Türkiye’deki yavaş gelişme karşısında hayal kırıklığına uğrasak da Türkiye`nin Orta Doğu’daki çok az demokrasiden biri olarak anahtar bir rol oynadığını da hatırlamalıyız. “Türkiye’nin AB’ye üye olmaması durumunda durumun dah

Tobias Wikström

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Stokholm’e geliyor. Bu, dostça bir ziyaret. Türkiye AB içerisinde az yerde, İsveç’te olduğu kadar memnuniyetle karşılanıyor.

Türkiye’nin çelişkiler ve zorluklar ülkesi olduğunu hatırlatırız. AB dostu bir programla Mecliste çoğunluğu sağladığı 2002 yılından beri başbakanlık görevini sürdüren Erdoğan, ülkede istikrarı sağladı.

Erdoğan İslamcı bir partiyi temsil ediyor. Yaptığı bazı değişiklikler İslamlaştırmayı ifade edebilir hatta bu, ülkeyi kuran Atatürk’ün görüşlerine dayanan laik toplumla hesaplaşma olarak da görülebilir.

Toplum hayatında daha fazla yer almaya başlayan dinî konular, Avrupa’nın en büyük şehri İstanbul’daki gençleri provoke etmiş olabilir ancak muhtemelen çok azı, önceki siyasetin içerdiklerine geri dönmek isteyecektir. “Derin devlet” diye adlandırılan bu sistem, elitler tarafından yönetiliyor, üniformalı gücü ve siyasi baskıyı temsil ediyordu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın artan otoriterliği protestolar için anlaşılır bir sebep oluşturuyor. Başbakan gücünü, Rusya Devlet Başkanı’nı anımsatır şekilde, Boğaz’ın altına inşa edilen ve yakın zamanda açılmış bulunan tren yolu tüneli, yeni ve büyük bir havaalanı, gemiler için yeni bir deniz yolu kanalı açmak gibi abartılı altyapı projeleriyle gösteriyor.

Erdoğan’ın gelecek yıl kendisinin aday olmayı beklediği cumhurbaşkanlığı koltuğu için yeni bir anayasa planladığı da ortada.

Avrupa vazgeçmemeli; Türkiye’nin AB üyelik süreci iptal edilmemeli. Hiçbir dış güç, hakların güvence altına alınması ve azınlıklara saygı duyulması konusunda Türkiye’ye AB kadar barışçıl bir şekilde etkide bulunamaz.

Ülkenin demografik yapısı Avrupa’nın çoğu tarafından olumsuz karşılanabilir ancak AB’nin büyümesinin ekonomik dayanağı, Avrupa’nın rekabet gücünü artırmaktır. AB süreci, yanlış yapanları cezalandırmak üzere kullanılacak bir araç değildir, tam tersine değişimi olumlu yönde etkilemek için bir araçtır.

Türkiye’deki yavaş gelişme karşısında hayal kırıklığına uğrasak da Türkiye`nin Orta Doğu’daki çok az demokrasiden biri olarak anahtar bir rol oynadığını da hatırlamalıyız. “Türkiye’nin AB’ye üye olmaması durumunda durumun daha mı iyi olacağı” sorusunu kendimize sormalıyız. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki gerilimden şikâyetçi olurken, “her ikisi de AB üyesi olsaydı bu gerilim gerçekten artar mıydı” dikkate almalıyız.

Gelişim için belirgin bir umut olmadığında, işte tam da o zaman umut etmekten vazgeçmemeliyiz. (İsveç merkezli Dagens Industri adlı gazete, 6 Kasım 2013)



18.3° / 11.9°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor