Başbakan Matteo Renzi´nin siyasi geleceğini bağladığı, İtalya´nın Avrupa Birliği´ndeki kaderini belirleyecek olan oylama, yerel saatle 07.00´de (TSİ 09.00) başladı. Oy verme işlemi bu gece 23.00´e kadar sürecek.
İçişleri Bakanlığı, 4 milyonu yurtdışında olmak üzere 50 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğunu açıkladı.
REFORMLA HEDEFLENEN NE?
Söz konusu reformun halk tarafından kabul edilmesi durumunda, İtalya Anayasası´ndaki 139 maddenin 47´si değişecek ve bu kadar kapsamlı bir değişiklik, ülke tarihinde ilk kez gerçekleşecek.
İdari yapısı bakımından Batı Avrupa ülkelerinden farklılık gösteren İtalya´da, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi ile üst kanadı Cumhuriyet Senatosu, aynı işleve hizmet eden nadir ülkelerden.
Mevcut sisteme göre hükümetler, hazırladıkları yasa tasarılarını hem Temsilciler Meclisi hem de Senato´da onaylatmak zorunda.
Bu zorunluluk, hükümetlerin faaliyetlerini ve kanun çıkartmasını güçleştiriyor.
70 YILDA 63 HÜKÜMET DEĞİŞTİ
Yasama güçlüğü, Cumhuriyet´in ilan edildiği 1946 yılından bu yana, siyasi istikrarsızlıklar yaşanmasına ve 70 yılda 63 hükümet değişmesine yol açtı.
Halkın oyuna sunulan anayasa reform paketinin en önemli maddelerini, Senato´nun yasama yetkisinin büyük ölçüde ortadan kaldırılması, buradaki üye sayısının 315´ten 100´e düşürülmesi, üyelere maaş bağlanmaması ve üyelerin doğrudan halk tarafından seçilmemesi oluşturuyor.
Senatörlerin 74´ü bölgelerin konsey üyeleri, 21´i belediye başkanlarından belirlenecek, 5´i ise cumhurbaşkanı tarafından atanacak.
Senatörlerin yalnızca yerel yönetimdeki görevleri nedeniyle maaş alması ve bu şekilde siyasi harcamalarda kısıntıya gidilmesi de sağlanıyor. Reformla birlikte her yasa değişikliği, Senato´nun onayına sunulmamış olacak.
Reform paketinde ayrıca, ülkenin bölgelerindeki güçler ayrılığı da tekrar düzenleniyor ve daha çok bölgenin, merkezi hükümetin kontrolüne verilmesi, bu şekilde iki başlılığın önlenmesi de yer alıyor.
´BİR TAKIMIN TEKNİK DİREKTÖR DEĞİŞTİRMESİNDEN DAHA SIK BAŞBAKAN DEĞİŞTİRİYORUZ´
2014 Şubat´ında kurulan geniş çaplı koalisyon hükümetinin şemsiye partisi Demokrat Parti´nin (PD) lideri Başbakan Matteo Renzi, reform paketini halka kabul ettirmesi halinde, ‘ülkenin daha yönetilebilir, istikrarlı´ olacağını ve ‘zayıf bir politikaya´ son verileceğini savunuyor.
Renzi, yaşanan istikrarsızlığı, 'Bir milli takımın teknik direktör değiştirmesinden daha sık başbakan değiştiriyoruz' sözleriyle destekliyor ve 'Bu, istikrarsızlıkta bir dünya rekoru' diyor.
Renzi, bu reformu hayata geçiremezlerse ülkenin geriye gideceğini de öne sürüyor.
İSTİFA KONUSUNDA GERİ ADIM
Sandıktan ‘hayır´ çıkarsa istifa edeceğini açıklayan olan Renzi, ancak daha sonra yapılan anketlerde ‘hayır´ oylarının ağırlıkta olduğunun anlaşılması üzerine geri adım atarak, bu durumu kişiselleştirmenin yersiz olduğunu söylemişti. Ülkede, AB´yi de etkileyecek bir siyasi istikrarsızlığa sürüklenme riski söz konusu. Normal şartlarda 2018 yılına kadar görevde kalacak olan Renzi, son yaptığı açıklamada, referandumun sonucuna göre yeni bir değerlendirmede bulunacaklarını dile getirirken, anketlerin ise yanılabileceğini söyledi. Renzi referandumu, 'Benimle misiniz değil misiniz?' yaklaşımıyla kişiselleştirmekle suçlanıyordu.
BAŞBAKANIN İSTİFASIYLA YENİ BİR SÜREÇ BAŞLAYABİLİR
Ancak Renzi´nin olası istifasının ardından erken seçime gidilirse, kısa sürede ana muhalefete yükselmeyi başaran komedyen Beppe Grillo´nun popülist, düzen karşıtı 5 Yıldız Hareketi´nin iktidara gelme olasılığı üzerinde duruluyor.
Son yerel seçimlerde başkent Roma´nın da yönetimini ele geçirmeyi başarmış olan 5 Yıldız, İtalya´nın euro´dan çıkması tezini savunuyor.
AB kanadında ise, referandumda başarı elde edemezse Renzi´nin hayata geçirmeye çalıştığı reformların kesintiye uğrayacağı endişesi hakim.
TEK ADAMLIK ENDİŞESİ
İktidardaki partinin gücünü aşırı artıracağını savunan reform karşıtları ise, ‘tek adamlık´ ve ‘otoriterlik´ endişesi taşıyor.
Ülkede büyük bir kesim, anayasa reformuyla, kuvvetler ayrılığının sona erip, demokrasiye büyük darbe indirileceği görüşünde.
Ret cephesindekilerin endişesinin temelinde, halk tarafından seçilmemiş olan Başbakan Renzi´nin, Temmuz 2016´da yürürlüğe girmesini sağladığı ‘Italicum´ adlı yeni seçim yasası da yatıyor.
Italicum, yüzde 40´ı geçen partiye Temsilciler Meclisi´ndeki 630 sandalyeden 340´ına, yani yüzde 54´üne doğrudan sahip olma hakkı tanırken, koalisyonlarla yönetilen ülkede tek parti iktidarının yolunu açıyor.
İtalyanların çoğu, senato üyelerini seçme haklarının ellerinden alınacak olmasını, demokratik sistemden uzaklaşmak olarak görüyor.
Öte yandan, artan ekonomik kriz ve gençler arasındaki işsizliğin yüzde 40´ı bulması, Renzi´ye olan güveni sarsmış durumda.