Tarih: 26.09.2017 20:23

Jeo-Ekonomi Ve Avrasyacılığın Mirası

Facebook Twitter Linked-in

 

Avrasyacıların ekonomik mirası arasında, devletin rolü ve ekonomide özel sektör, ekonomik modernizasyon sırasında ekonomik kalkınma ve planlama modelleri yer almaktadır. 

“Bir devletin ayakta kalabilmesinin tek koşulu, topraklarının coğrafi niteliğinin belirlediği görevleri yerine getirebilmesidir.”  Nikolai Trubetskoy 

Rusya´nın rotasını Doğu´ya çevirmesi ve kilit dış ekonomik öncelikleri tartışılırken, Rusya´nın geçtiğimiz yüzyıldaki ekonomik düşüncesini, bunun önemi ve faydalarını anımsamak önemli. Neredeyse yüzyıl önce tasarlanan Avrasyacılık teorisi, Avrupa ile Asya arasındaki kıtalar-arası ittifaklar ve ekonomik etkileşimin keşfinde önemli bir rol oynadı. Bu teoriye göre; Rusya´nın kalkınması, onu diğer ülkelerden ayrı kılan şeyleri temel almalıdır; yani coğrafi, tarihi, kültürel ve ekonomik özellikler. Rusya, küresel ekonominin bu iki odak noktası arasındaki etkileşim yoğunlaşırken, Avrupa ile Asya arasındaki coğrafi konumundan faydalanarak ekonomik olarak ilerleyebilir. 

Bununla birlikte, Avrasyacıların ekonomik mirası sadece “Rusya´nın rotasını Doğu´ya kırmasına” yönelik bir çağrıyla sınırlı değildir. Bu, çok daha kapsamlı olup, devletin rolü ve ekonomide özel sektör, ekonomik kalkınma modelleri ve onların Rusya tarafından olası kullanımı ile ekonomik modernizasyon sırasında planlamaya dair görüşleri içerir. Bununla birlikte, jeo-ekonomi ve Avrasya ve küresel entegrasyonun çerçevesi bugün özel bir konuma sahiptir. Jeo-ekonomik dünyanın birçok boyutu –okyanus güzergahlarıyla rekabet edebilen Avrasya´daki etkin taşımacılık koridorlarına duyulan ihtiyaç da dahil olmak üzere- Avrasyacılığın kurucu babaları tarafından öngörülmüştü. 

NIKOLAI TRUBETSKOY´UN “ÖZEL DÜNYALARI” 

“Otarşiye dair Görüşler” adlı çalışmasında, Avrasyacılığın kurucularından olan Nikolai Trubetskoy, küresel ekonominin jeo-ekonomik yapısı hakkında çarpıcı fikirlerini sunar. Bugünün bölgeselciliği ve tutarlı / tam bir ekonomik sistem inşasında ulus-devletlere dair mega-bölgeselciliği olarak kabul edilebilen “özel dünya” terimini ortaya atar. Ulus-devletlerin ekonomik sistemi yerine, Trubetskoy, “özel dünyalar” / küresel ekonomi için kilit unsurlar olan bölgelere dair bir sistem hakkında yazar: “Şu ana dek herkes, bu devlet için otarşik bir sistemin faydalarını kanıtlamaya çalıştı. Ancak bence küresel ekonomiyi örgütlemenin özel bir biçimi olarak otarşik dünyalardan oluşan bir sistemin faydaları hakkında konuşmalıyız.” 

Trubetskoy, bölgesel entegrasyon gruplaşmalarının iki yönlülüğünü öngördü: bir yandan bunların üçüncü ülkelere ilişkin kapalı niteliğine işaret etti, diğer yandan ekonominin “özel bir dünya” oluşturan devletlere açık olması gerektiğini kaydetti. Şöyle yazdı: “Kendi başına bir dünya olmayan bir devlet içinde otarşik bir ekonomi (veya böyle bir ekonomi inşa etme girişimi) yararlı değildir ve sadece bu devlete değil komşularına da zarar verir.” Neredeyse bir yüzyıl önce, Mundell´in optimum para birimi alanları konusundaki teorisi ve “doğal / dengeli entegrasyon gruplaşmalarına” dair modern teorilerine dair çalışmaları yayımlanmadan çok önce, Trubetskoy, asli önemdeki ekonomik, tarihi ve kültürel etmenler temelinde varılan bölgesel entegrasyon gruplaşmalarında denge ve istikrarın önemi hakkında yazdı: “Otarşinin başlıca avantajı – hem içeride hem dışarıda barışçıl bir arada yaşamayı güvence altına alan sürekliliği- ancak özel bir dünyayı toplu halde oluşturan bölgeler birbirine sadece ekonomik anlamda değil, tarihsel (“ortak bir kader”), medeniyet, ulusal özellikler ve ulusal denge açısından da bağlı olduğu zaman gerçekleşebilir.” Trubetskoy aynı zamanda bölgeler ve entegrasyon gruplaşmaları arasında entegrasyon sürecindeki tamamlayıcılığın önemi hakkında yazmıştı. Bu argüman, bazı bölgesel sistemler arasında entegrasyonun uygunluğu ve etkileşimin etkililiğine dair modern görüşlerle de tutarlıdır.

Haberin devamı : http://asam.org.tr/jeo-ekonomi-ve-avrasyaciligin-mirasi/

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —