Karabağ: 115 senede neler oldu?

Karabağ: 115 senede neler oldu?

Kafkasya`da Ermenistan`ı kendi ön kalesi olarak gören Rusya ve ermeni lobilerinin en güçlü ülkeleri olan ABD ve Fransa, Karabağ sorunu barış görüşmelerini adil olmayan yoldan sürdürerek uzun yılları anlamsız vaadlerle heba ettiler.

 

Mayis Alizade yazdı

Türklerle ermeniler arasındakı ilk çatışma 1905 yılında Karabağ`da yaşandı. Organize eden Rusya İmparatorluğuydu. 1800`lü yılların başlarından Kafkasya, Tiflis`ten yönetiliyordu, yüzyılın sonlarına gelindiğinde Azerbaycan coğrafyasında da bazı valilikler kuruldu. Karabağ bölgesi Gence`nin Rus kökenli valisinin yönetimi altındaydı. O valinin gizli talimatıyla Karabağ`da bir ermen öldürülerek cesedi Azerbaycan köyüne atılıyor, ”Türkler öldürdü` propagandası yapılıyordu. Daha sonra bir Türk katledilerek cesedi ermeni köyüne atılıyor, `Ermeniler öldürdü` propagandasıyla iki halk arasında çatışma ortamı yaratılıyordu. İşin perde arkasını çok iyi okuyan Azerbaycan`lı şair Mirza Ali Ekper Sabir (Türkiye`de de bilinen  `Korkuram` şiirinin yazarı)  iki tarafı da uyandırmak için aydınlık görevini yerine getirdi ve `Beynelmlel` şiirini yazarak düşmanlığı Rus emperyalizminin körüklediğini ifade etti. Mirza Ali Ekper Sabir  ermenilere de Türklere de barış çağrısında bulundu:

  Hakkı halka bildirip def`i zelalet etmeli

 Gün gibi taban edip pamal-i zülmet etmeli

 Na bica bu işlerin def`inde gayret etmeli

 Hatır-ı müğberreden def`i küduret etmeli

 Çaresaz-i sülh olup def`i husumet etmeli

 Sabira, beynelmilel tedbir-i ülfet etmeli

 Ey sühendanan bu günler bir hidayet vaktidir

 Ülfet ü ünsiyete dair hitabet vaktidir  (1905)

Gence`deki örgütlü ermeni çetelerinin Türklere karşı katliam hazırlığında oldukları haberini Bakü`de alan bilim adamı, gazeteci-yazar, politikacı Ahmet Ağaoğlu (d. 1869-Şuşa, Karabağ, ö. 19 Mayıs 1939, İstanbul) Gence`ye hareket ederek Türkleri camide topluyor, onların önünde yaptığı hararetli konuşmada Rus emperyalizminin kurduğu planlara dikkatleri çekerek `Difai` isimli örgütün kurulması talimatını veriyor. Kafkasya sath-ı mailinde örgütlenen `Difai` bir süre sonra Rus  general valisini  katle yetirince ermenilerle Türkler arasındaki çatışmalar bir süreliğine de olsa duruyor.

1917 Ekim devriminden birkaç  gün sonra Vladimir Lenin, çok güvendiği bolşevik Stepan Şaumyan`ı önce Tiflis`e gönderiyor, arkasından Bakü`ye giderek orada yeni bir yönetim kurması talimatını veriyor. Bakü`ye varan Şaumyan orada %90`ı ermenilerden ibaret Bakü Konseyi`ni ilan ediyor, Konsey sadece Bakü`yü değil Azerbaycan`ı  yönetme iddiasına düşüyor.  Gelişmeleri İstanbul`dan izleyen Osmanlı sarayı ve bizzat Enver Paşa, özellikle Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali Bey`in (d. 24 Şubat 1864-Guruzma, Azerbaycan, ö. 21 Mart 1940-İstanbul) etkisiyle `Saadeti Arabistan çöllerinde aramak yerine ata yurdumuza gidelim` sloganını benimsiyor ve Libya`da bulunan yarbay kardeşi Nuri`yi İstanbul`a çağırarak bu amaçla Kafkas İslam Ordusu`nu kurmakla görevlendiriyor. Bakü`deki gelişmelerden endişe duyan Enver Paşa, İttihat ve Terakki`nin Hasan Ruşeni başkanlığındaki istihbarat timini 1918  Mart başında Bakü`ye gönderiyor. İstihbarat ekibinin gönderdiği raporlar Şaumyan`ın başında bulunduğu Bakü Konseyi  yönetiminin Azerbaycan Türklerine katliam yapmaya hazırlandığını ortaya koyuyor. Katliam planının ana amaçlarından biri de Kafkasya Parlamentosuna yapılan seçimlerden açık ara ilk sırada çıkan  Azerbaycan`ın Musavat Partisi`nin demokratik yollardan iktidara gelme endişesi ve katliam yapmak suretiyle Musavat`ın iktidara gelişini engellemekti. Bolşevik arkadaşı Neriman Nerimanov`un katliamı önlemekte sessiz kaldığını gören Şaumyan yönetimi 31 Mart-4 Nisan 1918 tarihleri arasında planı uygulamaya koyarak 12 bin Türke katliam yaptı.  Durumdan duydğu memnuniyeti Stepan Şaumyan, Sankt-Petersburg`a çektiği telegrafta Vladimir Lenin`e bizzat ifade etmişti. Osmanlı sarayının değerlendirmesine göre, artık Azerbaycan`ın kendi bağımsız devletini kurması dışında seçeneği kalmamıştı ve bundan dolayı Enver`in kardeşi Nuri`ye Kafkas İslam Ordusu`nun kurulması çalışmalarını azami derecede hızlandırması talimatı iletildi. Yarbay rütbesindeki  Nuri`ye askeri birliğie  kumandanlık  yapacağı için fahri Tümgeneral(Ferik) rütbesi verildi. Nisan 1918`de Tiflis`teki Güney Kafkasya Parlamentosunda Azerbaycan Türkleri, ermenler ve gürcülerin kurdukları hükümetin ömrü 1 ay oldu. O arada Musul`a hareket eden Nuri Paşa, amcası,  Kut`ül Amare kahramanı Halil Paşa`nın orada bulunan askerlerinden  yaklaşık 20 subayı da ekibine katarak Tebriz`e hareket etti. Gereken planlamalar yapıldıktan sonra Nuri Paşa ve ekibi 10 Mayıs`ta Tebriz`den hareket ederek Aras nehri üzerindeki Hüdaferin köprüsünü geçmek suretiyle  nüfusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu ve bugün tek Türkün bile kalmadığı Ermenistan sınırları içindeki bölgelerden geçti ve 25 Mayıs`ta Gence`ye ulaştı. Samet Ağaoğlu, geçtiği yerlerde halkın Türk askerlerini ve özellikle 28 yaşlı kumandan Nuri Paşayı büyük sevgiyle karşıladığını çarpıcı bir dille kaleme almıştır. Gence`de de büyük coşkuyla karşılanan Nuri Paşa karargahını kurdu. Kafkasya hükümetindeki anlaşmazlıklara Parlamentonun da kendi fonksiyonunu kaybetmesi eklenince 26 Mayıs`ta gürcüler, 28 Mayıs`ta ise Azerbaycan Türkleri ve ermeniler  bağımsız cumhuriyetlerini ilan ettiler. Tiflis`te ilan edilen Azerbaycan Cumhuriyeti`nin birinci  hükümetinn ilk işi 31 Mart-4 Nisan olaylarıyla  ilgili hazırlanmış raporu Dışişleri bakanı Mehmet Hasan Hacınski`nin imzasıyla dünya ülkelerine göndermek ve olayı  soykırım olarak değerlendirmelerini  talep etmek oldu. Rapor aynı zamanda Milletler Cemiyeti`ne de gönderildi. 17 Haziran tarihinde Nuri Paşa ekibinin himayesinde Tiflis`ten Gence`ye taşınan Azerbaycan hükümeti taşnak-bolşevik ermenilerin işgali altında bulunan başkent kurtarmak için kolları sıvadı. Kafkas İslam Ordusu`nu Azerbaycan`da ilan edilen seferberlikle takviye eden  Nuri Paşa, Batum`dak komuta merkeziyle günlük istişareler sonucunda Bakü`nün kurtarılması için operasyon planı hazırladı. O arada Karabağ bölgesinde ermenilerin yeniden yapmaya çalıştıkları provokasyonlar Nuri Paşa`nın ekipleri tarafından bastırıldı. 15 Eylül 1918`de Bakü`nün taşnak-bolşevik ermeni işgalinden kurtarıldığı gün Nuri Paşa Gence`ye Başbakan Fethali Han Hoylu`ya telegraf çekerek `Hükümetin derhal kurtarılmış başkente taşınmasını` istedi. Mondros mütarekesinden sonra Türk ordusu Azerbaycan`ı terketmek zorunda kaldı. 27 Nisan 1920`de Parlamentoya yapılan silahlı baskın sonucunda Azerbaycan Demokratik Cumhuryeti yaşamını sona erdirmek zorunda kalınca yeni bolşevik yönetim 31 Mart-4 Nisan 1918 katliamına ilişkin raporları da rafa kaldırdı.  30 Aralık 1922`de SSCB`nin kurulmasıyla bağımsızlık haklarının az daha tamamını Moskova`ya devreden Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti  toprak bütünlüğü konusunu  da tamamen ihmal etti. Stalin yönetiminin aldığı karara göre 7 Temmuz 1923`de yapılacak iki rerendumun birinde Karabağ ermenilerine Azerbaycan sınırları içinde özerklik, , ikincsinde ise Zengezur Türklerine ise Ermenistan sınırları içinde özerklik verilmesi gerekirken Karabağ`da gerçekeştirilen  referendum Zengezur`da yapılmadı. Ve böylece Azerbaycan sınırları içersinde ermenilere dünyada eşi olmayan bir özerklik verilirken Ermenistan`daki Türklerin hakları bir daha gaspedildi.

 

/resimler/2020-10/2/1504399781231.jpg

 

Karabağ ermenileri ise 1923`den 1988`e kadar kendilerini yönettiler, ana dilde gazetelerini çıkardılar, kitaplarını bastılar, okulları, üniversiteleri oldu, Azerbaycan`ın Merkez Komitesi bürosunda kendi temsilcileri bulundu, parlamentoda bölgenin ermeni kökenli vatandaşları için her seçimde kontenjanlar verildi, SSCB parlamentosunda bölgeyi uzun süre mareşal Bagramyan temsil etti (tek partili sovyet sismetinde askerler, savcılar, hakimler görevi bırakmadan milletvekili mazbatasına da sahip olabiliyorlardı. ) Böylelikle Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti dünyanın hiçbir bölgesinde mevcut olmayan  istikametinde  haklar elde ederek `Büyük Ermenistan` hayalinin hayata geçirilmesi pilot bir bölge haline geldi. Çünkü özellikle 1960`lardan itibaren o özerk bölgenin komünist yöneticileri kafalarının arkasındaki şovenist planları ete kemiğe büründürürken,  Azerbaycan tarafı  ermeni kökenli şarkıcı Nayruhi Allahverdiyan`ın `Kür, Aras, Ararat, güzeldir bu hayat; Kardeş olup Hayastan, Azerbaycan` şarkısıyla sarhoş oluyordu. Bunu İstanbul`dan giderek  babasının ve annesinin yurdu olan Karabağ`ı dolaşan Samet Ağaoğlu bile duymuş, 1967`de İstanbul`da çıkan `Sovyet Rusya imparatorluğu` kitabında şu şekilde ifade etmişti`Karabağ`da bir şey daha öğrendim. Bugün muhtar vilayet olan Azerbaycan`ın bu sehrini(`bölgesini` olması gerekir-M. A. )Ermenistan`a bağlamak istiyorlarmış. Bu, Karabağ Türklerini toptan başka yerlere göçmeğe zorlayabilir, hatta zorlayacak. Nereye olacağını bir Allah, bir de Komünist Parti bilir elbet`(s. 31) Samet Ağaoğlu`nun bu tesptinden 22 sene sonra Azerbaycan sınırları içinde ve Bakü yönetiminin emrinde olması gereken Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti, `Ermenistan`a gönüllü ilhak` yolunu seçti. Mihail Gorbaçov`un uygulamaya koyduğu `Perestroyka` ve `Glasnost` politikalarıyla bölgedeki ermeniler illegal yollardan silahlanarak `Krunk` (`Turna`) isimli bölücü örgüt kurdular. Faşist zihniyetli ermeni yazar Zori Balayan ise 1983`te Moskova`da  Rusça yayınladığı `Ocak` isimli kitabıyla Dağlık Karabağ`daki bölücü (daha sonra soykırımcı) ideolojinin temelini attı. 19 Şubat 1988`de Mihail Gorbaçov`un gizli desteği ve müsamahasıyla Dağlık Karabağ Özerk Vilayetinin Meclisi `Özerk Vilayetin, Ermenistan`a birleşmesine` ilişkin karar aldı. Azerbaycan halkı bunu kabul etmeyip sokaklara döküldüğünde Komünist Partinin ideolojiden sorumlu sekreteri Ramiz Mehtiyev,  `Halklar dostluğu`na dair nasihatlar okuyordu. Azerbaycan yönetiminin  bölücülüğe kararlı biçimde müdahale etmeye kendinde cesaret bulamadığı gibi ertesi sene Özerk Vilayet`te olağanüstü durum eden Kremlin, derin devletin en has adamlarından olan Arkadiy Volski`yi oraya genel vail olarak atayınca Azerbaycan`ın yolu tamamen kapanmış oldu. Ağustos 1991`de Mihail Gorbaçov`a karşı yapılan başarısız darbe girişimi sonucunda Sovyetler Birliği dağılınca Azerbaycan sınırları içindeki Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti bu kez kendini bağımsız  devlet ilan etti. SSCB`den ayrılan Azerbaycan Cumhuriyeti`nin güvenlik birimleri haliyle bölgenin bölücülüerden, teröristlerden temizlenmesi için operasyonlar düzenleyince Moskova bunun faturasını en üst düzeydeki yöneticilere kesti ve 20 Kasım 1991`de Cumhurbaşkanlığı Genel sekreterinin, ülkenin tek Başsavcısının(Sovyet sisteminden kalma kuraldır. ),  bakanların, gazetecilerin bindiği helikopter ermenlerin bulunduğu bölgeden fırlatılan füze ateşiyle düşürüldü, helikopterde bulananların tamamı şehit oldu. Zori Balayan`ın ve diğer ermeni faşistlerin görüşlerinden ilham alan  teröristler fırsat kollayarak 26 Şubat 1992`de Dağlık Karabağ sınırları içindeki Türklerin yaşadığı Hocalı kasabasına ağır silahlarla saldırdılar.  613 vatandaşımızı katle yetirildi, kaybolan  binlerce vatandaşımızdan hala hiçbir haber alınamamaktadır.

 

/resimler/2020-10/2/1500285400989.jpg

 

7 Haziran 1992`de Cumhurbaşkanı seilen Ebülfez Elçibey 25 Haziran`da Türkiye`ye ilk gelişinde emekli Tümgeneral Yaşar Demirbulak`ı Bakü`ye götürerek kendisini milli ordu kurmakla görevlendirdi. Amaç Türk ordusu yapışandaki  10-12 bin kişilik orduyu hızla kurarak Karabağ bölgesini bölücülürden, teröristlerden ve soykırımcılardan temizlemekti. 1992 yılı yazında ön cephede savaşan gönüllü birlikler büyük ilerleme kaydederken Orgeneral Doğan Güreş`in başında bulunduğu Türk Genelkurmayı (Başbakan Süleyman Demirel`in tüm engellemelerine rağmen) elinden gelen desteği verdi. Bu sayede Dağlık Karabağ`ın %76`sı bölücülürden, soykırımcılardan, teröristlerden arındırıldı ve hem Türk komutanların Azerbaycan`lı meslektaşlarıyla kurduğu ordu ve hem de gönüllü birlikler koordineli biçimde son operasyonlara hazırlanırken Rusya`nın desteğiyle sınırı geçen Ermenistan  birlikleri 4 Nisan 1993`de  Dağlık Karabağ dışında bulunan  Kelbecer bölgesini işğal etti. Ahaliyi bölgeden hızla tahliye etmek için Cumhurbaşkanı Ebülfez Elçibey, Türk hükümetinden dört helikopter ricasında bulundu fakat olumsuz yanıt aldı. Hükümet sözcüsü Akın Gönen, Kelbecer`in işgaline karşı Ermenistan`la sınır kapılarını kapatma kararı aldıklarını açıkladı. Azerbaycan`ın diplomatik girişimleriyle BM Güvenlik Konseyi 15 Haziran tarihine kadar Kelbecer`in hiçbir önkoşul olmadan boşaltılmasını Ermenistan`dan talep etti,  Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan da  buna olumlu yaklaştı. 1993 yılı Mayıs sonuna gelindiğinde Türk ordusunun disiplinine sahip 12 bin kişilik ordu Dağlık Karabağ`daki bölücülüre, soykırımcılara karşı son operasyonlara hazırlanırken dış güçlerin  yönlendirmesiyle yapılan darbe sonucunda Cumhurbaşkanı Elçibey koltuğunu terk ettiği gibi ateş çizgisndeki gönüllü birlikler de  Bakü`ye geri çağrıldı. Rusya`nın desteğiyle bu kaos durumunu kullanan ermeniler Dağlık Karabağ sınırları içinde kalmayıp civardaki 5 ili daha işgal ettiler. 1993 sonbaharında  kendini toparlayan yeni yönetim  toprakları kurtarmak için karşı saldırılar düzenleyince Moskova açık şekilde hem Ermenistan`ı hem de Dağlık Karabağ`ın bölücü yönetimini destekledi. Karşılıklı çatışmalar sürerken Rusya ateşkes ve barış anlaşması önerisinde bulundu. 12 Mayıs 1994`de Kırgızistan`ın başkenti Bişkek`te imzalanan ateşkes anlaşmasıyla sorunun çözümü AGİT Minsk Grubu`na devredildi. 24 Mart 1992`de kurulduğunda Türkiye`nin de içinde bulunduğu AGİT Minsk Grubu`nun üyeliğinde 12 Mayıs 1994`den sonra sadece ABD, Fransa ve Rusya kaldı. Yani Kafkasya`da Ermenistan`ı kendi ön kalesi olarak gören Rusya ve ermeni lobilerinin en güçlü ülkeleri olan ABD ve Fransa, Karabağ sorunu barış görüşmelerini adil olmayan yoldan sürdürerek  26,5 seneyi anlamsız vaadlerle heba ettiler.

Kendi topraklarını bölücülerden, teröristlerden, soykırımcılardan temizleyip toprak bütünlüğünü temin etmeye çalışan Azerbaycan`ın bölgeye operasyon düzenlemesinin ve Türkiye`nin bu operasyona koşulsuz destek vermesinin nedeni şimdi  anlaşıldı mı bari? 

 



2025'te dünya nereye gidiyor? Trump'ın dönüşü ve Ukrayna savaşının geleceği

Mayis Alizade

Dünya

Suriye'deki PKK tünelleri

Dr. Eray Güçlüer

Türkiye

Erzincan ve Erzurum petrol heyecanı... Denizden sonra şimdi sıra karada

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), petrol arama ve çıkarma çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Denizden sonra şimdi sıra karaya geldi.

Türkiye

ABD, Çin ile rekabetini nasıl kaybediyor?

Çin'in hızla büyüyen ekonomisi, teknolojik ilerlemeleri ve küresel etki alanını genişletmesi, ABD'nin küresel gücünü tehdit ederken, iki ülke arasındaki rekabet daha karmaşık bir hal almaya başladı.

Dünya

2025'te dünya nereye gidiyor? Trump'ın dönüşü ve Ukrayna savaşının geleceği

Suriye'deki PKK tünelleri

Erzincan ve Erzurum petrol heyecanı... Denizden sonra şimdi sıra karada

ABD, Çin ile rekabetini nasıl kaybediyor?

Prof. Dr. Hasan Oktay: Trump yemin edip koltuğa oturana kadar Ukrayna krizi daha da derinleşecek

"Gülmeyi hepten bırakmış gibiyim…" Putin, yıllık basın toplantısında neleri itiraf etti?

"Vefa"nın sadece bir semt ismi olmadığını kanıtlamak için... Silah almak mı?

“TÜRK’ÜN DERGİSİ KIBRIS ÖZEL SAYISI

Suriye denkleminde son durum

"Suriye, Türk himayesine giriyor"; "İsrail ve Türkiye çıkarları Suriye'de çatışıyor"

"Erdoğan'ın ısrarcılığı, Colani'nin başarılı olup olmayacağı netleşmeden Suriye haritasında değişikliğe neden olabilir"

"Erdoğan'ın Türkiye'si, herhangi bir büyük devletin yaptığından daha fazla iş yaptı"

Esad sonrası Suriye: Rusya'nın Ortadoğu'da kriz stratejisi ve Türkiye'nin yanıtı

Yeni Suriye denklemi nasıl olacak?

"Cezaevi aracı ring yapıyor, gazeteciler geç kalmasın…"

Emir, demiri keser

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Dünya romanının en isabetli örneklerinden biri 130 yaşında... "Sınırları kapatılmış ölü bir mekan; yel esmez, yaprak kımıldamaz..."

10 Kasım ve Kafkasya jeopolitiğinin değişmeyen doğası

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

Sisli iklim zirvesi

BRICS Zirvesi ve küresel güç dengeleri

Elçibey'in mirası ve Pezeşkiyan'ın seçimi: "Bunları senin namusun için söylüyorum gardaş..."

Prof. Dr. Cemil Hasanlı: Türk Birliği'nden dem vuranlar sadece ses bombası atmayı biliyorlar

MİLLİ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN AVRASYA BİR VAKFIN'DA 2024 – 2025 DÖNEMİ KONFERANS AÇILINI YAPTI

TUSAŞ'ta sessiz devrim

İlham Aliyev Batı karşıtı cepheyi genişletiyor: Fransa'dan sonra ABD'ye salvolar

AVRASYA BİR VAKFI’NDA YENİ DÖNEM HEYECANI

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

Yükleniyor