Tarih: 22.01.2016 18:34

Mülteci Krizi ,Bir Avrupa Krizine Dönüştü

Facebook Twitter Linked-in

 

DPA

Başbakan Ahmet Davutoğlu İle Mülakat… Birinci Alman-Türk Hükûmetler Arası İstişare Toplantılarında Gündemin En Öncelikli Maddesini Şüphesiz Mülteci Konusu Teşkil Edecek. Başbakan Davutoğlu Hakkaniyetli Bir Yük Paylaşımı Talep Ediyor--

Başbakan Ahmet Davutoğlu cuma günü Berlin´de başlayacak birinci Alman-Türk Hükûmetler Arası İstişareler öncesi yaptığı açıklamada, mülteciler konusunda kimsenin Türkiye´den bütün yükü tek başına sırtlanmasını beklememesi gerektiğini ifade etti.

SORU: Alman-Türk Hükûmetler Arası görüşmelerde, Federal hükûmetten özellikle mülteciler başlıklı gündeme geçildiğinde beklentileriniz ne yönde olacak?

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU: Karşılıklı konuların ele alınması anlamında bu buluşma, Türkiye´de yeni hükûmetin kurulmasından bu yana en kapsamlı ve en üst düzey ilk buluşma olacak. Mülteci konusu elbette gündemimizin bir parçası olacaktır ancak öte yandan terörle mücadele, istihbarat paylaşımı ve bu alandaki iş birliği ile Suriye, Irak, Orta Doğu ve Balkanlar´daki güncel gelişmeleri de ele alacağız.

Mültecilerle ilgili AB-Türkiye ortak eylem planında hangi noktaya ve hedeflere ulaştığımızı konuşacağız. Türkiye bu anlamda geçtiğimiz haftalarda harekete geçti ve üçüncü ülkelerden gelen Suriyelilere vize uygulamasını yürürlüğe koydu. Geçen hafta ise kabinede aldığımız kararla, Suriyelilerin Türkiye´de resmen çalışma hayatına katılmalarının önünü açtık. AB ise öte yandan mültecilere yönelik yeni yerleşim yerlerinin planlanması ve maddi yükün paylaşılmasına yönelik bir çaba içerisine girecekti.

SORU: Avrupa, Türkiye´den, AB´ye yönelik yasa dışı göçü frenlemesini istiyor. Birlik, Türkiye´ye bunun karşılığında üç milyar avro vermeyi kararlaştırdı. Türkiye göçü gerçekten de engelleyebilir mi ve bu iş için tahsis edilen miktar yeterli mi?

DAVUTOĞLU: Birincisi karşı karşıya olduğumuz bu kriz Türkiye´nin krizi değil. Karşımızda duran mülteci krizinin esas nedeni Türkiye olmadığı gibi, bu krizin yaşanmasına Türkiye herhangi bir şekilde etken de olmamıştır. Türkiye mülteci krizinden en fazla etkilenen ülke. Türkiye bir kriz ihracatçısı olmadığı gibi, krizin kendisi Türkiye´ye ihraç edilmiştir. Karşımızda şimdi Avrupa´nın krizine dönüşen bir olgu var. Türkiye´de Suriye´den gelen 2,5 milyon ve Irak´tan gelen 300.000 mülteci var. Türkiye bu mülteciler için neredeyse 10 milyar dolar harcadı. Daha yapılması gereken çok şey var ve bunların AB ve uluslararası toplumla birlikte yerine getirilmesi gerekiyor. Ancak kimse Türkiye´den bu yükü tek başına sırtlamasını bekleyemez.

Üç milyar avro sadece bu yükün paylaşılmaya hazır olunduğuna dair siyasi iradenin bir göstergesidir. Biz bu konuda sürekli olarak kontrol ve takip durumundayız çünkü krizin daha ne kadar süreceğini kimse bilemez. Öte yandan AB´den para dilenmek gibi bir durumumuz da yok ancak yükün paylaşılması doğrultusunda ciddi bir iradeyle karşılaşırsak o zaman karşılıklı oturup krizin tüm ayrıntılarını tek tek ele almamız gerekir.

SORU: Almanya Başbakanı Angela Merkel birkaç gün önce, Türkiye´nin AB tam üyeliği yolunda daha çok uzun bir yol katetmesi gerektiğini açıkladı. Siz Türkiye´nin bir gün tam üye olabileceği konusunda bir umut taşıyor musunuz ve katılım Türkiye´nin de istediği bir şey mi hâlâ?

DAVUTOĞLU: Evet istiyoruz ve bu sadece bir dilekten ibaret değil. Tam üyelik bizim stratejik hedefimiz. Elbette karşımızda Kıbrıs sorunu gibi zorluklar var ancak o da pozitif bir yaklaşımla nihai bir çözüme ulaştırılabilir. Son üç ayda AB-Türkiye ilişkilerinde oldukça olumlu bir ivme yakaladık ve birçok konuda olumlu ilerlemeler kaydettik. Bence tüm bu iyileşme ve gelişmelerin sonunda Türkiye bir gün AB üyesi olacaktır.

SORU: Geçtiğimiz günlerde İstanbul´da Alman turistlere yönelik, tarafınızca terör örgütü İslam Devleti (İD) eylemi olarak gösterilen, ölümcül canlı bomba saldırısıyla ilgili gelişmeler konusunda bilgi alabilir miyiz?

DAVUTOĞLU: Alman misafirlerimiz ve ailelerine bir kez daha başta kendi adıma olmak üzere 78 milyon Türk´ün taziyelerini sunmak istiyorum. Bu hepimiz için büyük bir acı oldu. İstihbarat ve güvenlik güçlerimiz olayı son derece dikkatli bir şekilde soruşturuyor. Bazı suç ağ ve örgütleri tespit edildi ve soruşturma devam ediyor. Ayrıntıları Alman istihbaratıyla paylaşıyoruz.

SORU: Geçtiğimiz aylarda güvenlik güçleri yasaklı Kürt İşçi Partisine (PKK) yönelik bir operasyon başlattı. PKK ile yeniden bir müzakere sürecine girme ihtimali var mı? Ya da hükûmetinizin farklı bir girişimi olacak mı?

DAVUTOĞLU: PKK bir terör örgütüdür. 2013´te barış sürecini başlattık. Bu sürecin temeli, PKK teröristlerinin silah bırakmasına dayanıyordu. 2013´te Türkiye´yi terk edecekleri ve silah bırakacaklarının sözünü verdiler. Ancak bu sözü yerine getirmek yerine terör eylemlerine ve savaşa yeniden başlayabileceklerini düşündüler.

Hiçbir demokratik ülkede bir hükûmet silahlı grupların ve teröristlerin varlığına tahammül edemez. Kamusal düzenin sağlanması, yasal olarak seçilen hükûmetin görevidir. Onlar silahlarını bırakana, şehirlerin sokaklarına mayın döşemeyi durdurana dek bu operasyonlara devam edeceğiz.

SORU:: Türk gazeteciler hâlâ cezaevindeyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın ülkede tam bir ifade özgürlüğünün olduğunu söylemesi birbiriyle ne kadar uyuşuyor?

DAVUTOĞLU: Türkiye´de ifade özgürlüğünü kısıtlayan herhangi bir durum olduğunda buna ilk karşı çıkan ben olurum. Geçen yıl seçim kampanyası sürecinde hükûmete her türlü eleştiri yapılmıştır. Hiçbir şekilde kısıtlama olmamıştır. Tutuklu gazetecilerin davalarının çoğu 90´lı yıllardandır, bizim hükûmetimizin döneminden değildir. Gazetecilik faaliyetiyle ilgisi olmayan yasa dışı eylemlerde bulunanlar tutuklanmıştır. Kısa süre önce başlayan birkaç yeni dava bulunmaktadır ve hukuki süreç devam etmektedir. Suçlamalar gazetecilik faaliyetiyle ilgili olmaktan ziyade gizli belgelerin ortaya çıkarılmasına dayanmaktadır.(Almanya,DPA-22 Ocak 2016)

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —