Tarih: 18.09.2017 09:21

Nükleer Barışa Kısa Bir Bakış

Facebook Twitter Linked-in

 

Öncelikle kilit noktalar. Eğer kullanılacak ise, nükleer silahlar korkunç bir şeytandır. Ancak, varlıkları, Soğuk Savaş sırasında dünyayı kurtarmıştır ve şimdilerde de kurtarmaktadır, keza önceki iki küresel sistem –iki kutuplu sistem (öldü, ancak onu canlandırmaya dönük girişimler var) ve “tek kutuplu an” (o da hızla yok oluyor- eş zamanlı olarak parçalara ayrılıyor. Bu iki süreç, küresel ekonomik ve siyasi sahnedeki güç dengesinde, uluslararası hukukun yaşadığı krizde ve uluslararası ilişkilerdeki ahlak kuralları ile birçok ülkede elitlerin zihnindeki kaosta yaşanan nefes kesen hızdaki değişimlerle örtüşüyor. Bu durum, BMD´deki (balistik füze savunma) silah yarışının başlangıcı ve yeni konvansiyonel stratejik silahlarla birlikte daha da şiddetleniyor. Siber silahların kitle imha silahlarının rolünü oynamaya başladığı bir duruma doğru ilerliyor olmamız yüksek ihtimal. 

Bunun sonucunda, dünya bir savaş-öncesi atmosfer yaşıyor ve uzun süre de yaşamaya devam edecek. Bu durumda nükleer caydırıcılığa yaratıcı ve yapıcı bir şekilde bel bağlanması bir çözüm olabilir. Ancak, uluslararası stratejik istikrarın tüm etmenlerini güçlendirmeye dönük ortak çabalarla güçlendirilmelidir. 

JEOPOLİTİK VE ENTELEKTÜEL ARKAPLAN

Stanley Kubrick´in 1960´lardaki siyasi hiciv amaçlı kara komedisindeki “bombaları çok sevmeyi öğrenen Dr. Strangelove” olarak etiketlendirilirsem şaşırmam. Ancak, sadece beceriksiz reformlardan mustarip olan ekonomisiyle Rusya´nın değil diğer tüm ülkelerin de nükleer caydırıcılığa mantıklı ve düşünceli şekilde bel bağlayabileceğine inanıyorum. 

1970´ler ve 1980´lerdeki akademik kariyerimin başlangıcında, uluslararası ilişkilerde nükleer silahların rolünü incelemek konusunda çok fazla zaman ve çaba ayırdım; bu konudaki belgeleri taradım, ilgili tartışmalara ve hatta bu konudaki siyasi mücadeleye katıldım. Araştırmalarım ve deneyimler beni siyaset bilimcilerin çoğunun paylaştığından oldukça farklı sonuçlara götürdü. Ancak, her ne kadar 1980´lerin sonunda Sovyet lider kadrosunun paylaştığı gibi nükleer cephanelikteki çarpıcı azaltımlar veya çağdaş ifadeyle evrensel bir düzeyde silahsızlanma veya “küresel sıfır” fikrine var gücümle karşı çıksam da, söz konusu sonuçlar, büyük oranda uygulanamadı. Ardından, Soğuk Savaş sona erdi ve nükleer etmen bir nebze geri plana çekildi. Bu da, beni başka ve daha ivedi, faydalı konularda çalışma zevkine kavuşturdu. 

Son doku yılda, yeni (ve bir öncekilerden farklı) gerilimler tüm dünyayı kasıp kavururken, nükleer silahlar siyasi kayıtsızlıktan siyasi sahneye doğru yeniden çıktı. Bu durum ise, söz konusu silahların rolüne dair yeni bir tartışmayı alevlendirdi ve ABD´deki son siyasi değişimler, buna daha fazla ağırlık kazandırdı.

 Haberin devamı :  http://asam.org.tr/nukleer-barisa-kisa-bir-bakis/




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —