Tarih: 15.12.2013 12:18

Prof. Taşdelen: “HAMAS`ın Kurucuları Türkmen`dir“

Facebook Twitter Linked-in

Soldan sağa: Prof. Dr. Musa Taşdelen, Merkez Valisi Selim Cebiroğlu, Prof. Dr. Salih Aynural, Küçükçekmece Kaynakamı Orhan Öztürk, Avrasya Bir Vakfı/ASAM Başkanı Şaban Gülbahar ve Avrasya Bir Vakfı/ASAM Genel Müdürü Ömer Özkaya şilt töreninde...

 

Avrasya Bir Vakfı`nda 'Güçlü Bir Türkiye`nin Türk Dünyasına Etkileri' ele alındı. Konuşmacılar Prof.Dr. Salih Aynural ve Prof.Dr. Musa Taşdelen, Türk dünyasının öneminden bahsetti.

Prof.Dr. Musa Taşdelen, konuşmasında, 'Soğuk Savaş`ın bitmesiyle siyasi sınırlar önemini kaybetti, kültürel sınırlar önem kazandı. İnsanların kimlik hassasiyetlerinde bir canlanma görüldü' dedi.

Türk kimliğinin coğrafyasının Orta Asya olduğunu anlatan Taşdelen, şunları söyledi: 'Ancak dünyanın hemen her yanında bakiyeleri vardır. Hindistan`da 100 milyona yakın Türk var, Babürlerin torunları. Türkçe`yi unutmuşlar, ama şimdi öğrenmek istiyorlar. Hindistan`da yaşayan müslüman sayısı 400 milyon.'

Ukrayna, Mısır, Romanya, Cezayir ve Tunus`ta; Türkçe öğrenmeye talebin giderek arttığını anlatan Taşdelen, şöyle konuştu: 'Dünyanın çeşitli coğrafyalarında, Yunus Emre Kültür Merkezlerine gelerek Türkçe öğrenim görenler çoğalmaktadır. Cezayir sahillerinde, Piri Reis`in torunu yüzlerce Türk köyü var. Yemen`de 1,5 milyon Türk var. Mevcut Yemen Cumhurbaşkanı Türk asıllı, sekreteri Türk asıllıdır. Arap dünyasındaki en dinamik İslamcı kesimleri, Türk kökenliler oluşturuyor. Hamas`ın kurucuları Türkmen`dir.'

Taşdelen, bu yüzden Türkiye`nin Arap dünyasıyla irtibat kurarken, ayrım yapmadan, Arap toplumlarının tüm kesimlerini kucaklaması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye, mezhepler üstü hareket etmek zorundadır. Şii-Sünni çatışmasını Türk dünyasına da taşırsak, Anadolu`ya hapsoluruz.'

Moldovyalıları çok ihmal ettiğimizi belirten Taşdelen, sözlerine şöyle devam etti: 'Avrupa`daki Peçenek nüfusu iki milyondu, Uz kökenliler 600 bindi. Bunlar nereye gitti, ne oldular?

Bütün bu çalışmaları yaparken unutmamalıyız ki; Türklük kavramının muhtevasında genetik, çok sonlarda gelir.

Genetik ırkçılık üzerinden bir kimlik inşaa edemeyiz, bu ırkçılıktır.

Salt genetiğe dayalı yaklaşım, yanlış yaklaşımdır. Genetik çalışmalar bize göç yollarını göstermektedir.'


TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA

Prof.Dr. Salih Aynural da, Emperyalist ülkelerin güçlü bir Türkiye istemediğini söyledi. Emperyalistler açısından Türkiye`nin kontrol altında tutulması gereken bir ülke olduğunu belirten Aynural, şöyle konuştu: 'Kalkınma ve istikrarımızı önleme maksatlı birçok hadiseler yaşadık, yaşıyoruz.'

Terörle mücadeleye 300 milyar doların gittiğini anlatan Aynural, sözlerine şöyle devam etti: 'Halbuki bu para, istihdama, yatırıma aktarılsaydı, milli gelirimiz çok daha yükseklerde olurdu. Güçlü bir Türkiye`nin ilk etkileri Balkanlar`da görülecektir. Hemen yanıbaşımızdaki Bulgaristan`ın nüfusu 7 milyon, buradaki Türk nüfusu 800 bin civarında. Türklerin partisi HÖH, yıllardır iktidar ortağı. Ama Türkler hala baskı altında. Türkiye, daha güçlü olsaydı, böyle mi olurdu?'

1970`lere kadar Macaristan`da 'Turan' adlı bir dergi yayınlandığını belirten Aynural, şöyle konuştu: 'En son 2012`de 'Turan Kurultayı' düzenlendi. Atlar, oklar, geleneksel kıyafetler içinde bir festival havası içinde yapılan bu kurultayı Turan Vakfı organize ediyor. 1964`lerden itibaren Avrupa`ya giden, ilk etapta en ağır ve riskli işlerde çalıştırılan işçilerimiz, şimdi patron olmaya başladı.'

Güçlü bir Türkiye`nin etki sahibi olacağı 2. bölgenin Kafkasya olacağını belirten Aynural, şu ifadeleri kullandı: 'Azerbaycan topraklarının yüzde 20`si halen işgal altında. Türkiye güçlü olsaydı böyle mi olurdu? Güçlü bir Türkiye`nin 3. etki alanı Orta Doğu olacaktır. Irak`ta 2 ila 4 milyon arasında Türkmen yaşıyor. Bir kısmı Araplaşmış. Suriye`de 1 milyon Türk var, yaklaşık 500 bini Araplaşmış, Türkçeyi unutmuşlar.'

Tunus`ta, Fas`ta, Cezayir`de birçok ailenin Türk kimliklerini daha fazla ortaya çıkarmaya başladığını belirten Aynural, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye güçlendikçe, korku sebebiyle, kimliklerini gizleyenler daha çok ortaya çıkacaktır.Hindistan`daki Türkler, ne oldu, nereye gitti, bunları neden araştırmıyoruz? İran`la daha yakın ilişkiler kurmalıyız. İran bir Türk devletidir. Nüfusunun yaklaşık yüzde 35`i Türk asıllı. İran parçalandığı takdirde, Güney Azerbaycan ortaya çıkar, Türkiye, Türk dünyasıyla karadan irtibat kurar.

ABD, İran`la düşmanmış gibi gözükürken, masa altından ittifak halindeler.

Türkiye`deki bölücüler yıllardır desteklenirken, neden İran`da Kürtçülük hareketleri göremiyoruz?

Emperyalist ülkeler, İran`ın parçalanmasını istemez, çünkü, İran parçalanırsa, Türkiye, Türk dünyasıyla karadan irtibatlı hale gelir.

Bütün bu sebeplerle, emperyalistler açısından, Türkiye, kontrol altında tutulması gereken bir ülkedir.'


HAZAR DENİZİ KARADENİZ`LE BİRLEŞMELİ

Avrasya Bir Vakfı Genel Müdürü Ömer Özkaya da, harita üzerinden bir konuşma yaparak şunları söyledi: 'Türk dünyası bugün, Kuzey`den Rusya, Doğu`dan Çin ve Güneyden de, Pakistan-Afganistan üzerinden Amerika`yla çevrelenmiş durumdadır.

Bugün, Türk cumhuriyetleri, ürettikleri herşeyin dünya pazarlarına çıkarılmasında Rusya`ya bağımlıdır.

Türk cumhuriyetleri geniş bir huniye benzer. Bu huninin en dar yerini, boğazını, Azerbaycan-Türkiye hattı oluşturur. Bu hat kapalıdır.

Nahcıvan ile Azerbaycan arasına Ermenistan`ın sokulmasıyla, Türkiye ile Türk dünyasının arasında bir Ermeni duvarı örülmüştür. Bu Ermeni duvarı olmasa, İstanbul`dan yola çıkan bir otomobil, Nahcıvan üzerinden Azerbaycan`a, oradan Hazar`a ve buradan da tüm Türk dünyasına ulaşabilecektir. Nahcivan ile Azerbaycan arasının Ermenilerce işgaliyle bu Türk hattı kapatılmıştır.

Türkiye ile Türk dünyasının arasına örülen bu Ermeni duvarının iki mimarı vardır: Rusya ve İran. Her ikisi de Türk ve Sünni İslam dünyasını, toprak bütünlüklerini tehdit eden olarak görmektedirler.

Türkiye, yeni bir alan tanımlamasına gitmeli, Hazar denizini Karadeniz`le birleştirmenin yollarını aramalıdır. Açılacak bu kanal sayesinde, Türk cumhuriyetleri, dünya pazarlarına çıkmada, Rusya`ya artık bağımlı olmayacaktır. Bunu gören Rusya, Hazar`dan Karadeniz`e açılacak bu kanalın önünü kesmek için, Çeçenistan`ı bütün gücüyle elinde tutmak istemektedir.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —