• BIST 100

    10071,96%-0,11
  • DOLAR

    32,38% -0,10
  • EURO

    34,68% -0,32
  • GRAM ALTIN

    2404,51% -1,24
  • Ç. ALTIN

    3885,31% -0,65

Şimdi Brüksel Yalvarıyor

Şimdi Brüksel Yalvarıyor

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesindeki bitmek bilmeyen trajikomik hikâyede roller galiba değişti. Şimdi Brüksel, Ankara’yı Avrupa hayalinden vazgeçmemesi konusunda ikna ediyor. Avrupa Konseyi Başkanı ve protokolde Avrupa bürokrasisindek

Moskovskaya Pravda

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesindeki bitmek bilmeyen trajikomik hikâyede roller galiba değişti. Şimdi Brüksel, Ankara’yı Avrupa hayalinden vazgeçmemesi konusunda ikna ediyor. Biraz daha kendine çekerse…

Eylül’ün sonunda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme müzakerelerinin başlamasının üzerinden tam 50 yıl geçti. Bu yıl dönümü, Ankara’da özel bir coşkuyla kutlanmadı. Recep Tayyip Erdoğan hükûmetinin görünüşe göre sonu gelmeyecek bu sürece tamamen nokta koyabileceği de ifade ediliyor. Türkiye’yi kaybetme korkusu, Brüksel’de bu ülkeye karşı birdenbire bir sempati oluşturdu. Üst düzey Avrupalı bürokratlar (hepimizin bildiği gibi, olmayacak projelerle uğraşanlar), Türkiye’nin bir an önce Avrupa Birliği’ne tam üye olması konusunda mümkün olan her şeyin yapılmasını talep ediyor.

Mesela, Avrupa Konseyi Başkanı ve protokolde Avrupa bürokrasisindeki birinci isim olan Herman Van Rompuy, defalarca Türkiye’de bulundu hatta Erdoğan’dan Avrupa’ya bir şans daha vermesini bizzat rica etti. Van Rompuy, Ankara’daki görüşmede, “Başbakan’ın Brüksel’e gelme ve verimli görüşmeleri devam ettirme teklifimi kabul etmesinden çok memnunum. En yakın zamanda görüşme sürecinde yeni bir sayfa açmalıyız. Sessizlik döneminden sonra gerçek adımlara dönüşmesi gereken yeni bir ivme kazanıldı.” diye konuştu.

Birçok Avrupa ülkesinin şüpheci duruşuna rağmen Van Rompuy, Türkiye’ye vize uygulamasının kaldırılacağı sözünü verdi: “Bu doğrultudaki ilerlemeyi hızlandırabiliriz. Vizesiz giriş, ilişkilerimize yeni bir ivme katacaktır.” Rompuy ayrıca Ada’nın bir an evvel Kuzey Kıbrıs meselesini çözmesi ve Türkiye ile ekonomik iş birliğini yeniden kurması için Kıbrıs’a baskı yapılmasına razı olduğunu kaydetti. Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin öncelikle Avrupa Birliği’nin menfaatine olduğunu belirtip Van Rompuy’un duruşunu takdirle karşıladı. Hayli tartışmalı bir husus var.

Gözlemciler, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı değişen tutumunu başlıca Fransa’nın yeni dış politika rotasıyla açıklıyor. Eski Başkan Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile entegrasyonuna tamamıyla karşı çıkarken François Hollande bu sürecin hızlandırılmasından yana. Ülkenin sosyalist yöneticilerinin seçmenlerinin önemli bir kısmını, Türkiyeliler de dâhil olmak üzere Müslüman diasporasının oluşturduğunu belirtelim.

Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, “Paris’in Türkiye’ye yönelik bölgesel politikayı yeniden şekillendireceğinin işaretini vermesi, 2013 yılını ilişkilerimizde bir dönüm noktası yapmalıdır.” diyor. Bazı gözlemciler, Brüksel’in bu doğrultuda artan aktifliğini Avrupa bürokrasisinin rolünü güçlendirme çabasına bağlıyor. Bugün, Brüksel bürokratlarının başlarının üzerinde Demokles’in kılıcı asılıyken Türkiye’nin üyeliği eski konumlarını korumak için tek umut olarak duruyor.

Siyasi güç merkezi rolünün Berlin, Londra ve Paris gibi büyük devletlerin başkentlerine geri döndüğü apaçık ortada. Türkiye’nin üyeliğinin siyasi kartları tamamen karıştırıp Brüksel’e görüşmelerin ve eski kıtanın siyasi hayatının ana sahası statüsünü geri vereceği düşünülüyor. (Rusya`da yayınlanan Moskovskaya Pravda - 10 Ocak 2014, Makalenin kendi başlığı 'Brüksel Türkiye`yi Kendine Çekiyor'dur. ydg)



15.8° / 13.4°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor