Siyah İnciler & Pax Americana!

Siyah İnciler & Pax Americana!

Sarı ırkın sömürüldüğü gerçeği, kas yapılarının uygun olmadığı için maden ocaklarında değil, topraklarda köle gibi çalıştırıldığı gerçeği yılların getirdiği backraund esaslı hümanizmden uzak Darwin´in anlattığı 'ins

 

Deniz Üzüm - Araştırmacı

5 asır önce sadece 'Kızılderililerin' yaşadığı topraklarken, Kristof Kolomb tarafından keşfedilen ABD, 18. yüzyıl ortalarında, 13 tane koloniyle temelleri oluşturulan göçmenler topluluğudur. Yani ulus devleti olmaktan ziyade, toplama milletler topluluğudur. Altı yıl süren savaş sonunda, bu koloni güçleri tarafından yenilgiye uğratılan İngiltere, geri çekilmiş ve koloniler 1783 yılında Paris antlaşmasıyla bağımsızlıklarını ilan ederek; bugün 50 eyaletten oluşan Amerika Birleşik Devletleri´ni kurmuşlardır.

I. ve II. Dünya Savaşı sırasında gösterdiği başarı sonrası, 20. yüzyılda dünyanın süper gücü haline gelen ABD, şu günlerde Amerikan rüyasından planlı bir hareketlilikle, Amerikan kabusu kategorisinde tüm dünyayı tedirgin eden 'Yeni Dünya Kurulum Esaslı' seçim arifesi karmaşalarıyla, kafaları kurcalamaktadır. Korona günleri ve silkelenme operasyonuyla birlikte toksin dolu kafa içi soruları örneklemek gerekirse; siyah öfkeden-renklerin dansına, Amerikalıların genine işlemiş ırkçılık patolojisiyle devam eden 'Black Lives Matter' sloganıyla yapılan protestolar, Trump´ı köşeye sıkıştırma operasyonundan mı ibaret? Global çete işin neresinde? ABD gerçek anlamda güvende mi? Evanjelistler ülkenin ne kadarını ele geçirdi? Ülkemizdeki Fetö davası, paralel devlet yapılanmasının bir benzerini Amerikalılar şu an kendileri için sorguluyorlar.

Evanjelistlerin 'Tanrıyı kıyamete zorlama” teorisi muvaffakiyetle sonuçlanabilecek mi? Ya her geçen gün hızla büyüyen ve bugün 100 Milyon kitleye sahip Armageddon ve Mesih inancı olan bu insanların, kilisede 'Rab dön, yapamıyoruz' diye dualar etmesine ne demeli! Batılıların, “Determinizm” dediği 'sebep-sonuç ilişkisi” bizim literatürümüzde mutlak bir değer değil çünkü Allah bir şeyi dilediği zaman “OL” der ve o şey olur, 'KÜN FE YEKÜN'. FİRAVUN´da ilahlık taslamıştı ama bugün cesedi Londra British müzesinde iki büklüm secde eder vaziyette sergilenmektedir.

 

Siyah İncilerin ABD ile Sınavı:

ABD, ülkeyi anayasayla yöneten bir başkanın, seçimle iş başına geldiği ilk modern demokratik cumhuriyet ve bu manada Fransız Devrimi´nin de öncüsüdür. Bu sözde ilkler 18. yüzyıl dünyasında; eşitlik, insan hakları, adil yargılama ve kuvvetler ayrılığı gibi birtakım kavramların gündeme gelmesini sağlamıştır. Peki bu bağlamda bugünlerde, Floyd ile başlayan olay, Trump´ı devirebilir mi? Bu durum birilerinin olayı fırsata çevirip; insan hakları ihlâli ya da sağduyulu insanların duygularını; ideolojik, politik, kanaat farklıklarını kullanarak, insanları sokağa dökme operasyonu mu?

Irkçı politikasıyla bilinen Amerika´da, seçim arifesinde ortalığın eylemlerle ve yağmalamalarla karışması; halkın %40 kadarının Afro-Amerikalı, Meksikalı, Güney Amerikalılardan oluşması sebebiyle, silkeleme operasyonuna maruz bırakıp, kendi tabirleriyle tırnak içi pisliklerinden kurtulması, faşist beyaz adam refleksini gözler önüne serdi. 'Tek dişi kalmış canavar' olarak lanse edebileceğim ABD´nin, arka sokak ve avm´lerindeki yağmalamaların nedeni, sokaklardaki barışçıl kitleyi, korku ve öfke pandemisiyle örgütleyerek daha uzun süre sokaklarda tutmak mı? Trump, Covid-19 dan dolayı kendisine destek vermeyen evanjelistleri kazanabilme adına mı kilise önünde incili kullandı?

 

TRUMP, doğu tipi bir lider. Teolojiyi siyasette kullanmayı seven, karşıtlık üzerinden siyaset yapan ve bu karşıtlıktan beslenen bir profil örneği gösterip, eline İncili alıp ilk fırsatta kiliseye koşması, göstericileri hiddetlendiren ifadeler kullanması, kendisiyle zıtlaşan valilere parmak sallaması, onlara gözdağı vermesi onların yetkilerine müdahale edebileceği vurgularını topladığımızda, Trump´ın 'iç çatışmalarla beslenen bir lider tipi' olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda fırsatları değerlendirip kazanç sağlamayı iyi bilen, oportünist siyasetçilerdendir.

 

1980´lerde başlayan küreselleşme, aslında siyahilerin aleyhine bir konu olmakla birlikte, dünyada adaletsizliği körükleyecek bir hikayenin başlangıcıdır. 13TH adlı belgeselde anlatıldığı gibi; 'Dünya nüfusunun %5 ini oluşturan küçük bir ülke olan ABD, dünya mahkumlarının % 25´ini barındırıyor' yani dünyadaki her 4 insandan biri özgürlükler ülkesinde mahkum. Afrika kökenli Amerikalıların toplu olarak tutuklanması, suçluya dönüştürülmesi, cezaevlerinin özelleştirilmesi kişi başına ihale yapılması, bir kişinin köle olarak tutulması 13. Madde ve dolaylı olarak anayasaya aykırı bir durum olsa da yasa boşluğundan faydalanarak, faşistlik göstergesi olarak, ABD´deki hapishane patlamasını ele alan bir belgeseldir. Ayrıca başkanlık sistemi, 'Prison Labor' yani tutuklu işgücünden faydalanma ve okyanus ötesini aşan ırkçılık kavramının tansiyonu nasıl yükselttiği gerçeğine değinen bu belgeseli izlemenizi özellikle öneririm.

 

Amerika kıtasının büyüklüğü, dünyanın karasal büyüklüğünün 1/3 kadardır. Sarı ırkın sömürüldüğü gerçeği, kas yapılarının uygun olmadığı için maden ocaklarında değil, topraklarda köle gibi çalıştırıldığı gerçeği yılların getirdiği backraund esaslı hümanizmden uzak Darwin´in anlattığı 'insanlaşamamış hayvanlar' teorisiyle birebir örtüşmektedir. Darwin aslında bildiklerine bilimsel bir anlam kazandırmak istemişti; çünkü 1700´ler artık kilise üzerine değil 'modern bilim' üzerine kuruluydu. Bilim demişken dünyada 38 gen laboratuvarından,16 tanesinin Amerika´da olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik başka ülkelerde de Amerikan laboratuvarları mevcut. Örneğin 6 tanesi İngiltere de ve Rusya, Çin, Japonya, Güney Afrika´da 1 tanedir. Hitler, üstün insan ırkını oluşturmak için ilk gen projesini; üstün kadın ve erkek ırkını bir araya getirerek çoğaltıp, kötürüm olanları devre dışı bırakarak, hormon enzim ve vitaminlerle, iklim şartlarına, mikroba karşı dayanıklı üstün bir ırk oluşturmak üzere temellendirmişlerdi. Ancak Hitler tarih sahnesinden çekilince, bu projeyi Amerika ve İngiltere devam ettirdi. İspanyol gribi araştırmasını yapan İngilizlerdir daha sonra araştırmaları Amerika devam ettirmiştir. Hükümet kontrolünde yapamadığı genom çalışmalarını Hindistan´daki bazı laboratuvarlarda yaptırdı. Açık denizlerdeki gemiler üzerinde yapılan deneyler, önce bitki-hayvan arası karma ırklar arkasından başlatılarak, hayvan-insan arası testlerle devam ettirildi. Örneğin koyun gibi büyüyen altı ayda erginleşen, tavşan gibi üreyen yani bir defada hızlı üreyen, sincap gibi sindirim sistemine sahip birçok şeyi yiyebilen, ama insan gibi düşünebilen ve ciplerle donatılmış biyonik robotlar...Öyle ki ne İnsan ne hayvan diyebileceğimiz canlılar projesi, humonoitler, avatarlar, insana benzeyen ve üreyen canlılar...

 

Genel Bakış:

Uzayın 5G´lerle işgal edilme projesini de, hasıraltı yapmamalı! Suudi Arabistan´da yer altında 'Neom Projesi', İsrail-Amerika´nın '100 Yıl Projesi' olarak bilinen robot askerlerin yani yapay zekanın üretilmesi, 5G ve starling uydularıyla dolaşabilmeleri artık insana ihtiyaç kalmayacağı işsizliğin had safhaya varacağının kanıtı değil de nedir? Modern kölelere dönüştürülmesi planlanan insanlık nereye gidiyor?

Yaşanılan pandemiyle, bütün dünyada ekonominin bloke edilmesi şöyle dursun, çocukların okula gidemiyor olması, bu kadar binaya, öğretmene ne gerek var sorularını da şimdiden beraberinde getirmedi mi?

İnsansız hava araçlarının bugün önemli derece üstünlük sağlıyor olması, askersiz de savaş yapılabileceğinin açık kanıtı niteliğinde değil mi?

Fransa´dan sonra turizm açısından en çok ziyaret edilen ABD´de mahşerin üç atlısı; sağlık, hayvancılık ve tarım nereye doğru gidiyor? Peki ya son zamanlarda kanımızı donduran e-ticaret yoluyla insan kaçakçılığı söylemleri... Dark web ile uğraşmadan, basit bir yastığı kendi sitelerinde satışa çıkararak kendi piyasalarını 'organ kaynağı, gençlik iksiri ya da cinsel sömürü amaçlı' oluşturulduğu konuşulmaktadır. Perde arkasında bunca şey gerçekleşirken, söylenebilecek tek cümle: 'insan, bu dünyanın geri dönüşümü olmayan en zararlı atığı olarak, boşuna kovulmadı doğal yaşam alanlarından!'

 Bu nasıl bir tevarüs ki, tarih tekerrür ediyor!

Kızılderililerin soyunu tüketip, siyah derilileri köleleştirenler ve sarı ırkı sömürenler, faşizm kalesini yıkmak yerine jübileyi her seferinde tekerrüre bahşetmişlerdi. İnsanlığa son bir yüzyılda; İki dünya savaşını ve bir soğuk savaşı armağan edenler kimlerdi? Bugünlerde sermaye Asya´ya kayıyor diye fillerin savaşında, çimlerin ezilişini izliyoruz. Dünyada sürekli ücretler düşüyor, mesailer artıyor, makinelerin alanı genişliyor. Kölelik çağı yeniden başladı ya da hiç bitmedi. Bütün dünyadaki en büyük korku; işini kaybetme korkusu olmuşken, sermayedar ucuz işgücü aradıkça insanlık yok oluyor.

Tarım elverişsizliği, korona dezavantajı ve ithalat kısıtlamaları sebebiyle; YUSUF PEYGAMBER dönemindeki, buğday misali, kıtlık olaylarının yaşanması da muhtemeldir.

 

Ahir kelâm diyeceksek bu zorlu sürece; 'GALEANO Tepetaklak' kitabından alıntıyla, atıfta bulunmak isterim...

 

Yüzyıl sonundan gün batımının görünüşü

Bizi gömen ya da süren toprak zehirleniyor.

Hava yok, havasızlık var.

Yağmur yok, asit yağmuru var.

Parklar yok, park yerleri var.

Eşler yok, ortaklar var

Uluslar yerine, şirketler var.

Yurttaşlar yerine, tüketiciler var.

Şehirler yerine, yığılmalar var.

Bireyler yok, dinleyiciler var.

Gerçekler yok, reklamlar var.

Vizyonlar yok, televizyonlar var.

Bir çiçeği övmek için, 'plastik gibi' deniyor…

 

Adalet de tıpkı yılanlar gibi, yalnızca çıplak ayaklıları ısırıyor. Dünya zengin çocuklara, sanki paraymış gibi davranıyor ki onlar da paranın davrandığı gibi davranmaya alışsınlar.

 

Kaynakça:

Irkçılık Cehennemi, Mesut KARAŞAHAN

Faşizm Irkçılık Ayrımcılık, Samir AMİN

Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu, Eduardo GALIANO

 

 

 



RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

SINIR KAPILARI AÇILMASI KONUSU:

Dünya

Dünya romanının en isabetli örneklerinden biri 130 yaşında... "Sınırları kapatılmış ölü bir mekan; yel esmez, yaprak kımıldamaz..."

Mayis Alizade

10 Kasım ve Kafkasya jeopolitiğinin değişmeyen doğası

Dr. Eray Güçlüer

Türkiye

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

Dr. Eray Güçlüer

Dünya

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Dünya romanının en isabetli örneklerinden biri 130 yaşında... "Sınırları kapatılmış ölü bir mekan; yel esmez, yaprak kımıldamaz..."

10 Kasım ve Kafkasya jeopolitiğinin değişmeyen doğası

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

Sisli iklim zirvesi

BRICS Zirvesi ve küresel güç dengeleri

Elçibey'in mirası ve Pezeşkiyan'ın seçimi: "Bunları senin namusun için söylüyorum gardaş..."

Prof. Dr. Cemil Hasanlı: Türk Birliği'nden dem vuranlar sadece ses bombası atmayı biliyorlar

MİLLİ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN AVRASYA BİR VAKFIN'DA 2024 – 2025 DÖNEMİ KONFERANS AÇILINI YAPTI

TUSAŞ'ta sessiz devrim

İlham Aliyev Batı karşıtı cepheyi genişletiyor: Fransa'dan sonra ABD'ye salvolar

AVRASYA BİR VAKFI’NDA YENİ DÖNEM HEYECANI

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

Viktor Şklovski: Siz bizim imparatorluğun 1917 yılında mı dağılacağını düşünüyorsunuz?

David Stepanyan: Ermenistan-Türkiye sınırı er ya da geç açılacak... Husumet sayfasının çoktan kapanması gerekirdi

Hiçbir sıkıntı bizi yarı yolda bırakamaz

Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu son yolculuğuna uğurlandı

Poligon komutanı hangi amaçla konuşturuldu?

Bakan Fidan'dan dikkat çeken açıklamalar: Esad ile görüşmeye hazırız

‘HİDROJENİN BABASI’ VEZİROĞLU VEFAT ETTİ

MİLLİ ENERJİ HAMLESİ-I

Elhan Mehdiyev: Azerbaycan, Rusya'nın pozisyonuna karşı çıkmayı düşünmüyor

Coni niye Kıbrıs’ta?

BU BİR PROJE, BİZ KOBAY MIYIZ

İşlenmeyen tarım arazileri kiraya veriliyor

"Azerbaycan'ın Neyzen Tevfik'i" şair Tevfik Hasanlı: Boyunu yere sokayım!

Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti

Kafeste "iklim zirvesi"

Şu bizim "Zengezur Koridoru" vakamız: Açılmasını kim neden ister, kim neden istemez?

Yükleniyor