9890,76%-0,81
35,35% 0,07
36,51% 0,14
3021,94% -0,13
4885,68% 0,00
25 Aralık'ta Çeçenistan'ın başkenti Grozni kentine inişine izin verilmeyen ve vurulduktan sonra Hazar Denizi'nin doğu kıyısındaki Kazakistan'ın Aktau Havalimanı'na yönlendirilen uçak, inişe 3 kilometre kala düşmüştü.
Bu olayla ilgili olarak Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in Rusya Federasyonu'ndan tazminat ve adil bir soruşturma talepleri devam ediyor.
6 Ocak'ta uçakta hayatını kaybeden Azerbaycan vatandaşlarının yakınlarıyla bir araya gelen Aliyev, sözünü sakınmadan uçağın Rusya tarafından vurulduğunu ifade etti.
Ardından tazminat ve adil soruşturma taleplerini yinelemesi, Azerbaycan'ın bu olaydaki tutumunun açık ve net olduğunu ortaya koyuyor.
Görünen o ki, uçağın kara kutusunun incelenmek üzere Brezilya'ya gönderilmesine rağmen, Azerbaycan oradan gelecek sonucu beklemek niyetinde değil.
Aliyev'in kara kutudaki bilgileri bildiğine işaret etmesi de bunu doğrular nitelikte.
Bu durumda şu soru ortaya çıkıyor: Bizzat Devlet Başkanı Aliyev'in şahsında, Rusya'nın failliğini açıkça ifade eden ve tazminat ile adil soruşturma talebinden vazgeçmeyen Azerbaycan, Rusya'nın oyalama taktiklerine karşı belirli yaptırımlara başvurabilir mi?
Rusya, Türkiye'ye karşı 24 Kasım 2015'te Suriye-Türkiye sınırını birkaç saniyeliğine ihlal eden bir askeri uçağın Türkiye tarafından vurulmasından sonra, yedi ay boyunca kapsamlı yaptırımlar uygulamıştı.
Özellikle ekonomik alanlarda Türkiye'ye ciddi zorluklar yaşatmış, bu durum ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Haziran 2016'da Putin'e yazdığı mektupla sona ermişti.
Ancak Azerbaycan, Rusya'dan kendi askeri uçağının değil, yolcu uçağının vurulmasının hesabını sormakta kararlı görünüyor.
Bu kararlılığın yaptırımlara dönüşüp dönüşmeyeceği ve iki ülke ilişkilerinin yakın dönemde nasıl etkileneceği, Azerbaycan'ın baskılarına Rusya'nın vereceği yanıtlarla şekillenecek.
Osmanqızı TV'nin sahibi ve Kafkasya uzmanı Sevinç Osmankızı
milyon öğrencinin Rusça eğitim aldığını hatırlatarak, bu durumun "yumuşak bir işgal" anlamına geldiğini belirtti:
Uçak kazasının ardından bu ‘yumuşak işgal'in sona erdirilmesi gerekir. Rusça eğitim veren okulların yerine Türkçe ve İngilizce eğitim veren okullar açılmalı. Azerbaycan'da artık Rusça okul olmamalı.
Aliyev'in bu durumu kendi propagandası için kullandığını görüyoruz. Ancak asıl mesele, Rusya'nın kendi müttefikinin vatandaşlarını taşıyan bir uçağı vurmuş olması ve Putin'in bu olay için sadece ‘Rusya hava sahasında yaşanmış bir olay' demekle yetinmesidir. Bu, Azerbaycan halkına yapılmış büyük bir hakarettir.
Son olarak Sevinç Osmankızı, Azerbaycan'ın bu olayı uluslararası ceza mahkemesine taşıması gerektiğini vurguladı:
Rusya'dan hesap sorulmazsa ne tazminat alınabilir ne de objektif bir sonuç elde edilebilir.