• BIST 100

    10208,70%1,62
  • DOLAR

    32,39% 0,12
  • EURO

    34,68% 0,01
  • GRAM ALTIN

    2400,66% 0,21
  • Ç. ALTIN

    3877,87% 0,00

Strauss-Kahn’a kelepçe, W.Street Üçkağıtçılarına İkramiye

Strauss-Kahn’a kelepçe,  W.Street Üçkağıtçılarına İkramiye

Dünya mali sistemini çökertip insanları trilyonlarca dolar dolandıran Wall Street bankerlerinin herhangi birinin kelepçelerle sürüklendiğini hatırlıyor musunuz? Öte yandan Kahn hakkında binlerce makale kaleme alan basında, yoksul ve savunmas


Danny Schechter

Strauss-Kahn ve bankerlerin yüksek gerilimli dünyasında saldırgan cinselliğin gizli kültürü...
Meslektaşım Mike Whitney soruyor: “Peki, Strauss-Kahn’ın, yaklaşık 3000 makalede ve tüm televizyon haberlerinde hakkında seri olarak seks suçlamasında bulunulurken, adil bir yargılamadan yararlanmasının şansı var mıdır?”

Dünya mali sistemini çökertip insanları trilyonlarca dolar dolandıran Wall Street bankerlerinin herhangi birinin kelepçelerle sürüklendiğini hatırlıyor musunuz?

Bu iki soruya verilecek yanıt, kuşkusuz HAYIR olacaktır. Ancak, Seks ile Wall Street arasında daha çok bağlantı var. Bu konudaki deliller üzerine yorum yapmaksızın, göz ardı edilen daha derin bir bağlamın varlığından söz etmek gerekiyor.

Wall Street’in mali krizin suç yönünü bir mühendis edasıyla anlattığım The Crime of Our Time (Günümüzün Suçu) adlı kitabımda, bunu “testosteron etmeni” olarak nitelendirdim.

Müstehcen seks ile çok az kural veya kısıtlamanın bulunduğu bir ortamda diğerlerinden tecrit halinde yaşayan “muktedir” müreffeh bankerlerin yüksek sorumluluk yüklenmiş yaşantıları arasındaki bağlantıya fazla referansta bulunulmaması, sizin için de ilginç değil mi?

Öte yandan Kahn hakkında binlerce makale kaleme alan basında, yoksul ve savunmasız ülkeleri adil olmayan yapısal uyum programlarıyla soyup soğana çevirmekle suçlanan IMF’nin uygulamaları hakkında tek bir habere rastlanmıyor. IMF Başkanı, halihazırda New York mahkemeleri ve polislerinin elinde, Fransa’da birçok kimsenin “adil olmayan bir kişisel uyum programı” olarak adlandırdığı bir deneyimi yaşıyor.

Bir zamanlar Wall Street’in “Şerifi” olarak görülen Eliot Spitzer hakkında da artık çok fazla haber çıkmaması da tuhaf değil mi? Kendisi, Bush yönetiminin suç teşkil eden mali uygulamalarına karşı çıktığı günlerde, bir seks skandalının içine çekilmişti.

Strauss-Kahn ise, Fransa’da Sarkozy’yi koltuğundan edeceği düşünülen Sosyalist cumhurbaşkanı adayı olarak görülüyordu. Kendisi, aynı zamanda ABD’nin bankacılık uygulamalarını da eleştiriyordu. En son olarak, Çin’in ekonomisinin ABD`ninkini geçtiğini iddia ederek, Washington’un resmi duruşuna büyük bir hakaret etmiş gibi algılanmıştı.

Her iki durumda da, güçlü odakların bu tür potansiyel reformcuları bertaraf etmek için bir takım gerekçeleri bulunuyor; ancak şu da doğru ki, her iki durumda da bu insanlarda en azından görünüşte cinsel takıntılar bulunuyor veya kendilerini –ya da diğerlerini- riske atacak yasadışı davranışa meyilliler. Öte yandan, her ikisi de, kişisel sorumluluk almaya istekli Alfa Erkekleri. Her ikisi de, kişisel özellik olarak kibirlilikleriyle biliniyorlar ve oldukça gizli bir cinsel kültür içinde yaşıyorlar.

Şunu da akılda tutmakta yarar var: İstihbarat ajansları, bugünlerde bu insanları hedef alırken, müdahale etmeden önce ayrıntılı psikolojik profiller hazırlıyorlar. Halka mal olmuş kişilerin gizli yaşantılarına dair bilgilerin, bu kişileri derhal gözden düşürebileceğini gayet iyi biliyorlar.

Yüksek stres altında olan insanlar, hata yapmaya daha açıktırlar. Onların yaptıklarını örtbas edenler, bunu gayet iyi bilirler ve zaman zaman onların kendiliğinden gözden düşmelerine yardımcı olurlar.

Burada asıl incelenmesi gereken; zengin ve güçlü olan kişilerin işledikleri suçların nasıl ele alındığıdır. Örneğin Bush’un Irak’a yağdırdığı bombalar veya Geithner’in vergi manevraları, göz ardı edilmiştir.

Ancak, işin içine seks girdi mi, işin cılkı çıkar.

Seks skandalları, medya eliyle gerçekleştirilen sömürünün temel dayanağı oldu; kişisel moral değerler ise, her zaman için siyasi ahlak çatışmalarında birer koz görevi görür.

Bu tür skandallar, “tehlikeli” addedilen kişileri etkisizleştirmenin en şiddetli yollarından bile daha etkin olurlar. İşte bu yüzden de FBI, ABD zenci hareketi lideri Martin Luther King’in itibarını, gizlice kaydedilmiş seks kasetlerini ortaya çıkararak zedelemişti.

Bazı durumlarda ise, Bin Ladin’in öldürülmesi ve ardından da onun “gizli barınağı”nda bulunduğu iddia edilen porno kasetlerin ortalığa saçılması yoluyla destekçilerini hedef alan “idolün yok edilmesi” işlemlerinde, her iki taktiğin de kullanıldığını görürüz.

Yoğun cinsel hevesler, açgözlü mali dünyanın “kültürel açılımı”nın bir parçasıdır. Wall Street ile “yasadışı” seks, uzun süredir birbiriyle bağlantılı kabul ediliyordu. Heidi Moore’un da dediği gibi, “Tüm bunlar sadece bir hatırlatma: Finans mahallesi, sadece gökdelenler ve Starbucks’lardan ibaret değildir.”

“City of Eros: New York City, Prostitution, and the Commercialization of Sex, 1790-1920 / Eros’un Kenti: New York; Fahişelik ve Cinselliğin Ticarileştirilmesi' adlı kitaptan şu bölüme bakalım:

“Wall Street’in bulunduğu mahallenin hemen yanında, Greenwich sokağı boyunca hayat kadınları çalışır; erkekleri genelevlere çekerdi. Bununla birlikte, Water Strett alanı, hayat kadınları açısından en yoksul yer olarak kaldı. Bu bölgede fahişeler kendilerini maüğaza vitrinlerinde pazarlıyorlardı.”

Şurası gayet iyi biliniyor ki, Wall Street’teki büyük para sahipleri, seks endüstrisini de oldukça canlı tuttular. Bu konuda skandallar birbirini kovaladı. Spitzer’in istifası öncesinde Moore’un aktardığı birkaç vaka şu şekilde:

- BP CEO’su John Browne, hem petrol şirketindeki mevkisini, hem de Goldman Sachs Grubu’nun direktörlüğünü geçtiğimiz sene bıraktı. Nedeni ise, genç bir erkek sevgilisi olduğu ve onunla eskort hizmeti veren bir websitesi üzerinden tanıştığı konusunda mahkeme önünde yalan söylediğinin ortaya çıkmasıydı.

- Altı kadından oluşan bir grup, 2006 yılında Dresdner Kleinwort’a 1,4 milyar dolarlık bir dava açtılar. İddiaları ise; erkek yöneticilerin, müşterileri striptiz kulüplerine götürdüğü ve hatta ofislere fahişeler çağırdığıydı. Dava, mahkeme-dışı yollardan 2007 yılında tatlıya bağlandı.

- Kanadalı hedge fon yöneticisi Paul Eustace, 2007 yılında, karısını bir striptizciyle aldatmış ve mahkeme önünde yatırımcılarına yalan söylemişti.

- Bernard Madoff’un metresi olduğunu iddia eden bir kadın, gizli bağlantıları konusunda “Earlier” adlı bir kitap yayımladı. Sekreterine göre, Madoff’un masaj yaptırmaya düşkünlüğü vardı. Söylenene göre, Wall Street’teki düşüş, aynı zamanda seks endüstrisini de alaşağı etmişti; sanki seks endüstrisi, finansal hizmetler alanının %100 iştirakiymiş gibi…

Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için, Jonathan Albert isimli bir psikologla görüştüm.

Bana söylediğine göre; “New York’ta ekonomik krizden etkilenen birçok müşterim oldu. İnsanlar stresle birçok farklı şekilde başa çıkıyorlar. Kimileri egzersiz yapar; kimileri gereğinden fazla yemek yer; kimileri çareyi uyuşturucu ve alkolde bulur; kimileri ise, bu duyguları cinselleştirme yolunu seçer.”

“Cinselleştirme yolu mu?”, diye sordum. “Bu duygular nasıl cinselleştirilebilir?”

Yanıtı şöyle oldu: “Wall Street’te çalışıp, endişe, stres ve depresyon hislerini cinselleştiren birçok insan gördüm. Örneğin, bu duygularla başa çıkmak için yetişkinlere uygun cinsel hizmetlerden yararlanabilirler.”

Uzun yıllar Wall Street’te çalışmış olan İtalyan yazar Loretta Napoleoni, “azgınca” yapılan paralı sekse duyulan gereksinimin sorumsuzluk kültürünün bir parçası oluduğuna dair kışkırtıcı bir tez atıyor ortaya.

Napoleoni şöyle diyor: “Bunun tamamen doğru olduğunu size söyleyebilirim; çünkü 20 yıl finans sektöründe çalışmış bir kadın olarak, o dönemde bile –yani piyasanın bugünkü kadar fazla büyümediği günlerde- bu adamların tek konuştukları şeyin seks olduğuna kendim defalarca şahit oldum.”

Napoleoni, kişisel deneyimini, Oxford Üniversitesi’ndeki bir grup araştırmacının yaptığı bir araştırmadan söz ederek tamamlıyor:

“Aşırı testosteron üretiminin, fantastik bir mali coşkunluk döneminde bir tür kafa karışıklığına neden olduğu ortaya çıktı. Sporcular bunu “enerjinin zirvesinde olmak” diye adlandırıyorlar; yani her zaman kazanacağınızı hissettiğiniz bir durumda buluyorsunuz kendinizi.'

Dr. Albert’e, bu bulgunun Spitzer ile bir ilgisi olup olamayacağını veya endüstride bir salgın yaratıp yaratamayacağını sordum. Yanıtı şu oldu: “Bunu finans endüstrisinde sıklıkla görüyorum. Evet, gücü elinde bulunduran kişiler, bu gücün bedelini ödemeyebileceklerini hissediyorlar çoğu zaman. Bu, bazen bir tür “yetki hissi” olarak karşımıza çıkıyor.”

Sorumu üsteleyerek vurguladım: “Yani, riskli bir davranışın parçası olmaya kendilerini muktedir mi görüyorlar?”

“Onlar için yüksek riskli davranış demek, her gün yaptıkları şey demek aslında… Milyonlarca dolar yatırımda bulunuyorlar ve bunun son derece büyük bir riski var. Aynı durum, bir fahişeden hizmet alırken de geçerli oluyor. Bu konuda da son derece büyük sağlık riskleri var; ve bu tür bir ilişki de kendi başına büyük bir tehlike unsuru yaratıyor.”

“Birçok insan, bu coşkunluk anında arı kovanına çomak sokuyorlar.” Wall Street’teki risk kültürü, tıpkı borsa oyuncularında olduğu gibi sarhoş edici nitelikte…”

“Bu coşkunluk hali, eğer söz konusu kişi depresyona girerse veya ailesinde bir parçalanma olursa, yok oluyor. Buna bir çare; “Wall Street Eşleri Kulübü” adlı bir yardım grubuna katılmak olabilir. Bu grup, kocaları veya sevgilileri stresli bir ortamda çalışan eşlerin ve kız arkadaşların gereksinimlerini karşılayıp bu kişileri daha güçlü kılmayı hedefliyor.”

“Erkekler çoğu zaman duygularını yansıtmakta pek rahat olmuyorlar.”

Dr. Albert’in müşterilerinden bazıları, tuhaf şekillerde davranmaları yönünde üzerlerindeki baskılarla başa çıkıyorlar.

“.... Onların tek istediği biraz rahatlamak, gevşemek ve cinselliklerinde oldukça pasif bir rol üstlenmek. Dolayısıyla, sadomazoist baskın bir kadının hizmetlerinden yararlanmak isteyebilirler. Öyle müşterilerim oldu…”

Başkalarını dövmek de bu kültürün bir parçası olabilir. Dışarıdan belli olmayan ve arzular inkar edildiğinde rahatlıkla su yüzüne çıkabilen bir şiddet türü de mevcuttur.

Burada “ahlak bekçiliği” yapacak değilim; ancak narsisizm ortamı ve gizli yaşantılar yaşama isteği, çoğu zaman, eylemlerinin başkalarını nasıl etkileyebileceği veya bayraktarlığını yaptıkları politikaların, müşteriler üzerinde nasıl etkiler doğurabileceği konusunda fazla düşünmeyen kişileri duygusuzlaştırabiliyor.

Ancak, bu bağlamda verilen hiçbir örnek, Strauss-Kahn’ın yaptığı veya yapmadığı bir şeye özür bulmak için değil. Bu örnekler, daha ziyade, medyamızın genellikle aşırı eleştirel yaklaştığı ve bu yüzden de gereğince sorgulamadığı bir kültüre ışık tutuyor: “saldırgan, güç odaklı, hiper-cinsellik kültürü”…

Kaynak: http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=24878



17° / 12.6°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor