Geçtiğimiz hafta Suriye'de çok önemli sınamalar gerçekleşti. Suriye'nin batıdaki liman şehri Lazkiye'de başlayan olaylar süratle Tartus, Cebele, Baniyah, Hama ve Humus'a doğru yayılmaya başladı. 6 Mart Perşembe günü yeni yönetime bağlı güçler eski bir Esad rejimi yetkilisini tutuklamaya giderken Cebele kasabasında silahlı kişiler tarafından pusuya düşürüldü ve yeni yönetime bağlı 13 Suriye askeri öldürüldü. Önceden planlanmış ve kasıtlı olduğu anlaşılan saldırılarda Esad milislerinin sadece bir eylemle yetinmedikleri, yeni Suriye yönetimine ait pek çok güvenlik ve kontrol noktasına eş zamanlı saldırılar düzenledikleri, özellikle Cebele kırsalında çok sayıda yeni Suriye güvenlik güçlerine ait devriyelere saldırdıkları ortaya çıktı. Yani tam bir provokasyon. Nihayetinde 11 Marttan itibaren kontrol altına alınan olaylarda 250 Esad yanlısı ayrılıkçı öldürüldü, 230 yeni yönetime bağlı Suriye güvenlik gücü ve yaklaşık 800 civarında sivil hayatını kaybetti.
SURİYE'DE İSTİHBARAT SAVAŞLARI
Olaylar biraz derinliğine ve yakından analiz edildiğinde enteresan ayrıntılara ulaşılıyor. Her ne kadar olayları başlatanlar eski Esad kalıntıları gibi görünseler de bu ayrılıkçı gurupların içinde İran'a bağlı paramiliter Şii guruplar ve Suriye'nin kuzey doğusundaki PYD/PKK artıklarının da olduğunu gözden kaçırmayalım. Bu gurupların silah ve cephaneleri nereden geliyor diye soracak olursak üç kaynak gözümüze çarpıyor. Birincisi eski Esad'ın silah ve cephane zulaları, ikincisi İran'a bağlı Şii gurupların yani bir anlamda İran'ın silah ve cephane zulaları ile İsrail'in yani mossad'ın verdiği silah ve cephaneler olmak üzere üç kaynak söz konusu. Tabi dahası var. Kendilerine "Suriye'yi Kurtarma Askeri Konseyi" adını verdikleri gurubun nasıl organize olduğu ve birden fazla bölgedeki çoğu hareketli hedefe nasıl eş zamanlı saldırılar yapabildiği merak konusu olan önemli bir ayrıntı. Aslında fazla merak edecek bir şey yok. İstihbarat örgütleri. Başta ABD olmak üzere Avrupa, İsrail ve İran istihbarat örgütlerinin sözde bu askeri konseye anlık olarak verdiği hedef bilgileri ve koordinat değerleri saldırıların etkin olmasını ve kısa sürede yayılmasını sağladı. Dolayısıyla görünüşte birbirlerine düşman olanların arka planda nasıl samimi dost olabildiklerini göstermesi bakımından bu tablo ibretliktir.
YOĞUN PROPAGANDA VE DIŞ MÜDAHALE ÇAĞRILARI
Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından beri geçen 14 yıllık sürede 14 karar almamış BM başta olmak üzere sözde bütün insan hakları ve uluslararası gözlem kuruluşları konuyla ilgili rapor yayınlamak için sıraya girdiler. Bu kuruluşlar tarafından sadece 4 gün için de onlarca rapor yayınlandı. Bunun dışında da özellikle ABD ve Avrupa medyası Suriye'nin sahil şehirlerinde meydana gelen ayrılıkçı saldırıları manşetten vermeye başladı. Hepsinin verdiği ortak mesaj Suriye'de Aleviler katlediliyor. Bunlar ne kadar insanseverlermiş de haberimiz yokmuş. Suriye'de 2011-2021 döneminde yaklaşık bir milyon kişi Esad ve bağlı canileri tarafından katledilirken bunların gıkı çıkmazken, şimdi ortalığı velveleye veriyorlar. Zaten her daim istihbarat örgütlerinin provokatif operasyonları medya operasyonları ile birlikte yürütülür. Tam da bunu yaşıyoruz. Alevi veya başka bir mezhepten kimsenin öldürülmesi asla kabul edilemez. Bunun için Suriye hükümetince kurulan araştırma komisyonlarının çalışmalarını yakinen takip edeceğiz. Ancak büyük resimde yapılan provakatif eylemler ve katledilen insanlar üzerinden Suriye'ye dışarıdan müdahale edin çağrıları yapılması son derece düşündürücüdür. Bu olayların arkasındaki sinsi plana çok dikkat etmek gerekir. Amaç Suriye'nin dış müdahalelere karşı açık ve hassas hale gelmesinin sağlanması ve böylece parçalayıcı, ayrıştırıcı sömürge anlayışının Suriye'de devam ettirilmesidir.