Tarih: 15.04.2016 20:56

Suudi Arabistan İle İlişkiler

Facebook Twitter Linked-in

 


Thaer Abbas

Türkiye Parlamentosu Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı ve eski Başbakan Yardımcısı Milletvekili Emrullah İşler, 'Türkiye´nin diğer ülkelerle ilişkilerinde herhangi bir gizli ajandasının olmadığı' hususunu vurguladı. İşler, söz konusu ilişkileri gerileme ve durgunluktan kurtaran Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz´in tahta geçmesi itibariyle Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin öneminin altını çizdi.

SORU: İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) Türkiye´de yapılan toplantılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İŞLER: İİT Dönem Başkanlığı Mısır´dan Türkiye´ye geçti ki Başkanlık üç yıl boyunca Türkiye´de olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın zirvede verdiği mesajlar ise çok önemli ve olumlu mesajlardı. Zira uluslararası sisteme eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sistemde Müslümanların temsil edilmesi bağlamında birtakım değişikliklerin söz konusu olması gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı ayrıca İslam ülkelerinden sorun ve krizler için başkalarından çözüm beklemektense kendi çözümlerini bulmalarını istedi.

Mevcut çok önemli gelişmelerin tümü, İslam dünyasının -daha önce olmadığı kadar- kendi sorunlarına çözümler arama istikametinde düşünmeye başladığına işaret etmektedir. Bu irade eğer varsa güçlendirilmeli ve İslam dünyasındaki sorunların çözülmesi için uygun araçlar artırılmalıdır. Doğrusu İslam dünyası bugün özellikle iç bölünmeler ve mezhepçiliğin kendi içine girmesi nedeniyle zarar görmektedir ki bu gayet olumsuz bir etmenden ibarettir. Keza mezhepçi bölünme, İslam dünyasını büyük zarara uğrattı. Biz, Türkiye´de, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi başlayalı elimizden geldiğince mezhepçi bölünmeyi uzaklaştırmaya çalıştık. Ancak maalesef “Arap baharı”ndan sonra mezhepçi bölünmeler İslam dünyasındaki gerçeklerden biri haline geldi ki Suriye, Irak ve Yemen´de mezhepçi savaşlar söz konusu. Bu nedenle bölgenin tamamı zarar görmektedir. Dolayısıyla bölgedeki dört ana devlet -Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Mısır- arasında gerçek bir iş birliği ve birliktelik söz konusu olmalıdır. Ancak olup bitenlere baktığımızda bu dört ülke arasında anlaşmazlıkların bulunduğunu görüyoruz. İyi münasebetler sadece Türkiye ile Suudi Arabistan arasında mevcut. İran ile ilişkilerimiz de iyi ve siyasi anlaşmazlıklar olmasına rağmen en azından aynı masaya oturup konuşabiliyoruz. Ancak Suudi Arabistan ile İran, İran ile Mısır ve Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler çok kötü durumda. Sorunların çözülmesi isteniyorsa dört devlet arasında gerçek bir iş birliğinin söz konusu olması ve bu devletlerin iş birliği için bir sistem kurması ayrıca sorunlarımızı masada tartışmamız gerekir. Avrupa tarihine bakarsak Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının Avrupalı devletler arasında olduğunu görürüz ancak bu devletler, savaşların yarar getirmediğini gördüğünden Avrupa Birliği´ni kurmayı başardı. Oysa biz, anlaşmazlıklarımızla boğulmaktayız. Bu bölgenin iyiliğini istemeyen bazı tarafları durdurmamız gerekiyor.

SORU: Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri nasıl bir ufka sahiptir?

İŞLER: Bu ilişkilerin ufkunun en uç noktaya kadar varacağını düşünüyorum. Zira acı gerçek, bizi, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri en uç noktaya kadar geliştirmek zorunda bırakıyor. Ancak bölgede güvenlik, istikrar ve barışı sağlamak için bu dört büyük devlet arasında gerçek bir iş birliği söz konusu olmalıdır. Gerçek iş birliğine ulaşmak için ise gizli ajandaları bir kenara itmemiz gerekmektedir. Türkiye bağlamında bizim Arap ve İslam dünyası ekseninde herhangi bir gizli ajandamız yok. Bu nedenle de biz rahatız. Dış politikamız “karşılıklılık” politikasına dayanıyor. Dolayısıyla biz ilişkileri öyle geliştirdik ki Körfez İşbirliği ülkeleri ile Türkiye en iyi ilişkilerle birbirine bağlı hale geldi. Ancak “Arap baharı”ndan sonra karşı devrimler söz konusu oldu ki bu ülkelerde karmaşa hakim oldu. Bu nedenle meydan okumalar ortaya çıktı keza Türkiye´ye karşı meydan okumalar da 2013´ün ortalarındaki Gezi Parkı olaylarından bugüne kadar varlığını sürdürmektedir ki Türkiye bu meydan okumalar nedeniyle istikrara kavuşamadı. Türkiye şu anda bir yanda “DAİŞ” diğer yanda ise “PKK” ve başka radikal sol örgütler gibi Türkiye´yi tehdit eden terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele vermektedir. Türkiye keza bölgede de tehdit altındadır ancak Türkiye güçlü ve büyük bir ekonomiye sahip bir ülke haline geldiği için bu sorunla baş edebildik. Şu anda özellikle güneydoğuda (çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bölgeler) terörle mücadele bağlamında son noktaya ulaştık.

SORU: Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki askeri iş birliği ne durumdadır?

İŞLER: İki ülke arasında terör ve “DAİŞ” gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda gerçek bir iş birliği söz konusu. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da perşembe günü yaptığı konuşmada askeri ve güvenlik (polis) alanında gerçek bir iş birliğine işaret etti. Ben, genel olarak Müslüman ülkeler arasında özel olarak da Türkiye ile -başta Suudi Arabistan olmak üzere- Arap ülkeleri arasında gerçek bir iş birliğinin oluşması için koşulların verimli olduğunu düşünüyorum. Bu iş birliği gizli ajandalar olmaksızın söz konusu olmalıdır. Her ülkenin karşı tarafa sadık olması gerekmektedir. Türkiye olarak biz sadığız ki ister büyük ister küçük olsun herkesle ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bölgedeki herkesle ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun en iyi örneği de bizim kriz öncesinde Beşar Esad ve Maliki ile ilişkilerimizi geliştirmiş olmamızdır. Ancak kendisinin bizimle ilişkisini koparmasıyla ilişkilerin bozulması ve kendisinin mezhepçi bir politika izlemeye başlamasının ardından ilişkimiz bozuldu. Dolayısıyla Türkiye, ilişkileri geliştirme iradesine sahiptir keza sadakate de. Sadık olan Türkiye, en iyi ilişkileri geliştirmek istemektedir. Zira İslam dünyası tehdit altındadır ki terörle mücadele edilmesi keza İslam dünyasının sorunlarına çözüm bulacak sistemlerin ortaya konması ve en iyi ilişkilerin geliştirilmesi için çabaların katlanması gerekmektedir.

SORU: “İslam Ordusu”nun kurulması adımıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Türkiye bu bağlamdaki katkısını artırır mı?

İŞLER: Türkiye bu orduyla ilgili yapması gereken her şeyi yapacak. Daha önce “Kuzeyin Gök Gürültüsü” tatbikatı gerçekleştirilmişti ki bu çok başarılı bir tatbikattı. Buna göre birkaç ay önce böyle bir ordunun kurulacağından söz etseydik kimse bize inanmayacaktı ancak bu bir gerçeğe dönüştü. Bu durum ise Müslüman devletlerin bölgede olup bitenlerden keza Arap ülkelerinde meydana gelen zararlardan dersler çıkardığını kanıtlar.(İngiltere,El Şark El Evsat-15.04.2016)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —