El Şark
2010 yılında yapılan anayasa değişikliğinden sonra, ilk kez doğrudan halkın seçmesi usulüyle yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmasıyla Türkiye, demokrasisini yenilemeye yöneliyor. Cumhurbaşkanı daha önce, parlamento tarafından seçilirdi. Bu durum, ülkenin bir demokrasi baharı yaşadığı anlamına geliyor ki biz, Arap Baharı’nın da Türkiye’deki demokrasi baharıyla paralel seyretmesini umuyorduk.
Türkiye, bugün, halkın kendini bulduğu ve cumhurbaşkanını seçtiği yeni bir demokratik model sunmaya yöneliyor. Bütün beklentiler bu cumhurbaşkanının -seçim yarışına girdiğine yönelik kampanyasını başlatmasından sonra- Recep Tayyip Erdoğan olacağına yönelik. Hükûmetin başında 11 yıl görev yapmasından sonra Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra Türkiye’yi en uzun süre yöneten ilk yetkili olacak.
Partisinin, 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerdeki ezici zaferinden sonra Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine güçlü bir konumdan katılıyor. Erdoğan, “halkın seçmesi” meşruiyetine dayanarak yeni Türkiye’yi inşa etmek için kariyerine devam edeceğinden emin görünüyor. Erdoğan bunu yaparken Türk Anayasası`nın cumhurbaşkanına tanıdığı geniş yetkilerden yararlanacaktır.
Bu seçimler önemli mesajlar veriyor. Nitekim bu seçimler, Batı`ya özellikle de Avrupa Birliği’ne, Türkiye`nin AB`ye üye olması için demokratik bakımdan ehil olduğuna ilişkin bir göstergedir. Bu seçimler ayrıca, Arap dünyasına şu mesajı vermekte: Arap Baharı gerilerken halkın siyasete ve demokrasiye atılım hakkını tanıyan ve teşvik eden rejimler olduğu müddetçe daha fazla özgürlük ve demokrasi umudu hâlâ vardır. (Katar, El Şark - 02 Temmuz 2014)