10336,50%0,68
32,26% 0,08
34,70% -0,16
2400,45% -0,35
3903,08% 0,24
Ahmedov 'Bir taraftan Türklerin de, Suriyelilerin de kendilerine ait gördüğü İskenderun civarında anlaşmazlıklar var. Bu bölge yüzünden daha önce neredeyse silahlı çatışma gerçekleşecekti. Ancak daha sonra taraflar aralarında anlaşmaya vardılar. Anlaşmanın büyük kısmı gizli. Bu anlaşma İskenderun hakkındaki gürültülerin biraz olsun azaltılmasını sağladı. Diğer taraftan 1990´lı yıllardan beri Türkiye ile Suriye arasında ticari ve ekonomik alanda, istihbarat alanında aktif bir işbirliği mevcut' ifadelerini kullandı.
´TÜRKİYE İRAN´IN ROLÜNDEN RAHATSIZ OLDU´
Türkiye´nin ilk 7-8 ay Suriye´deki krize müdahil olmayıp kendi kanalları üzerinden Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad´ın ülke içindeki durumu sakinleştirmesi yönünde hareket ettiğini belirten Ahmedov, şöyle devam etti: 'Suriye´deki iç savaş emrivaki halini aldığında, Türkiye, Suriye içindeki en büyük rollerden birini Ankara´nın jeopolitik düşmanı İran´ın oynamasından rahatsız oldu. Bu iki taraf bu bölge yüzünden ilk kez kendilerini bir krizde bulmuyorlar. Türkiye daha sonra da Suriye´deki silahlı muhalifleri desteklemeye başladı. Ardından da Türkiye´nin oluşumunda öncü rol oynadığı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) meydana geldi.'‘TÜRKİYE, OPERASYONA ASKERİ DESTEK VERMEDİ´
Ahmedov´a göre, Türkiye ABD, İngiltere ve Fransa´nın Suriye´ye yaptığı operasyonu iki nedenden ötürü destekledi: 'Türkiye geçmişten beri mevcut sabit politikası çerçevesinde NATO müttefiklerinin operasyonuna onay verdi. Bu ilk neden. Türkler ayrıca hiçbir askeri destek vermedi, yalnızca ABD, Fransa ve İngiltere´nin eylemine dış politika anlamında bir onayda bulundu.'‘TÜRKİYE, İDLİB VE HALEP´TEKİ POZİSYONUNU GÜÇLENDİRMEK İSTEDİĞİ İÇİN DESTEK VERDİ´
Ahmedov, Ankara´nın saldırıya destek vermesindeki en önemli nedenin de silahlı Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki İdlib ve Halep´teki pozisyonunu güçlendirmek olduğunu ifade etti.Ahmedov 'NATO ülkelerinin operasyonu askeri açıdan görüntüsel açıdan olduğu kadar anlam ifade etmiyor. Esad´a karşı savaşan gruplar dışarıdan desteğe yeniden güvenebilecekleri desteğini aldılar. Bu grupların güçlenmesi bu aşamada Türkiye´nin çıkarlarına uygun' dedi.
Türkiye´nin Suriye´de kendisine dost olmayan, idari bölgelerin oluşumunu istemediğini belirten Ahmedov 'Bu öncelikle Suriye´de Kürdistan İşçi Partisi´nin (PKK) radikal bir etkisinin olduğu bölgelerle ilgili. Zira PKK, Türkiye´nin bazı bölgelerinin bölünmesi ve buralarda bağımsız bir Kürdistan´ın kurulmasını istiyor' ifadelerini kullandı.
‘ABD´NİN SURİYE OPERASYONU, DİKKATİ ‘ZEYTİN DALI´NDAN BAŞKA YÖNE ÇEVİRDİ´
Rusya Doğu Araştırmaları Enstitüsü Ekonomi Yüksekokulu Öğretim Üyesi Andrey Çuprıgin de benzer görüşleri savundu.Çuprıgin 'ABD ve müttefiklerinin gerçekleştirdiği saldırı, tüm dikkati Türkiye´nin Suriye´nin kuzeyinde Kürt gruplara karşı gerçekleştirdiği ‘Zeytin Dalı´ harekatından başka yöne çevirdi. Türkiye, ABD Suriye´nin kuzeyindeki bölgelerde 33 bin Kürt birliğine kurulan bölgesel oluşumları korumaları için destek vereceğini açıkladığında, ulusal güvenliği konusunda ciddi bir endişe duydu. Ankara, bu adımın kime karşı olduğunun hemen farkına vardı' dedi.
Çuprıgin, Türkiye´nin Suriye krizine müdahil olmasındaki ana nedenin Suriye topraklarında bir Kürt devletinin oluşumunun engellenmesi olduğunu vurguladı.
Çuprıgin 'Ayrıca Suriye´nin kuzeyinde faaliyet gösteren Türkiye yanlısı grupların, müttefiklerin gerçekleştirdiği operasyondan sağladığı bazı açık askeri çıkarlar var' dedi.
‘TÜRKİYE, GÜLEN´İN İADESİ İÇİN ABD İLE BARIŞMAK İSTİYOR´
Çuprıgin, Türkiye´nin saldırıyı desteklemesindeki bir başka nedenin de Fethullah Gülen´in iadesi meselesi olduğunu ifade etti: 'Türkiye ile ABD arasında diplomatik ve siyasi krizin başlamasının ardından Gülen´in kesinlikle iade edilmeyeceği gözle görülür bir hal aldı. Ankara şimdi de Suriye´deki operasyona destek vererek Washington´la barışmaya çalışıyor.'
