• BIST 100

    10173,40%1,17
  • DOLAR

    32,27% 0,07
  • EURO

    34,90% -0,11
  • GRAM ALTIN

    2448,04% 0,09
  • Ç. ALTIN

    3912,88% 0,00

Türkiye Avrupa Kaderine Kavuşmalıdır

Türkiye Avrupa Kaderine Kavuşmalıdır

Türkiye, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ülkeyi Avrupa kaderinden uzaklaştıran olağanüstü bir değişim yaşadı. AKP ekonomiyi liberalleştirdi ve ülke, bölgenin bir numaralı bölgesel gücü haline geldi. Özetle AKP, Müsl?

Sebastien Daziano

Türkiye, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ülkeyi Avrupa kaderinden uzaklaştıran olağanüstü bir değişim yaşadı. AKP ekonomiyi liberalleştirdi ve ülke, bölgenin bir numaralı bölgesel gücü haline geldi. G20 üyesi, sözü dinlenen ve saygı duyulan bir ülke olan Türkiye, hidrokarbür konusunda da stratejik bir kavşak haline geldi. Yaşadığı değişim Türk toplumunu modernleştirirken, “neo-Osmanlı” olarak nitelendirilen dış politikası Ankara`nın Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’nın odak noktası olmasını sağladı. Özetle AKP, Müslüman dünyasında modernliğin yolunu temsil etti.

Bu siyasi, stratejik ve ekonomik başarılar, ekonomide liberalizm anlayışı ile sosyal anlamda muhafazakarlığı buluşturan muhafazakar-İslamcı bir elit kesimin iktidara gelmesiyle mümkün oldu. AKP genelde kendini Alman CDU partisinin Müslüman dünyasındaki örneği gibi tanımlar. Ancak başarıları aynı zamanda olağanüstü bir karizmaya sahip bir lidere – Recep Tayyip Erdoğan`a – de bağlı. Dini inançlarından dolayı bir süre cezaevinde kalan ve 2003 yılında başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye`nin modern tarihine en az Mustafa Kemal Atatürk kadar damgasını vurmuş bir lider.

Başarıları aynı zamanda eğitimli ve dünyaya açık bir Türk elitinin yükselişinden de kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ekonomi alanında eski bir öğretim üyesidir ve Suudi Arabistan’da önemli bir bankada görev almıştır. Ekonomi Bakanı Ali Babacan, Londra’da Merrill Lynch’te çalışmıştır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise uluslararası ilişkiler alanındaki çalışmalarıyla tanınan bir öğretim üyesidir.

Türkiye’nin Avrupa’ya bağlanması sınırlarımızın istikrarı için, kalkınmakta olan bu gücün Avrupalılaşması ve hukuk devletinin gelişmesi için şarttır. Türkiye muhtemelen AB’ye tam üye olmayacaktır. Ancak bu yolda Brüksel ve Ankara arasında bir imtiyazlı ortaklığın koşulları sağlanabilir. Bu çerçevede, yaşanan gelişmeleri anlamak, Türklerle olan tarihi yakınlığımızı hatırlamak ve AB ile Türkiye arasında güvenilir bir işbirliğinin şartlarını bulmak Fransa’ya ve Almanya’ya düşüyor. (Fransa - Les Echos, 3 Ocak 2014)



17.4° / 11.4°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor