• BIST 100

    10320%1,59
  • DOLAR

    32,28% 0,03
  • EURO

    35,09% 0,05
  • GRAM ALTIN

    2473,22% 0,30
  • Ç. ALTIN

    3948,78% 0,00

Türkiye, Modeli Düzeltmeli

Türkiye, Modeli Düzeltmeli

Son 12 yılda Türkiye, İslam ile demokrasinin birlikte yaşayabileceğini gösteren bir değişim yaşadı. 10 yıl içinde kişi başına düşen millî geliri beşe katlamayı ve okuma yazma bilmeyenlerin oranını düşürmeyi başaran bir mucizeyi k

Anwar Zibaoui

İspanya Başbakanı Mariano Rajoy`un Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`a destek veren Ankara`daki bir mitinge katılırkenki görüntüsü birçok Avrupa medyası ve İspanya’da şaşkınlığa neden oldu. Comsa şirketinin çalışması olan bir metro açılışına gidiyor olduğunun düşünülmesi mümkün, ancak programını ayarlayan protokol biriminin törenin doğasını hesaba katmamasını anlamak çok zor. Gerçek şu ki Erdoğan, iktidarının en kritik dönemini yaşıyor.

Erdoğan, zeki ve olağanüstü bir şahsiyet, ancak tüm çelişkileri kendine karşı toplamış. Soru, modelinin sona doğru hızlandırılıp hızlandırılmadığıdır. Son 12 yılda Türkiye, İslam ile demokrasinin birlikte yaşayabileceğini gösteren bir değişim yaşadı. Ama bazı şeyler daha iyi olabilirdi. Adalet ve Kalkınma Partisinin hükûmetler formasyonundaki deneyimi, özellikle ekonomik kapasitelerini idare etmede başarı sağladı. 10 yıl içinde kişi başına düşen millî geliri beşe katlamayı ve okuma yazma bilmeyenlerin oranını düşürmeyi başaran bir mucizeyi kimse reddedemez. Türkiye, şu an dünyanın önemli 20 ekonomisinden biri ve uluslararası sahnede büyük bir rol oynuyor. Fakat enflasyon, bütçe açığı, para, yabancı yatırıma bağımlılık, çöken ekonominin boyutu ve düşük maliyetli bir iş gücü (26 milyon çalışan nüfusun yüzde 50`si 30 yaşın altında) gibi sorunlar belirsizliğini koruyor.

Başbakan, ordunun siyasetteki rolünü azaltmayı başardı; bu, 1923`ten beri askerler tarafından yönetilen ülkede düşünülemez bir şeydi. Modern Türkiye tarihinin en cesur hamlelerinden birinde, Avrupa standartlarına uyumunu sağlamak için Anayasa reformuna ivme kazandırdı; fakat ülkeyi “Atatürk`ün milliyetçiliğine bağlı” olarak tanımlayan ve devlete, gençleri onun düşüncesine göre eğitme görevi veren 2’nci ve 58’nci maddeler değiştirilmedi.

Başbakan, kültürel homojenliği dayatmak ve azınlıkları asimile etmek için 1928`den beri yasak olan Q, W ve X harflerinin yasallaşmasını sağladı. Birkaç harfi yasallaştırmak önemsiz görünebilir, ancak bu harflerin yasaklanması bir baskı şekliydi. Şimdilik sadece özel okullarda olsa da Kürtçe eğitim yasağı da kaldırıldı. Erdoğan`ın AB`ye katılma girişimi küçük ilerlemeler kaydetti, ancak Avrupa değerler dizisini değiştirmeli ve Türkiye`nin geçmişten çıkabilmesi ve neyin değiştiğini gösterebilmesi için üye olmasına imkân tanımalıdır: Laikleşmiş canlı bir toplum, Doğu ile bir köprü...

Erdoğan, dengeli bir bölgesel politika da yürütmedi. Arap baharıyla yükselen yıldızı, 2013`te çok sayıda faktörle ters düştü: Mısır`da Mursi karşıtı darbe, Suriye anlaşmazlığının durağanlığı ve İranlı yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani`nin Batı`ya açılımı.

Birilerinin Türk baharını kışa çevirmek istediklerini söylemek kolay. Ancak Erdoğan`ın kibirle ve inkâr politikasıyla devam etmesi daha da zor olacak. Ekonomi, politika kadar önemli. Olmasa ilerlemeler anlamsız olacak, çünkü istikrarsızlık faydalı olmayacak. Siyasette kimse bunu yapma ihtiyacını hissetmezse değişmez. Erdoğan`ın, sultan rolü oynama ve cumhurbaşkanı olabilmek için her şeyi buna uyarlamaya çalışmanın zor olduğunun farkına varmaya başladığı anlaşılıyor. Kimse sonsuza kadar kazanamaz. Ancak karanlık dönemlere rağmen Türkiye, gölgelerden çıkıyor ve yönünü düzeltmeye, modelinin yüzündeki tozları temizlemek için hareket etmeye iten yeni bir çağa giriyor. (İspanyol El Periodico - 19 Şubat 2014)



23° / 13.4°

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor