Tarih: 30.10.2013 22:45

Türkiye, Yeni Global Ekonomiye Liderlik Yapmak İçin Yardıma Hazır

Facebook Twitter Linked-in

Nathan Gardels

İlk önce Taksim Meydanı protestoları şimdi de ABD Merkez Bankası desteğinin “gittikçe azalması” küresel faiz oranlarını yükseltecek ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde büyümeyi kısıtlayacak.

Çoğu kişi, Türkiye’nin geçen yıllardaki büyümesinin büyük bir çoğunluğunun, Endonezya, Hindistan veya Brezilya’da olduğu gibi, özünde dünyanın merkez bankası olan ABD Merkez Bankasının para politikaları sonucunda ortaya çıkan düşük faiz oranlarının bir sonucu olduğunu savunuyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ekonomik toparlanma sonucunda ABD Merkez Bankası, ekonomiye verdiği para miktarının “gittikçe azalacağını” açıkladı ve bu da küresel faiz oranlarının yükselmesine neden olacak. Bu, Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Bu soruyu Türkiye’nin kendinden emin ve son derece yetkin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’na sordum.

Karışımın hem iyi hem de kötü yanları var. Babacan, en kısa vadede yatırımcıların para beklentileri azaldıkça varlık değeri de azalacak. Daha sonra oranlar yükselecek ve Türkiye ve diğer cari hesap açığı olan “gelişmekte olan ekonomileri” dizginleri çekmeye zorlayacak.

Bunun ötesinde büyümenin patladığı yıllarda yapısal değişime gitmeyen ülkeler, bunu, yavaş büyüme ortamında başarmakta zorlanacak.

Neyse ki bu, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum değil. 2001-2002’de kendi mali krizi, Türkiye’yi borç ve bankacılık sistemini düzenlemeye zorladı. Türkiye, bu konuda iyi durumda. Babacan, “Ekonominin temelleri sağlam.” dedi.

Babacan için gelecekteki “yeni normal” büyümede yapılacak değişiklikler, gelişmekte olan ülkelerin daha büyük oyuncular olma yükselişini raydan çıkaramayacak. Küresel ürünün yarısı gelişmekte olan ekonomiler tarafından oluşturuluyor. Büyüme yavaşlasa da gelişmiş ekonomiler krizden kurtulduktan sonra bile büyüme oranları yüzde 2 daha az olacak. Bu, zaman içinde gelişmekte olan ekonomiler yılda yüzde 4 ila 7 oranında büyümeye devam ederlerse bu güçlükleri aşacakları anlamına geliyor.

Türkiye, G-20 ülkelerine 2015 yılında liderlik yapacak ve Babacan’ın paylaştığı önemli bir görüş ise şu: “Değişen küresel ekonomik düzeni kontrol eden mekanizma olarak G-20’nin hem krizlerin yaşandığı hem de ekonominin iyi olduğu dönemlerde önemli bir organizasyon olduğu açıkça ortada. G-20, 2008-2009’da küresel teşvik politikalarını koordine ederek dünya ekonomik krizini atlatmakta nasıl bir rol oynadıysa şimdi de teşvik frenine basılırken küresel büyüme beklentilerine zarar vermemek ve kontrol altına alınmasında da önemli bir rol oynamalıdır.

Babacan, G-20’yi gelecekte daha etkili hâle getirmek, sürekliliğini sağlamak ve yıllık zirveler arasındaki takibi devam ettirebilmek için “daimî bir sekreterlik” kurulmasının vaktinin geldiğini söyledi.

Bu yorumuyla Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’ın son haftalarda AB’ye katılmak için yeniden canlandırdıkları “çoğulcu ve kapsayıcı” gündem çabasını vurguladı.

Şimdiye kadar Türk hükûmeti duyarlı olduğu için Taksim Meydanı etrafındaki toplumsal huzursuzluk demokrasiyi zayıflatmadı aksine güçlendirdi. Demokrasi için bir sonraki test “yeni normal” yavaş ekonomik büyümeyi nasıl karşıladığı olacak. Türkiye’nin temelleri sağlam olduğu için geleceği olumlu görünüyor. ( (ABD`de yayınlanan The Christian Science Monitor dergisi, 24 Ekim 2013)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —