Tarih: 24.07.2013 13:55

Türkiye`nin Orta Doğu`da İstediği Bölgesel Sistem Nedir?

Facebook Twitter Linked-in

Saad Mehyo

Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a Orta Doğu’da şu an hazırlanmakta olan büyük bir uluslararası ziyafet olduğunu ve buna Türkiye’nin davet edilip edilmediğini sordum. Atalay’ın yanıtı, son yıllarda “dünyanın hasta adamı” hâline gelen Arap bölgesel sisteminin bedenini paylaşmakla ilgili olan söz konusu ziyafet fikrini reddetmek olmadı. Ancak Atalay, yeni Türkiye’nin Arap bölgesinde yeni bir emperyalist güce veya yeni bir imparatorluğa dönüşebileceğine ilişkin düşünceyi de reddettiğini belirtti.

Atalay sözlerine şöyle devam etti: “Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanı olduğu AK Parti, Arapların aleyhine veya onların arkasından hiç bir şey yapmaz.”

Bu doğru olabilir. Ancak bu, Türkiye’nin, Orta Doğu’da istediği yeni bölgesel sistemle ilgili Araplardan bağımsız bir düşüncesinin olmadığı anlamına gelmiyor.

Türk Sistemi

İstanbul ve Ankara’da bulunan üç araştırma merkezinde yetkililerle gerçekleştirdiğimiz görüşmeler, “yeni Osmanlıların” gördüğü veya istediği bir sonraki bölgesel sistemin takribi resmini çiziyor.

- Yeni bölgesel sistem, halkların meşru taleplerini yansıtan ve temsil esasına dayalı sistemler olmalı. Bu sistemde bölge ülkeleri, demokrasi ve gerçek ekonomik bütünlük değerleri etrafında toplanmalı.

- Türkiye bölgede soğuk savaşın doğmasına neden olan unsurların oluşmasını istemiyor. Zira böyle bir şey bölge halkı arasında kalın duvarlar örebilir. Bu nedenle Türkiye, Sünni-Şii veya siyasi rejimler arasındaki çatışmalardan mütevellit mezhepsel bölünmeleri önlemelidir.

- Orta Doğu’da büyük siyasi değişimler ve dünyadaki ekonomik düzeni yeniden yapılandırmak, önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin dış politika alanında meşgul olacağı en önemli alanlar olacak. Türkiye, Arap baharı devrimlerinden bu yana bunların yanında yer almaya karar verdi.

- Bölge ülkeleri için meşru ve hukuksal bir durum olmalı ve sınırlar değişmemeli. Çünkü Orta Doğu’da yeterince bölünme ve ayrışma var. Yeni Türkiye, bölünmüş yeni ülkeler veya başarısız ve zayıf ülkeler istemiyor. Bölgenin şu an ihtiyaç duyduğu şey bölünme değil birleşmedir. Bölge aynı zamanda yeni bölgesel sistemin belirlenmesi için de dış müdahaleler istemiyor.

Türk uzmanlar ve akademisyenler, bu yeni bölgesel sistemlerine bir ad vermemişler. Ancak bu sistem belli bir ölçüde Avrupa Birliği`ne benziyor gibi görünüyor. Zira bu sistem, Türkiye’nin liderliğinde bağımsız ve demokratik ülkeler arasında bir ekonomik birlik üzerine kurulu. Peki, bu dev proje gerçekleşebilir mi?

Türkiye’nin Bu Projesinin Önündeki Engeller

Geçtiğimiz yıllarda yaşanan olaylar, Orta Doğu’daki eskimiş ve kırılgan sistemin -yerine alternatif bir rejim gelmeden- yıkılmasına neden oldu. Dış oyuncular yeni bir bölgesel sistem kurmaya yönelik projelerini gerçekleştirmeye çalışsalar da bu projelerden hiçbiri gerçekleşmedi. Bu görüşler ve güçler arasındaki rekabetin önümüzdeki yıllarda devam edecek gibi görünüyor.

Başarısız projelerle dolu bu tarihe bakıldığında Türkiye’nin bölgesel projesinin gerçekleşme şansı var mı?

Aslında bu projenin önünde dört engel var:

1- Bu projenin küresel sistemin bir parçası olması için uluslararası bir kılıfa ihtiyacı var. Bu sadece ABD’nin bölgedeki nüfuzunun daralması durumunda mümkün olabilir.

2- İsrail’in, 60 yıldır tamamen yıkma konusunda başarılı olduğu Arap Orta Doğu yerine İslami Orta Doğu kurulmasına karşı mutlak reddi. İsrail böyle bir sistemin doğmasını engellemek ve başarısızlığa uğratmak için 10 savaşa girmeye hazır.

3- Türkiye ve İran’ın, Arap Orta Doğu ve Hazar Denizi-Orta Asya’da “iktidar çekişmesini” sakınmaları veya en azından aralarındaki rekabeti barışçıl seviyeye indirgemeleri.

4- Arap unsurunun sistemi üretme sürecine katılma kapasitesine sahip olması.

Açıkça görüldüğü gibi bu dört engelden her biri tek başına Türkiye’nin yeni bölgesel bütünleşmesini kırılgan yapabilecek güçte. (Kuveyt`te yayınlanan El Kabas gazetesi, 16 Haziran 2013)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —