Tarih: 09.11.2021 12:40

Uludağ´da tehlike çanları: Çayırlar azaldı, su kaynakları tükenmek üzere

Facebook Twitter Linked-in

 

Kış turizminin gözdesi Uludağ´da tehlike çanları çalıyor. Küresel iklim değişikliğinin yanı sıra, 35 yılda ekolojik denge bozulurken, çayırlarda azalma, kayalık alanlarda artış, su kaynaklarında ise daralma yaşanıyor.

Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü´nden Doç. Dr. Gökhan Özsoy´un yaptığı araştırmada, 35 yılda Uludağ Millî Parkında ekolojik dengenin bozulduğu gözler önüne serildi.

/resimler/2021-11/9/1241296738283.jpg

Uydu verileri ve coğrafî bilgi sisteminin algoritmaları kullanılarak yapılan araştırmada 1985 yılı ile 2019 yılı arasında Uludağ´ın çayırları, su kaynakları ve kayalık alanlarındaki değişimler gözlemlendi. Çıplak kayalıkların yüzde 7,8´den yüzde 13´e çıktığı, alpin çayırlarının yüzde 18´den yüzde 16´ya gerilediği ve su kaynaklarındaki 7,46 hektardan, 2,9 hektara daraldığı araştırma raporlarında yerini aldı.

/resimler/2021-11/9/1242353316148.jpg

Uludağ´da gelişi güzel düzenlenen yürüyüş rotaları, kamp ve piknik alanlarının olduğu bölgelerde tahribatın fazla olduğu, insanların giremediği noktalarda ise ağaçlarda küçük oranda da olsa artışların olduğu tespit edildi.

Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü´nden Doç. Dr. Gökhan Özsoy şunları söyledi:

“1985 ile 2019 arasındaki uydu görüntülerine bakılarak, Uludağ ile ilgili ciddi sonuçlara ulaştık. Özetlemek gerekirse, insan aktivitesinin çok yoğun olduğu kısımlarda, erozyon yüzeylerinde artış, çıplak kayaya dönüşme bitki yoğunluğunda azalma tespit ettik. Birinci bölge ve ikinci bölge turistlik açıdan söylersek, kamp yapılan alanlar Sarıalan, Bakacak, Kirazlıyayla gibi alanlarda vejetasyon örtüsünde bozulmalar tespit ettik.”

/resimler/2021-11/9/1243149768026.jpg

İNSAN GİRMEYEN ORMANLARDA ARTIŞ

İşin sevindirici tarafının insan aktivitesinin olmadığı kısımlarda da yüksek eğimli alanlardaki orman faunasında bir artış söz konusu olduğunu belirten Özsoy, “Demek ki doğayı kendi haline bıraksak, Uludağ daha da yeşil olacak. Çünkü çarpıcı olan 1985 yılındaki vejetasyon örtüsünü incelediğimiz de 2019´da daha yoğun bir yeşillik görüyorsunuz. Bu şu demek oluyor, insanlar oraya giremedi ve ağaçlar yoğunluğunu arttırdı” diye konuştu.

/resimler/2021-11/9/1243388830899.jpg

Alpin çayırları bölgesindeki deformasyonla ilgili de konuşan Özsoy, “Karlar eridikten sonra buraya kontrolsüz insan girişleri olabiliyor. Bunların yol açtığı erozyon izlerini görebiliyoruz. Yol izleri, otlatılan hayvanlarla ilgili izler. En önemlisi turistlik açıdan son yıllarda moda olan ATV, Off-Road gibi aktivitelerin yapılıyor olması. İnanın lastik izlerine varana kadar rotalar oluşmuş durumda” dedi.

'ULUDAĞ´A ÖZEL 30 ENDEMİK VAR'

Bu durumun kontrolsüz gittiğini ve çok fazla deformasyona yol açtığını belirten Özsoy, ”Uludağ endemik türleri ile ünlüdür, hem fauna, hem flora açısından. Aşağı yukarı 30´a yakın sadece Uludağ endemik var” şeklinde konuştu.

/resimler/2021-11/9/1244109001089.jpg

Alınabilecek önlemlerin de olduğunu belirten Özsoy şöyle konuştu: “Özellikle Milli Parkların oluşturduğu rotalar var. Bu oluşturulan gezi rotalarının terk edilmemesi, bunların kontrolünün iyi yapılması, gelişi güzel turistler ya da firmaların kendisine rota oluşturmaması gerekiyor. Eğer bir rota oluşturulacaksa bunun bakanlıktan izninin alması lazım. O rotada endemik tür var mı araştırılması gerekiyor.“

Özsoy sözlerine şu şekilde devam etti:

“Geçmişte haberlerde de duyarsınız, Uludağ´da kaybolan dağcılar Nasıl kayboluyor bu insanlar? Demek ki kontrolsüzlük var. Ben biraz dolaşayım diyor sonra yolunu bulamıyor. Yurtdışında bu tarz turist çeken kayak merkezlerinde bu tarz haberleri göremezsiniz. Çünkü yasaktır. Kimse başının estiği gibi dolaşamaz.”

/resimler/2021-11/9/1244436345428.jpg

'KÜRESEL ISINMA KAYNAKLI MI?'

Bir başka çarpıcı olayın da su yüzeyleriyle ilgili olduğunun altını çizen Özsoy, “Su yüzeylerinde de azalmalar gördük. Uludağ´da 9 tane göl var. Bunların bazıları yazın kuruyor, bazıları yazın dahi su barındırıyor. Acaba yıl bazında 2019´da aldığımız görüntü de mi böyleydi, yoksa gerçekten küresel ısınma kaynaklı su yüzeyleri mi azalıyor bunun mutlaka araştırılması gerekiyor” diye konuştu.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —