Devrimleri şairler hazırlar; toplumları coşturma ve meydanlara dökme görevini şairler üstlenir.
Ancak devrim başarıyla sonuçlandıktan sonra yönetime geçenlerin kafasına koydukları ilk plan, halkı sokaklara döken fikir-düşünce insanlarını tasfiye etmektir.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin 30 Ocak 1881 tarihindeki cenaze töreni, Rusya'daki devrimci düşüncelerin ilk pratik eylemi olurken, 1905 devrimine giden yolun fikri altyapısını da döşemişti.
Ardından gençlerin edebiyata ve sanata getirdikleri özgürlükçü arayışlar Ekim 1917'de meyvesini verirken, 1920'lerin başlarından itibaren o özgürlükçü düşüncelerin mimarları Rusya'yı birer birer terk etti.
Devrimin ve uygulamalarının partisi olarak Maksim Gorki'yi öne veren Josef Stalin, 1930'ların ortalarına gelindiğinde Gorki'yi de yarı deli haline getirmişti…
Rus edebiyatının 1905 devriminden sonraki özgürlükçü kuşağına mensup Viktor Şklovski'nin hatıralar kitabından o döneme ait bazı parçaları Independent Türkçe okurlarıyla paylaşırken, bir daha ve katiyetle "Edebiyat olmadan asla…" diyoruz.
Futuristlerle ilgili detaylı yazalım.
"Şiiri nasıl yapmalı?" makalesinin başlangıcında Mayakovski şöyle yazmıştı:
...Hiçbir suçu olmayan eski şiire kuşkusuz az dokunmuşlar… Tersine, kayda alarak, gürleyerek ve anıtları evirip çevirerek biz okurlara büyük sanatçıları tamamen bilinmeyen, araştırılmamış yanlarından göstermişiz. Çocukları (aynı zamanda genç edebi okulları) her zaman karton atların içinde neyin olduğunu ilgilendiriyor. Formalistlerin çalışmalarından sonra kağıt atların ve fillerin iç dünyası açıklığa kavuşmuştur.
Fakat bunlar, 1926 yılında kendi zamanını ve kendini idrak etmiş bir insanın sarfettiği sözlerdir.
Dnepr Nehri'nin aşağı kısmından gelen Burlyuklar, duvar kağıdının arka kısmında şiir kitabı basmıştı; ismi "Hakimlerin Ufak Bahçesi"ydi.
Kitapta Burlyukların, Vasili Kamenski'nin, Velimir Hlebnikov'un ve Guro'nun şiirleri yer almıştı.
Derneğe, Dnepr bölgesindeki eski Yunan kolonisinin ismini vermişlerdi: Gileya.
Koloni çoktan kaybolup gitti, ancak iyi bir komşu çıkan Burlyuklar Gileya'nın ismini muhafaza ettiler. Grup daha yeni oluşuyordu.
Daha sonra "Budetlyan" ("olacağım" sözünden) ismini alarak "Toplumsal Zevke Tokat" isimli kitapçığı yayımladı.
O kitapta ilk sırada Hlebnikov'un tarih-rakamları yayımlanmıştı.
Rakamlar kolon halinde verilmişti; tarihlerin 317'ye bölündüğü veya öylesine alındığı veya çarpıldığı düşünülüyordu.
Son satır şöyle görünüyordu:
İşte bir 1917.
Ben, düğmeleri aşağıdan yukarıya kadar iliklenmiş siyah pardesülü Velimir Hlebnikov'u bir konuşması sırasında görmüştüm.
— Kitaptaki tarihler,
— ben demiştim,
— büyük devletlerin dağıldığı yıllar.
Siz bizim imparatorluğun 1917 yılında mı dağılacağını düşünüyorsunuz?
("Tokat" 1912 yılında yayımlanmıştı.)
Hlebnikov adeta dudaklarını kıpırdatmadan bana cevap vermişti:
— Beni herkesten önce anladınız.
Eski yıkılıyordu.
Türlerin yer değişimi yaşanıyordu: bir kısım şair, sembolizmden sonra daha önce şiirsel olmamış en sıradan, imha edilmemiş konulara dalıyordu; onların başında Mihail Kuzmin ve Anna Andreyevna Ahmatova geliyordu.
Diğerleri, bilime veya estetik bakımdan reddedilen alanlara girmeye çalışıyordu.
Terdiakovski ve Lomonosov, Slavcılığı reddediyordu.
Slav harfleriyle kitap yayımlayan şair Vladimir Narbut ismini "Alliluyya" koymuştu.
Açık mavi renk kağıda basılmış kitap, sanki dini kitapların dış görüntüsünü tekrarlıyordu, ancak küfür doluydu ve Narbut, Habeşistan'a gidip beklemek zorunda kaldı.
Gileya yanlıları Rimbaud'un estetik karşıtı temasından hoşlanıyordu; aynı zamanda onlar, Vasili Kamenski'nin yaptığı gibi şarkı temasına el atıyordu.
Cephe yollarında araba stop ettirerek gitme metodu vardır. Bu metodun adı "Oylamak"tır.
Elini kaldırıyorsun, seni alıyor ve herhangi bir yol ayrımına kadar götürüyorlar.
Mayakovski, David Burlyuk ile Heykelcilik ve Taş Ustalığı Okulu'nda ressamlığın yeni bir estetik için mücadele ettiği dönemde tanışmıştı.
Mayakovski'nin anlatmadığı bir geçmişi vardı. Kendisi, erken yaşlarda Bolşevikler Partisi'ne üye olmuş, Moskova Örgütü'ne terfi etmiş, ardından kendisini tutuklamışlardı; cezaevinde yatmıştı, cezaevinden Moskova'nın sadece küçük bir parçasını görmüştü: binayı ve tabut yapılan yeri tabelasını.
Kendisi, harflerin nereye konduğunu bilmeden uzun süre tabeladaki kelimenin harflerine bakmıştı.
Çok genç, hatta yeniyetme olmasından dolayı kendisini salıvermişlerdi.
Vladimir Vladimiroviç'in annesinin oturduğu evin arkasında farklı bir olayın araştırması vardı.
Ben kadını artık yaşlıyken görmüştüm; Mayakovski'nin ölümünden sonra Krasnaya Presnya'daki farklı bir dairede.
Oğlunun ölümünden sonra kadın, bu fakir dairede hiçbir şeyi değiştirmek istemiyordu.
Mayakovski ihtiyacı ve hapishaneyi biliyordu.
İşte bana sevmeyi Butırka'da öğretmişler. Bulonsk ormanını neden özlüyorum? Deniz manzaraları neden bu kadar rahat nefes aldırıyor?
İşte 'Toprağa Verme Süreçleri Bürosu'nda ben 103 No'lu koğuşun gözetleme deliğine aşık olmuşum.
Ardından, hapishaneden sonra iş arayışları ve 'oval delikli çizmeler'.
Yıpranmış pabucun alt kısmındaki deliğin ne olduğunu biliyorum: delinmiş alt kısımdan ayak kaldırımı hissediliyor.
Mayakovski oval delikleri hatırlıyordu.
Evi yoktu, ressamlık ve heykel okulunda okuduğunda elini nerede yıkayacağını bilemiyordu.
Orada farklı insanlar vardı: büfeye yaklaşabilen zenginler ve büfenin varlığını fark edemeyen insanlar, paltosu olan insanlar, pelerinliler ve hatta giymeye ve sırtına atmaya hiçbir şeyi olmayanlar.
Daha sonra Mayakovski'nin şiirlerinde varlılar ve fakirler ayrımı çok sert ve poetik biçimde yer aldı.
Elini yıkamaya yeri olmayan bu meşakkatli güzel insan, David Burlyuk ile arkadaş olmuştu.
David, bazen bulunmayan krallığın sahibi ve avantüristin evsiz dehayı sevmesi gibi Mayakovski'yi sevmişti.
O, kanatlı uçakta kendi mürşidinin peşinden gitti, onun devletini aradı ve kendi dehasının vatanının vatandaşlığını kaybetti.
Şimdi David Burlyuk mantıklı düşünen, sağlıklı, yerinde duramayan, çalışkan bir ihtiyardır. Kırk sene boyunca bu güçlü adam ilerleyemezken ancak doğal olarak yaşlanmıştır.
David Burlyuk için Hlebnikov da tamamen yabancı bir insandır;
— artık bu, onun çıkarlarının bakış açısıdır.
Velimir Hlebnikov tarihin ritmini anlamak istiyordu.
David Burlyuk sansasyonları seviyor ve Velimir Hlebnikov'u anlaşılırdan daha ziyade şaşırtıcı yapmaya çalışıyordu.
Hlebnikov bundan memnun değildi.
Hiç kimseden asılı olmamak ve dostluk bağlarıyla bağlanmamak için kendisi gezginliği seçmişti.
İran'da bulunduğu sıralarda ona "derviş" derlermiş.
Kendisine okumaktan daha ziyade şaşırırlarmış; kendisi, birçok sözünün, örneğin "zenziver" kelimesinin muğlak değil de kuş ismi olduğunu sessizce izah ediyordu.
Birkaç yere parçalanması, yenilenmesi mümkün sözle ilgili konuşuyordu.
Züppeler kendisinden telaffuz edildiğinde kaşınılabilecek kelimeler istiyordu.
Hlebnikov şimdi çağdaş şiirin içine dahil olmuş ve birçok insan için anlaşılır olmuştur.
Onun deneyimleri ilk başta şaşıran ve kendisini anlamayan insanlarca yorumlanmıştır; Hlebnikov'un Sovyet edebiyatı tarihinden çıkarılması imkansızdır.
Sonuçta tarih merhametlidir; yakıcı güneş altın madenini darmadağın ederek onu taş ve kum haline getiriyor; ilkbaharın su akışları kumları yıkıyor; altın kurtuluyor; şair gerekli hale geliyor.
Bunun için gereken zaman genelde insan hayatından daha fazladır. Yol ayrımına kadar herkes bir şeyler görmüştür.
En esaslı olanı, mazinin inkarıdır.
V. Mayakovski "Otobiyografi"de (1922) yazıyordu:
Moskova'da Hlebnikov. Onun sessiz dehası o zaman benim için tamamen coşup çağlayan David (Burlyuk) tarafından tamamen gölgelenmişti.