İsrail´in kritik önemdeki noktalarına yakın bir konumda Çin´in iki adet milyar dolarlık deniz limanı inşa etmesi, Washington ile ilişkiler ve potansiyel güvelik meselelerine dair endişeleri artırıyor.
RICHARD SEHRLICH
Çin, ABD´nin 6.filosunun konuşlandığı Hayfa´da, İsrail´in ana donanma üssünün hemen yanında ve Tel Aviv´e yakın Ashdod´daki iki noktada deniz limanları inşa ediyor ve bu durum Akdeniz ve Orta Doğu´da Çin´in askeri potansiyeline dair endişeleri tetikliyor.
İsrail´de yayımlanan Haaretz´de geçen bir habere göre: “Hayfa´da Çin´e ait sivil liman, yanı başında İsrail´e ait olan donanma üssünden bir çıkış yoluna bitişik olup burada İsrail´in denizaltı filosu konuşlanmış durumda ve ayrıca yabancı medyada geçen haberlere göre İsrail nükleer füzeler fırlatmaya dönük ikinci saldırı yeteneğini de burada sürdürüyor.”
Haaretz, Eylül ayında yayımladığı bir haberde durumu şu şekilde açıklıyor: “İsrail´de kimse, bunun stratejik etkileri hakkında düşünmüş değil.”
Güdümlü füze destroyeri USS Arleigh Burke, 25 Ekim günü, İtalya´nın Napoli kentinde merkezi bulunan 6. Filo´ya destek olmak üzere Hayfa´yı ziyaret etti.
Şangay Uluslararası Liman Grubu SIPG ise, 2015 yılında Haifa sözleşmesini imzaladı, Haziran ayında inşaatı başlattı ve 2021 yılından itibaren 25 yıl boyunca Bayport Terminali´ni işletecek.
SIPG, Washington, Seattle´daki ABD limanlarıyla 2006 yılında, Georgia Limanlar Otoritesi ile 2004 yılında ve Barselona / İspanya´da 2006 yılında mutabakat zaptları imzaladı.
Websitesinde yapılan açıklamalara göre; SIPG aynı zamanda Rotterdam, Hamburg ve Londra´daki Avrupa limanlarıyla ve Japonya´daki iki limanla birlikte çalışıyor.
Bu esnada, Çin´in hükümete ait olan en büyük şirketlerinden biri olan China Harbor Engineering, Tel Aviv´in 25 mil (40 kilometre) güneyindeki Ashdod´da bir liman inşa ediyor.
“3 milyar dolar karşılığında İsrail´in bu zamana değin en büyük denizaşırı yatırım projelerinden biri olacak ve aynı zamanda Çin şirketi China Harbor Engineering açısından en büyük projelerinden birine imza atılmış olacak,” diye belirtmişti Washington merkezli Hudson Enstitüsü isimli düşünce kuruluşunda kıdemli uzman olan Arthur Herman Kasım ayındaki bir yazısında.
“Akdeniz kıyısında Ashdod, İsrail´in uluslararası deniz trafiğinin yüzde 90´ının güzergahıdır,” demişti Herman.
Ashdod´un mevcut limanı, Ekim ayında USS Ross güdümlü füze destroyerine ev sahipliği yaptı ve aynı zamanda ABD´nin 6. Filosunun operasyon alanında ABD´nin ulusal güvenlik çıkarlarını destekliyor,” diye belirtmişti donanma websitesinde konuşan bir USS Ross halkla ilişkiler yetkilisi.
“Bu tarihi bir dönemeçtir,” diyor İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu 2017 yılında yaptığı bir konuşmada. 2017 yılında kendisi Ashdod limanının kilometre taşlarını döşemek üzere Çinli yetkililerle işbirliğine gitmişti.
“İsrail Ulaştırma Bakanlığı ve Limanlar Otoritesi, “İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi ve İsrail donanmasının zerre kadar dahli olmaksızın” Haifa ve Ashdod´da Çin´in liman inşa etmesine izin verdi,” diye belirtti Haaretz durumu.
Londra merkezli Economist dergisinin Ekim ayında yaptığı habere göre ise, “temel endişe, Çin´in stratejik altyapıyı denetim altına alması ve casusluk olasılığıdır.”
Economist şöyle yazmıştı: “İsrail´in denizaltıları, yaygın görüşe göre nükleer füze fırlatma yeteneğine sahip olmayıp, orada Haifa´da demirlemiş durumdalar. Bununla birlikte, Çinli firma ile anlaşma hiçbir zaman Bakanlar Kurulu veya ulusal güvenlik konseyi ile hiçbir zaman görüşülmedi ve İsrailli bir bakana göre bu durum hayret verici.”
Ticaret yolları
“İsrail´in birçok siyasi partisi ve eski ulusal güvenlik yetkilileri arasında şüpheciler var. Bu kişiler, Çin´in İsrail´in altyapı projelerine müdahalesinden kaynaklanan potansiyel güvenlik konuları ve ABD ile İsrail´in arasının açılma olasılığı konusunda uyarılarda bulunuyorlar,” diye yazmıştı Washington merkezli Dış İlişkiler Konseyi´nde Orta Doğu çalışmaları konusunda kıdemli araştırmacı ve Başkan George W. Bush´un eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Elliott Abrams.
Limanlar, Çin´in milyarlarca dolarlık uluslararası nitelikteki Kemer ve Yol Girişimi´nin bir parçası niteliğinde.
Kemer ve Yol projesi, Çin´i Asya, Orta Doğu ve Avrupa´daki diğer ülkelerle bağlayacak; beraberlerinde de kara ve denizden geçen karlı ticaret yolları söz konusu olacak. Ashdod ise, Avrupa ile deniz ticareti açısından kritik bir liman görevi görecek, diyordu Abrams.
2018 yılındaki bir bilgi notunda şöyle söylemişti: “Çin´in Haifa ve Ashdod limanları, “Çin´in gelecekteki yüceliğine dair üç kilit kaynağın –petrokimya, tüketim ürünleri piyasaları ve ileri teknoloji- peşine düşmeye dönük iddialı bir trans-Asya stratejisinin parçasıdır.” Yani Orta Doğu petrolü ve gazı, Çin´in büyümesini tetikliyor.
Orta Doğu, tüketim malları, elektronik ve diğer ürünler dahil olmak üzere Çin´in ihracatlarını satın almak üzere devasa bir ticari piyasa da sunmaktadır. İsrail Dışişleri Bakanlığı´nın Asya ve Pasifik´ten sorumlu müdür yardımcısı Gilad Cohen, Çin´in İsrail´deki yatırımları konusunda dikkafalı ve iyimser: “Kısa süre önce Çin´in İsrail´de projelere ve yatırımlara katılmasına izin verilmemesi yönünde uyarılar artmaya başladı.”
Cohen Ekim ayında şöyle söylemişti: “Çin´in bölgemize herhangi bir ekonomik müdahalesini kendi çıkarlarımıza yönelik bir tehdit ve ekonomik bağımsızlığımız karşısında bir tehlike olarak görecek kadar ileri gidenler var. Bu açıklamalar, ülkeler arasındaki ilişkilere zarar veriyor.”
“Yeteneklerine güvenen, yeni piyasalara maruz kalmaktan korkmayan bir ülkeyiz. Öte yandan, güvenliğimizi ve stratejik çıkarlarımızı da koruyoruz,” diye yazdı Cohen, “Çin´e yakın olmak İsrail´e çok yakın olmakla nasıl eşdeğer oldu” başlıklı makalesinde.
Bu esnada Başbakan Netanyahu, Çin devlet başkanı yardımcısı Wang Qishan´la, Ekim ayında Kudüs´te elektronik ticaret devi Alibaba´nın kurucusu ve CEO´su Jack Ma ile birlikte görüştü.
Zirveleri, “ülkelerimiz, ekonomilerimiz ve halklarımız arasında güçlenen bağları yansıtıyor,” diye konuştu Netanyahu.
2017 yılında Netanyahu Pekin´i ziyaret etti ve Çin devlet başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi.
Deng Xiaoping ve Yitzhak Rabin´in iktidarda olduğu 1992 yılında ise Çin İsrail ile diplomatik ilişkilerini tesis etmişti ve BM´deki oylamalar sırasında İsrail´i desteklemeye devam ediyor.
Kaynak: http://www.atimes.com/article/is-china-getting-too-close-to-israel/