Aksaçlı adamla, yanındaki, 41 yıldır büyümeyen ve yan gelip yatmaktan başka hiçbir şey yapmamış olan yavru dolaşmaya devam ederlerken, kocaman bir trafik çemberinin yer aldığı bir kavşak noktasına geldiler.
Kuzeye giden çift şerit yol Lefkoşadan Girneye uzanıyordu.
Batı tarafa doğru giden çift şerit yol, Lefkoşayı Güzelyurta, doğu tarafa gideni de Lefkoşayı Mağusaya bağlıyordu. Mağusaya giden yol Ercan kavşağından sonra çatallanıp Karpaza kadar devam ediyordu.
Girneden Karpaza kadar uzanan bir başka çift şeritli yol daha yapılmıştı bunlara ilaveten
Bu üzerinde aracımızı sürdüğümüz yolları kim yaptı biliyor musun diye sordu Aksaçlı adam.
Peki, komşu çocukların anaları ile birlikte senin abinden ve annenden bir temiz dayak yiyip buradan ayrılmalarından evvel, bu yolların ne halde olduklarını hiç hatırlıyor musun? Cevabı beklemeden sözlerine devam etti.
Lefkoşayı Girneye bağlayan yol, neredeyse yarım şeritlik bir yoldu ve İngilizler yapmıştı zamanında Yolda giden bir araba, karşıdan gelen bir arabayla karşılaştığında illaki her ikisi de yolun kenarındaki bankete çıkmak zorunda kalırdı yol çok dar olduğu için. Hele bir de bu yolun Sentilaryona (Saint Hilarion) çıkan ve sonra da döne döne aşağıya inen bir bölümü vardı ki, ne sen sor ne ben sorayım
Biraz soluklandıktan sonra gözlerini kapadı, Çok canlar aldı orası dedi Belli ki, oradaki trafik kazalarında kaybettiği arkadaşlarını, yeğenlerini ve dostlarını hatırladı. Yaşadığı tüm üzüntüler bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti o an.
Boğazdan Gönyeliye kadar uzanan kısmı da zaten dardı, bir de İngilizler zamanında yolun iki kenarına, neredeyse yolla bitişik şekilde efkalipto ile akasya ağaçları ekmişler, gelen giden en küçük bir dikkatsizlikte onlara vururdu. Ya yaralanır, ya da ölürdü Aha bu gördüğün çift şerit yolu, bundan yaklaşık 40 sene evvel Suudi Arabistan yaptırdıydı dedi. Parasını bize hibe ettilerdi. Çok da iyi olduydu, o daracık tehlikeli yoldan kurtulduyduk o zaman. Aradan geçen yıllardan ve otomobil sayısının da artmasından sonra da yol yetersiz kalınca, o bizden hiçbir şeyini esirgemeyen anamız bu gördüğün havaalanı pistine benzer yolu yaptı biz rahat edelim, kolayca güvenilir bir şekilde Lefkoşadan Girneye gidip gelebilelim diye
Etrafına bakındı uzun uzun. Çevreyi gözden geçirdi. Sanki de bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Uzakta hayal meyal görülebilen toprak, incecik bir yolu işaret ederek, Komşu çocuklar hiçbir Türk köyünün yolunu asfalt yapmadılardı diye başladı anlatmaya. Zar zor alabildiğimiz kullanılmış, bilmem kaçıncı el arabalarımız bu toprak köy yollarında gidip gelmekten iyice eskiyip sık sık bozulurlardı. En çok da dümen sistemi bozulurdu ve başlardı direksiyon titremeye 30 mil hızdan sonra
Komşu çocukları buralardan anamızın sayesinde kaçtıktan sonra, kaç tane köyümüz varsa, ayırım yapmadan hepsinin yolunu asfaltladı anamız, hiçbir şeyi de esirgemeden. İyi ki de böylesi bir anamız var dedi Aksaçlı adam. Böylesi özverili ve bizi düşünen bir Anamız olmasaydı, hala daha toprak yollarda sürecektik arabalarımızı. Yollara asfalt dökecek para ne gezerdi bizde diyerek gözlerini Güzelyurta doğru giden yola dikti
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@gmail.com veya ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
6 Mayıs 2015