Doç. Dr. Aybeniz Rahimova


`Bir yazar, bir bilim adamı ve hayata gözleri gurbette yummak`

`Şuşa`nın işgalden kurtarılışını görseydi, Çemenzeminli`nin izini orada da aramak için herkesten önce koşacağından emin olunuz`


UNUTMAYALIM

 
 
 
 
 
Türk dünyasının bilim adamları dizisinden - kırk sekizinci yazı

 

*BAKÜ MEKTUBU*

 

Kuşkusuz, tüm ülkelerin ve milletlerin edebiyat bilimciliği tarihinde hayatı boyunca aynı yazarı-şairi araştırarak kendi `bilim insanı` titrini o yazar-şairlerle özdeşleştirmiş bilginler az değildir.Gerçek bilim insanları bunu bilimin şerefi,onuru namına ettikleri gibi özellikle sosyalist dönemde `araştırmacı bilim insanı` titri alanların bir kısmı bunu üst düzey devlet görevinde bulunan yazar-şairlerin himayesine sığınmak ve onların pozisyonlarını kendi çıkarları için kullanmak namına yapıyorlardı.Maalesef günümüzde `bilim insanı` titri taşıyan o kabilden insanlarımızın sayılarının hiç de az olmadığını görüyoruz.Oysa edebiyat bilimciliğimizin 20.yüzyıldaki tarihinin acı örnekleri daim ibret dersi almamız için yeterliydi.Fakat gerçek bilimle asla bağdaşmayan kişisel çıkar hırsı galiba ne ibretten anlıyor ne de ders almaktan.Öte yandan edebiyat bilimciliği tarihimize baktığımızda orada konjönktürlere göre kişisel hırslarını tatmin etmeyi fırsat bılenlerin değil kariyerlerinde meşakkat ve alın teri dışında bir şey bulunmayan insanların günümüzde de var olmaları gerçeğinden farklı bir gerçekle karşılaşmıyoruz.İşte onlardan biri Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli geçtiğimiz ilkbaharda sessiz sedasız dünyaya veda ettiğinde arkasından veda sözü söyleyenlerin hiçbiri tek yapay kelime kullanmamıştı.Zaten onunla ilgili içten gelmeyen,boğazdan yukarı herhangi kelimenin kullanılması sadece anısına değil,edebiyat bilimciliğimizin tamamına hakaret olurdu.İşte `bilim kariyerinin omurgasını tek yazar teşkil etmişti`- derken kastettiğimiz bilim adamlarımızdandı Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli.Edebiyat tarihimizde ünlü romancımız Yusuf Vezir Çemenzeminli kim idiyse,edebiyat bilimciliğimizin tarihinde de Çemenzeminli`yi altmış yıllık çalışmalarında hep ön planda tutmuş Prof.Dr.Hüseyinli de aynı yeri edindi.`Biri yazar,öteki bilim adamı hangi iki insanın yapısı ve karakteri itibariyle bu kadar yakınlık teşkil eder`- diye sorarlarsa,tereddütsüz `Yusuf Vezir Çemenzeminli ve hayatı boyunca onu araştırmaktan hiç yorulmamış,bunu bir tutku haline getirmiş Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`-dememize kimse itiraz edemez.

Tek üzüntümüz sovyet döneminin o acımasız yasakları ve kısıtlamaları yüzünden Yusuf Vezir Çemenzeminli`nin hayatının İstanbul dönemlerinin Hüseyinli tarafından zamanında İstanbul arşivlerinde incelenememesiydi.Nasıl inceleyecekti ki,1918-1920 milli Cumhuriyet dönemimizin ismini olumlu anlamda tek kelimeyle anmak bile yasaktı ve Yusuf Vezir o dönemde Azerbaycan Cumhuriyeti`nin İstanbul`daki Büyükelçisi olmuştu.Ama önce edebiyat ve düşünce tarihimizin bu çok önemli şahsiyetinin hayatını ve eserlerini yaşamı boyunca araştırmış kiymetli bilim adamımız Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`nin biyografisine göz atalım.

Galiba İbn Haldun`un `Coğrafya kaderdir` sözüne kimi durumlarda hak kazandırmamız gerekir.Zira İbn Haldun`un bu yaklaşımını onaylayan örneklerden biri Batı sınırlarımızdaki Kazah ilimizden yetişen bilim insanlarının niceliğinin yanırısa niteliği de ortaya koymaktadır.Bu nicelikle niteliğin uyumu geleneğin oluşmasını sağlayan faktörlerin başında geliyor.O nitelikli bilim insanlarımızdan biri olan Tevfik Hüseyinli 21 Nisan 1938`de yetiştirdiği şair,yazar,bilim insanı bakımından öteki bölgelerimizden farklı durumda bulunan Kazah ilimizin Yukarı Gökçeli köyünde memur ailesinde doğdu.İlk,ortaokul ve lise eğitimini bölgenin köy okullarında alan Hüseyinli,1961`de Azerbaycan Devlet Üniversitesi`nin Filoloji fakültesinden mezun oldu.Okurlarımızın hatırlayacağı üzere ünlü bilim adamlarımızla ilgili daha önce kaleme aldığımız ve bu dizide yayınlanan yazılarımızda Filoloji fakültesinin 1950-1970 arasındaki mezunlarının bilimin bu alanına katkılarını irdelerken o peryotu `Altın çağ` diye nitelendirmiştik.Mütevazi bir şahsiyete sahip olan Tevfik Hüseyinli sovyet döneminin koyduğu `Mezuniyetten sonraki köy öğretmenliği` görevini yerine getirdikten sonra Bakü`ye dönmüş ve Azerbaycan`ın ilk Milli Ansiklopedisi`nin ciltlerinin hazırlanma sürecine katılarak Genel yayın yönetmeni,ünlü şairimiz Resul Rıza`nın yanında çalışmıştır.

Tabii,bir ekol niteliğindeki edebiyat adamı olan Resul Rza`nın yanında çalışması Tevfik Hüseyinli`ye büyük deneyim kazandırdığı gibi mezun olduğu universitetinin açık öğretim bölümünde de part-time görev yapması bilim dünyasıyla ilişkilerinin pekişmesini sağlamıştır.İşte bundan dolayıdır ki,zaten üniversitenin içinde bulunan Tevfik Hüseyinli 1975`de `Yusuf Vezir Çemenzeminli`nin yapıtlarında tarihilik ve `Kan içinde` romanı` konulu doktora tezini savunduktan kısa süre sonra Filoloji fakültesinin Çağdaş Azerbaycan edebiyatı bölümüne öğretim görevlisi kadrosuna atanmıştır.Bilimin içindeyseniz,üzerinde çalıştığınız konular kişilik olarak sizin karakter yapınıza uygun olmalı; değilse,o uyuşmazlık hayatınız boyunca sizi rahatsız edeceği gibi bilim tarihinde isminizin saygıyla anılmasını da zorlaştıracaktır.Bu bakımdan yaklaştığımızda kendi karakter yapısıyla üzerinde çalıştığı bir yazarın karakter yapısı arasındaki yakınlığı ve hatta bazı durumlarda aynılığı ortaya koyan en isabetli örneklerden biri Yusuf Vezir Çemenzeminli ile onun hayatını ve eserlerini inceleyen Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`nin hayatı ve dünyaya bakışlarıdır.Hüseyinli`nin kendi doktora tezinde incelediği `Kan içinde` romanındaki olaylar 18.yüzyılın Karabağ Hanlığı`nda cereyan ediyor,romanın kahramanı Azerbaycan Türkçesini sarayların arapça-farsça etkisinden kurtararak `halkın şirin dilinde yazan` Molla Penah Vagıf olup kendisi Karabağ Hanlığı`nın dış ilişkiler sorumlusuydu.Şu denkleme dikkat yetirelim lütfen: Tevfik Hüseyinli`nin bölgesinden olup daha sonra Karabağ Hanlığı`nın merkezi Şuşa`ya giden Molla Penah Vagıf`ın hayatını ve gönül adamı özelliklerini Yusuf Vezir Çemenzeminli `Kan içinde` romanında kalemealıyor, Hüseynli ise o romanı kendi doktora tezine konu yaparak başarılı bir çalışma ortaya koyuyor. Ve biz geçtiğimiz 8 Kasım`da yirmi sekiz sene sonra ermeni işgalinden kurtardığımız Şuşa`mıza biran önce kavuşmanın sabırsızlığıyla yaşarken elimize yine ve yeniden aldığımız kitaplar Çemenzeminli`nin `Kan içinde` romanı ve Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`nin o roman üzerine kaleme aldığı bilimsel inceleme oluyor.İşte size önce yazarın,sonra ise bilim adamının öngörü ve isabetleri.Doktora tezini 1986`da `Tarihi roman ustası` adıyla kitaplaştıran Hüseyinli, ertesi sene sovyetlerin bilim geleneğine uygun biçimde `Yusuf Vezir Çemenzeminli` isimli kitabıyla profesörlük çalışmasını bilim dünyasının tartışmasına sunduğu gibi formaliteleri tamamladıktan sonra 1990`da tamamı Ord.Prof.Dr.ve Prof.Dr.titrlerine sahip yirmi üyeden oluşan Bilim Konseyi`nin önünde başarıyla savunarak hakettiği ünvanı almıştır.

 

/resimler/2021-1/16/1005153273306.jpg

 

Fakat Prof. Dr. ünvanını almasına rağmen Yusuf Vezir Çemenzeminli temasından hiçbir zaman kopmamıştır.Kitaplarından da güncel basındaki yazılarından da kürsü konuşmalarından da öğrendiğimiz üzere Prof.Dr.Hüseyinli`yi en çok üzen mesele İstanbul`un arşiv ve kütüphanelerinde Yusuf Vezir Çemenzeminli`yle ilgili yazılara elinin ulaşmaması olmuştu.Rejimin getirdiği kısıtlamalarla ilintili duruma rağmen Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli araştırdığı konuya dair SSCB`nin tüm arşiv ve kütüphanelerinde bulunan malzemelerin tamamına erişmiş ve incelemelerinde kullanmıştı.Fakat Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti`nin (28 Mayı 1918-27 Nisan 1920) tarihine ilişkin Moskova`nın koyduğu yasaklar yüzünden Prof.Dr.Hüseyinli kendi arşivlerimizdeki malzemelere bile ulaşmakta büyük sıkıntılar yaşamıştır.Azerbaycan Cumhuriyetinin o dönemde Osmanlı İmparatorluğu`nun başkenti İstanbul`a Büyükelçi gönderdiği ünlü yazarımız Yusuf Vezir Çemenzeminli,milli devletimizin Rusya yanlısı güçler tarafından ele geçirilmesiyle Haziran 1920`de Büyükelçilik görevini durdurduktan bir sonra Paris`e giderek kardeşinin desteğiyla orada kalmış,kardeşi genç yaşta vefat edince 1926`da İstanbul`a dönmüş,orada iş bulamayınca Bakü`ye gelmiştir.

1930`ların başlarından itibaren sovyet rejiminin baskılarıyla yüzleşen Yusuf Vezir Çemenzeminli iki azyaşlı oğlunu da bırakarak SSCB`nin çeşitli bölgelernde gizli yaşamak zorunda kalmış,1943`te Rusya Federasyonu`nun Nijni Novgorod şehrinde hayata gözlerini yummuştur.Ve bize acı veren durum sadece Yusuf Vezir Çemenzeminli gibi milletini bu kadar seven bir yazarın-aydının trajik hayatı olmayıp,onun mezarının hala ülkemize getirilmemesidir.İnanıyoruz ki,Şuşa`yı ermeni işgalinden kurtararak bize büyük sevnç yaşatan devletimiz Yusuf Vezir Çemenzeminli gibi dünya çapındaki bir roman ustasının,bir düşünürün,milletini derinden seven bir aydınımızın mezarının ülkemze getirilmesi için gereken adımları kısa sürede atacaktır.Sovyetlerin dağılmasına yakın Yusuf Vezir Çemenzeminli`yle ilgili dünya ölçeğinde başalayan ve hala sürüp giden tartışmalardan biri de `Ali ve Nino` romanının yazarına ilişkin olup, Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli haliyle bu tartışmaların dışında kalmamış,2004`te yayınlattığı `Kurban Said:tartışmalar,gerçekler` isimli kitabıyla konulara tamamen hakim bir bilim adamı pozisyonunu ortaya koymuştur.

Prof. Dr. Tevfik Hüseyinli`nin kaleme aldığı eserler arasında `Edebiyat ile yaşıyorum`(1993),`Tarihin yuvası söz`(2000),`Çağdaş Azerbaycan edebiyatı`(iki ciltte,müelliflerden biri olarak,2007) kitaplarını öncelikle kayda geçirmemiz gerekir.Yaşamı boyunca 5 inceleme kitabı,3 derslik,121 bilimsel makale kaleme alan Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`nin Bakü Devlet Üniversitesi`ndeki başarılı öğretim görevliliği kariyeri Azerbaycan`da herkesin saygı duyduğu başka bir husus olup meslektaşları ve öğrencileri tarafından hep taktirle karşılanmıştır.Bu bakımdan Prof.Dr.Tevfik Hüseyinlli hep objektifliği aramış kalemi ve hem de mütevazi kişiliğiyle Yusuf Vezir Çemenzeminli`ye yakın durmayı tercih etmiştir.Galiba bu pozisyonuna hayatının sonunda da sadık kalmıştır.Meslektaşımız,Prof.Dr.Vagıf Sultanlı onun Moskova`da hayatını kaybettiğini sosyal medyadan duyurunca herkesin aklından o anda Yusuf Vezir Çemenzeminli`nin kaderinin geçtiğinden eminim.

Hem Prof.Dr.Hüseyinli`nin isminin Çemenzeminli soyadıyla eşleşmesinden hem de Hüseyinli`nin de hayatını vatandan uzaklarda kaybetmesinden dolayı.Şuşa`nın işgalden kurtuluşunu görseydi,Çemenzeminli`nin izini orada da aramak için herkesten önce Şuşa`ya koşacağından emin olunuz.

Kiymetli bilim adamı Prof.Dr.Tevfik Hüseyinli`ye Allah`tan rahmet diliyorum.

Yusuf Vezir Çemenzeminli`yi,onun babasız büyümüş ve hayatteyken tanıdığım evlatları Orhan ve Fikret beyleri rahmetle anıyor,arkadaşlarım olan torunları,arkadaşım Prof.Dr.Leyla Vezirova`yı ve diplomat Yusuf Vezirov`u saygıyla selamlıyorum.

 

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

David Stepanyan: Ermenistan-Türkiye sınırı er ya da geç açılacak... Husumet sayfasının çoktan kapanması gerekirdi

Hiçbir sıkıntı bizi yarı yolda bırakamaz

Bakan Fidan'dan dikkat çeken açıklamalar: Esad ile görüşmeye hazırız

Elhan Mehdiyev: Azerbaycan, Rusya'nın pozisyonuna karşı çıkmayı düşünmüyor

Coni niye Kıbrıs’ta?

Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti