Doç. Dr. Aybeniz Rahimova


`İnatçı ve devrimci bilim adamı, hoca`

`Ve sonraki yıllarda ilerlemiş yaşına rağmen kalemi her eline aldığında kürsüye her çıktığında Prof. Dr. Penah Halilov `Eski Türk edebiyatı, eski Türk tarih` diyerek günümüzle bağlantılar kurdu`


 

UNUTMAYALIM

 
 
 
 
 
Türk dünyasının bilim adamları dizisinden - kırk dördüncü yazı

 

*BAKÜ MEKTUBU*

 

Evet,Moskova onaylıyordu doktora ve profesörlük tezlerimizi nihayetinde.Bir dizi formal prosedür uygulayarak.`Marx`tan,Engels`ten,Lenin`den alıntılar var mıdır,yerinde kullanılmış mıdır?` kriterleri en önde geliyordu,arkasından satır araları prosedüre uygun olarak ayarlanmış mıdır,kaynakçalarda rusça yayınların sayısı nedir v.d. formalitelerin yerine getirilip getirilmediği araştırılıyordu.En son makineden geçirilerek ciltlenmiş tezin standartlara uygunluğu kontrol edilirdi.İşte bundan dolayı doktora tezi olsun profesörlük tezi olsun,SSCB Bakanlar Kurulu`na bağlı Yüksek Terfi Komisyonu`nca kitap halinde incelenmeye alınmıyordu.Bunu bildiği için Azerbaycan da öteki cumhuriyetler de prestijli Bilim Konseyleri önünde savunulan tezleri belirlenmiş kurallara uygun biçimde Moskova`ya onaya gönderiyor,bilimsel titrler ondan sonra veriliyordu.Penah Halilov çok ender istinalardan biriydi ki,1969 yılında kırk dört yaşında savunduğu doktora tezi Moskova`nın onayına Bakü`den iki ciltlik kitap halinde gönderilirken kitaplara profesörlük tezinin rusça özeti eklenmişti.Onay çok kısa sayılacak zaman diliminde gelmişti.Muhtemelen bunda Penah Halilov`un,`SSCB halkları edebiyatı` isimli kitabını Sovyetlerde kaleme alan ilk bilim adamı olmasının etksi büyük olmuştu.Akabinde görev yaptığı Bakü Devlet Üniversitesi`nde kendi başkanlığında kurulan aynı isimli bölüm ve yazdığı aynı isimdeki derslik,belirli aralıklarla kitaplar,her hafta farklı gazetelerde edebiyat konularında makaleler,televizyonda Halilov`un sunduğu `Edebi ufuklar` isimli program v.d.gelmişti. Yani,`Prof.Dr.Penah Halilov fırtınası` diye isimlendire bileceğimiz ve yaklaşık yetmiş seneyi kapsayan çok farklı,çok verimli bir dönem.Öylesine bilgili,öylesine oturuşmuş bir şahsiyet ki,saygı duymamak imkansızdı.

 

/resimler/2020-12/18/1530202010023.jpg

 

Biyografisinden...

Azerbaycan aydınlanmasına öneml şahsiyetler bahşetmiş günümüz Gürcüstan sınırları içindeki Borçalı bölgesinin Sadahlı köyünde 1 Temmuz 1925`de dünyaya gözlerini açtı.Dokuz yaşındayken ailelikçe Azerbaycan`ın Gence kentine taşındıklarından lise eğitimini orada tamamladı.1943`de kaydolduğu Azerbaycan Devlet Üniversitesi Filoloji fakültesinden 1948`de üstün başarı diplomasıyla mezun olunca kendi deyimiyle `üniversitenin o kısa boylu rektörü` Ord.Prof.Dr.Abdullah Karayev`in doğrudan talimatıyla doktora öğrenimine başladı.Öğreniminin sonunda tezi,tezini savunduğunda ise kadrosu hazırdı.1950`lerin başlarının genç bir edebiyat bilimi uzmanı olarak Bakü Devlet Üniversitesi`nde sovyet edebiyatı dersleri verdi.On beş yıllık çalışmanın ürünü olarak ortaya koyduğu `SSCB halkları edebiyatı` isimli kitabının ilk cildi 1966`da(409s.),ikinci cildi ise 1968`de(401 s.) yayınlandı.SSCB sath-ı mailinde bu alandaki ilk kitap niteliği taşıyan çalışma Filoloji fakültesinde derslik gibi okutuldu.

İki ciltliği 1969`da profesörlük tezi olarak savunan Halilov`a 1971`de Prof.Dr.titri verildi.1969`da tezini savunur savunmaz Üniversitede kurduğu SSCB halkları edebiyatı bölümünü 1989`a kadar aralıksız yöneten Prof.Dr.Penah Halilov aynı yıl gönüllü olarak idari görevinden çekilerek kendini tamamen bilime ve çeviri işlerine adadı.Çeviri dedik,Prof.Dr.Penah Halilov`un dilimize kazandırdığı çok sayıdaki eser sırasında İspanyol yazar Miguel de Cervantes`in dünyaca ünlü `Don Quixote` eserini özellikle zikretmemiz gerekir.O zamana kadar kısaltılarak yayınlanmış `Don Quixote`un tam versiyonunu çevirmek için senelerin harcanması gerekirdi.Prof.Dr.Penah Halilov hem zamanından tasarruf etmedi hem de bilim adamlığının yanısıra çevirmen maharetini konuşturarak İspanyol dilinin zirvesi sayılan bu kitabı ana dilimizde okurlarla buluşturdu.

İyi ki buluşturdu zira kitaba verilen değerin hayret verici derecede azaldığı ülkemizde bu zahmete günümüz şartlarında kimin ve neden katlanacağını düşünmek insanın moralini bozmaya yetiyor.Aslında Prof.Dr.Penah Halilov henüz üniversite yıllarından bilimsel çalışmalarının yanısıra sovyetlerin diğer halklarının edebiyatlarından kimi önemli eserleri dilimize çevrmeyi de kendine meslek edinmiş bir akademisyendi.İşte bundan dolayı onun üniversitede verdiği dersler çoğu zaman kendisinin çevirdiği eserlerle destekleniyor,konular kuramlarla yüklenmek yerine Halilov`un bizzat çevirdiği roman ve öykülerden getirdiği örneklerle daha zengin içerik kazanıyordu. Prof.Dr.Penah Halilov`un çalışmalarının anlamlı kılan başka bir husus ise kendisinin sadece SSCB halkları edebiyatı uzmanı ve çevirmen değil aynı zamanda bir teorisyen olmasıydı.Babamdan defalarca duyduğum üzere üniversitede kendisinin Edebiyat kuramı hocası Prof.Dr.Mikail Refili olmuş,hocalığının yanısıra iyi bir şair olan Refili`nin dersliği uzun süre üniversitelerde okutulmuştu.Nazım Hikmet ile 1920`lerde Moskova`daki Kırmızı Proleterya Enstitüsü`nde sınıf arkadaşı olmuş Prof. Dr. Mikail Refili`nin 1958`de vefatı üzerine Nazım Hikmet Moskova`da `Neslimin yaprak dokumu başladı` şiirini kaleme almıştı.Edebiyat teorisi alanında doğan boşluğu doldurmak ve gerek bilim alanının gerekse üniversitelerin ihtiyacını karşılamak üzere ünlü yazarımız ve bilim adamımız Prof.Dr.Mir Celal ve Prof.Dr.Penah Halilov 1972 yılında `Edebiyat bilimciliğinin temelleri` simli kitap yayınlamışlar.Bu kitap edebiyat bilimciliğimizde o zamana kadar tartışmalı olan bir kısım teorik konuları açıklığa kavuşturmasının yanısıra milli edebiyatımızdan örnekler vermek suretiyle kimi kavramlara paradigmatik düzeyde anlam kazandırmasıyla da bilim dünyasının, üniversite öğrencilerinin ve hatta lise öğrencilerinin sürekli müracaat ettiği bir eser haline gelmiştir.Gerek bilim ve gerekse eğitim alanındaki acil ihtiyaçları karşıladığı için Prof.Dr.Mir Celal ve Prof.Dr.Penah Halilov`un `Edebiyat bilimciliğinin temelleri` kitabının yarım asır zarfında birkaç kez yayınlanmasının ana nedenini de oradaki paradigmatik kriterlerin isabetli biçimde sunumu oluşturmuştur.

 

/resimler/2020-12/18/1530409822875.jpg

 

SSCB halkları edebiyatı uzmanı olmasına rağmen Prof.Dr.Penah Halilov`un çalışmalarının temel teorik eksenini hçbir zaman `sosyalist gerçekliği` oluşturmadığı gibi tam tersine o,her daim Türk dillerinde yaranmış edebiyatın önemli şahsiyetlerini çalışmalarında ön plana çekerek Sovyetler Birliği sath-ı mailinde onların tanınmasını sağladı.Veya basit bir örnek vermem gerekirse,Azerbaycan liselerinin son sınıf Edebiyat dersliğinde Nazım Hikmet`e özel bir parağraf ayırarak Nazım`ın “Sen yanmazsan,ben yanmazsam,biz yanmazsak,nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?` şiirini öğrencilerimiz için tahlil etmişti.1980`lerin başlarına gelindiğinde ise Penah Halilov gerek bilimsel çalışmalarında ve çevirilerinde ve gerekse üniversite oditoryumundaki derslerinde “sovyet edebiyatı,sosyalist gerçekliği` gibi kavramları tamamen devre dışı bırakarak sosyalist sistemin yürürlükte olmasına ve Azerbaycan`ın bağımsızlığını elde etmesine henüz 9-10 yıl kalmasına rağmen o kavramların yerine `Türk mitolojisi,Türk destanları,Türk halkları edebiyatları” kavramlarını dahil etmişti.Farklı bir ünverstede eğitim görmemden dolayı ben Prof. Dr. Penah Halilov`un öğrencsi olmadım.Bilim hayatına atılmamdan bir süre sonra Halilov`un görev yaptığı Bakü Devlet Üniverstesi`nin Yüksek Eğitim bakanlığınca onaylanan ders müfredatını bir kenara koyarak oditoryumda Türklerin mitolojisini,halk edebiyatını,Dedem Korkudun kitabı`nı,eski Türk yazıtlarını,Kutadgu Biliğ`i anlattığı kulağımıza geliyor ve bundan biz de cesaretlenerek yazılarımızı daha yürekli biçimde kaleme alıyorduk.Bu durum Prof.Dr.Penah Halilov`un yaptığı devrim olarak nitelendiriliyordu.Bugün geriye bakıp o yılları hatırladığımızda bir üniversite hocasının bakanlık onaylı ders müfredatını bir kenara koyarak kendi istediği şekilde ders vermesnn başka bir adının olamayacağını görüyoruz.Prof.Dr.Penah Halilov bu yolu açmaktan çekinmediği gibi kararlılıkla o yoldan yürümekten de asla çekinmedi.İşte Prof.Dr.Penah Halilov`un kaleme aldığı eserlerin 1980 yılı ortalarından içeriğinin nasıl değiştiğini görmek için aşağıdaki listeye göz atmamız yeterli olacaktır.

1) Herodotos.Tarih (birinci bölüm) Bakü 1986,326 s.

2) Herodotos.Tarih (ikinci bğlüm) Bakü 1994,640 s.

3) Prof.Dr.Mir Celal ile birlikte.Edebiyat bilimciliğimizin temelleri.Bakü 1988,279 s.

4) Dedem Korkudun kitabı.Diriliş anıtı.Bakü 1993,172 s.

5) Dedem Korkudun kitabı.Dirlş anıtı.Bakü 2001,241 s.

6) Ahmet Yesevi.Bakü 1998,43 s.

7) Türk halklarının ve Doğu slavların edebiyatı.Bakü 1994,440 s.

 

/resimler/2020-12/18/1531210136143.jpg

 

Prof. Dr. Penah Halilov Türk halklarının kadim halk edebiyatı ve yazılı edebiyat örneklerini tahlil ederken salt bilimsel-teorik kaynakların yanısıra dünyaca ünlü siyaset adamlarının genel tarih kitaplarından da semereli biçimde faydalanmasını bilen bir bilim adamıydı.Örneğin Cevahir Nehru`nun eserleri Prof. Dr. Halilov`un başvurduğu mühim kaynaklar arasında yer almaktaydı.İlginçtir ki,bu alana bilim ve eğitim hayatının yarısından sonra yönelmesine rağmen açtığı tartışmalarda görüşlerini ve pozisyonunu kararlılıkla savundu,geri adım atmayı düşünmedi.Hayır, bu,asla temelsiz inat ve ısrar olmayıp Prof. Dr. Halilov`un kendine olan güveninin dışavurumuydu.Ve sonraki yıllarda da ilerlemiş yaşına rağmen kalemi her eline aldığında kürsüye her çıktığında Prof. Dr. Halilov kararlılıkla `Eski Türk edebiyatı,eski Türk tarihi` diyerek günümüzle bağlantılar kurdu,milli temeli olmayan buğunun geleceğinin de olmayacağını bilim dünyasına da kamuoyuna da aşılamak için uğraştı.Ve bundan dolayıdır ki,16 Ağustos 2019`da doksan dört yaşında hayata gözlerini yumduğunda Azerbaycan basını bu haberi `Ünlü bilim adamı hayatını kaybetti` başlığıyla duyurdu.Çok sevdiği ve bir süre mesai arkadaşı olduğumuz kızını erken yaşta vefatı Prof. Dr. Penah Halilov`u fiziken sarsmasına rağmen O, bilim üzerinden hayata daha sıkı bağlanarak çalışmalarını sürdürdü.

Yetmiş yılı aşkın bilim hayatında hep sıradışılığıyla tanındı Prof.Dr.Penah Halilov.Başka bir tabirle,devrimciliğiyle.

İşte bu özelliğinden dolayı bir ekol olarak yaşamayı sürdürüyor,sürdürecektir.

 

 

 

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

David Stepanyan: Ermenistan-Türkiye sınırı er ya da geç açılacak... Husumet sayfasının çoktan kapanması gerekirdi

Hiçbir sıkıntı bizi yarı yolda bırakamaz

Bakan Fidan'dan dikkat çeken açıklamalar: Esad ile görüşmeye hazırız

Elhan Mehdiyev: Azerbaycan, Rusya'nın pozisyonuna karşı çıkmayı düşünmüyor

Coni niye Kıbrıs’ta?

Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti