Bazı üreticilerimiz, ürettikleri malı Türkiyeye satamamaktan şikayet ederler. Evrak işlerinin çokluğundan, gümrük memurlarının sertliğinden veya da olumsuz yaklaşımlarından rahatsızlığını dile getirir, ürettikleri malın Türkiyeye girişi ile ilgili izin veren Bakanlıkların, KKTCden ithal yapılmasına karşı çıktıkları için el altından gizli gizli engel çıkardıklarını söylerler. KKTCde üretilen malların Türkiyede rekabet ortamı yaratacağı ve yerel üreticileri darbeleyeceği gerekçesi ile Avrupa Birliği gibi Türkiyenin de KKTCye ticari ambargo koyduğunu iddia ederler.
Dillerinin kemiği yok. Bol bol konuşur ve şehir efsaneleri üretirler.
Birçok Kıbrıslı Türk, bu olumsuz şehir efsaneleri, konuşmalar, iddialar, yayınlar ve suçlamalar nedeni ile Mersinde çok yüksek ve aşılamaz, aynen Fransızların İkinci Dünya Savaşında Alman orduları geçemesin diye inşa ettikleri ünlü Majino hattı gibi bir gümrük duvarı olduğu inancında.
Bu kişiler her tür olumsuz iddiayı ortaya atarlar ama aynaya bakmak bir türlü akıllarına gelmez nedense.
Başkalarını merdiven altı olmakla suçlarlar ancak kendilerinin neyin altında olduklarını görmek istemezler, kendilerini yargılamak akıllarına hiç gelmez.
İşin doğrusu, iddia edildiği gibi Mersinde herhangi bir Gümrük Duvarı yok. Bırakın duvarı, çit bile yok.
Anavatan Türkiye bütün kapılarını, KKTCdeki üreticilerin ürettikleri ticari mallara sonuna kadar açmış. Hatta yere kırmızı halı bile sermiş. Lütfen çalışın, üretin ve Türkiye piyasasına gönderin diyerek.
Her işte olduğu gibi elbette bu konuda da, KKTCde üretilen ticari malların Türkiye piyasasına girebilmesi için birtakım kurallar ve standartlar var. Türkiye piyasasına girebilmek için bu kurallara uymak şart. Başta sağlık ve hijyen kuralı geliyor, sonra da denetim, beyan ve etiketleme. Bunların hepsi TSEde açık ve net bir şekilde belirtilmiş. Kurallara uydunuz mu, kapılar sonuna kadar kendiliğinden açılıyor. Bunun için kapı koluna elinizi uzatmanıza bile gerek kalmıyor. Üretilen ticari mallar, sonuna kadar açık kapılardan, elini kolunu sallayarak geçiyor, herhangi bir gümrük vergisi veya başka tür bir vergi ödemeden. Sadece KDV ödeniyor ve satış sonrası da bu KDV geri alınıyor.
Gerçekte gerekli olan bütün evrak işlemleri, daha ticari mallar daha yola çıkmadan, Kıbrıs Türk Ticaret Odasında (KTTO) ve T.C. Lefkoşa Büyükelçiliğinde yapılıyor ve tamamlanıyor. Bu aşamadan sonra önemli olan üretilen ticari malın üzerindeki etiketinde yazılanlar ile içindekinin birebir uyuşması. Türkiyenin gümrük kapılarında yapılan kontrollerde, etikette yazılanlar ile ticari malın içindekiler uyumlu ise sorun yok ve bütün işlemler orada bitiyor, ticari malda Türkiyeye giriyor. Yani, denetim, kontrol ve vergilendirme açısından Türkiyenin herhangi bir şehrinde üretilen ticari mal ile KKTCde üretilenin arasında hiçbir fark yok.
TSE kurallarına uyan, T.C. Gümrüklerindeki denetimlerden alınlarının akı ile geçen başarılı birkaç şirketimiz var. Yerel televizyonlarımızda reklamlarını gururla seyrettiğim bu şirketlerimizden bir tanesi, haftada asgari 4 konteyneri, KKTCde ürettiği mamullerle doldurup, Adanada kurduğu, gene kendisine ait şirketine göndermekte. Oradan da Türkiyenin 7 coğrafi bölgesindeki temsilcilerine dağıtmakta. Bu şirket şu anda, Türkiyede devlerin hakim olduğu pazarda 6. sıraya yerleşmiş durumda
Buradaki, Rumların başlattığı ve BM Güvenlik Konseyinin 18 Kasım 1983 günü aldığı 541 numaralı insanlık dışı ambargo kararını sıfırla çarpan anavatan Türkiyenin güzel ve Kıbrıslı Türkleri destekleyici bir uygulaması ve sanayicilerimizin de birlikte gururunu yaşadığımız bir başarısı
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
15 Nisan 2015