Doç. Dr. Aybeniz Rahimova


Nizami araştırmalarının seyri:Mehmet Emin Resulzade`den Halil Yusuflu`ya

Türk dünyasının bilim adamları serisinden yetmiş dördüncü yazı


Doç. Dr. Aybeniz Rahimova 

 

 “Ne acıklı  bir durumdu  ki,örneğin Nizami konusunda en kapsamlı yapıtlardan birini kaleme almış ünlü Rus Şark bilimci Ord.Prof.Dr.Y.E.Bertels`in kitabında Mehmet Emin Resulzade`nin `Azerbaycan Şairi Nizami` kitabına çok isabetli isnatlar varken Azerbaycan`ın klasik edebiyat bilimcilerinin o kitaba ulaşması bile hayaldi”         

        

Araştırılması gereken konuların başında Osmanlı İmparatorluğu ile Azerbaycan coğrafyası arasındaki kültürel ilişkiler geliyor.O ilişkilerin seyrinde günümüz Türkiye`sinin Amasya bölgesiyle Azerbaycan coğrafyasının Kuzey ve Kuzey-Batı kesimlerinin belirleyici rolü mercek altına alınmalı.Karşılıklı git-gellerin yarattığı etkileşimlerin sonucunda ortaya çıkmış şahsiyetlerin listesi en yüzeysel biçimde bile  incelendiğinde karşılaşacağınız eşsiz derecede zengin servet hiçkimseyi şaşırtmamalı.İşte o etkileşimin üç asır sonra yetiştirdiği bilim insanlarından biri olan Prof.Dr.Halil Yusuflu`nun dedeleri de Amasya bölgesinden göç ederek  günümüz Azerbaycan`ın Gürcüstan sınırındaki Kazah ilinin Aslanbeyli köyüne yerleşmek suretiyle  Osmanlı kültür geleneğini orada yaşatmıştır.Babaannesi Melek Hanım,19.yüzyılda Osmanlı coğrafyasını karış karış dolaşarak gönül medreseleri kurmuş ünlü tasavvuf şairi Mir Hamza Seyyid Nigari`nin torunudur. 

 

 

1935 doğumlu Halil Yusuflu`nun babası Hamid Bey,1943 yılında İkinci dünya savaşı sırasında kaybolunca diğer iki kardeşi Ömer ve Melek ile birlikte Halil  anne himayesinde büyümüştür.Anne tarafının 1930`lu yıllarda sovyet rejiminin baskı ve infazlarından nasibini aldığını da not edelim.1945-55 yılları arasında okuduğu köy okulundan mezun olduktan sonra girdiği üniversite sınavlarını kazanarak Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji fakültesinin beş yıllık lisans programına kaydını yaptırmıştır.Üniversite yıllarında Şark edebiyatlarına  gösterdiği yakın ilginin yanısıra Fars dil  bilgisini geliştirmesi bilim kurumlarının ilgisini çekmiş  ve 1961 yılında Bilimler Akademisi Edebiyat Araştırmaları Enstitüsünde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır.Ertesi sene doktora öğrenciliğine başlayan Yusuflu 1967 yılında `Nizami`nin Lirik Şiirleri` konulu doktora tezini savunarak bilimsel ünvan almıştır.Tez ertesi sene kitap şeklinde basılmıştır.1969 yılında açılan kadro sınavına katılmış ve Azerbaycan`ın ikinci büyük kenti Gence Devlet Eğitim Üniversitesinin kadrosuna öğretim görevlisi olarak atanmıştır.

 

Üniversitede yaklaşık  yarım asır(2018) dünya ve Azerbaycan edebiyatı dersleri vermiştir.Kapsamlı çalışmalarından dolayı 1986 yılında daha doçentlik tezini savunmadan üniversite senatosu kendisine profesörlük titri tevdi etmiştir.Bununla yetinmeyen Halil Yusuflu,25 Mayıs 1988`de doçentlik tezini savunmuş,SSCB Bakanlar Kurulu`na bağlı Yüksek Terfi Komisyonu`nun  10 Mart 1989`da tezi yeterli görmesiyle kendisine 22 Haziranda Prof.Dr.titri verilmiştir. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 2009 yılında Onursal Bilim İnsanı titrine layık görülen Prof.Dr.Halil Yusuflu`ya,Nizami Gencevi üzerine yaptığı yarım asırlık incelemelerden dolayı 2015 yılında Şeref Madalyası verilmiştir.2008 yılından itibaren Prof.Dr.Yusuflu,Azerbaycan Bilimler Akademisi Gence Bilim Merkezi`nin farklı kademelerinde yöneticilik yapmıştır.15 Eylül  2022`de seksen yedi yaşında hayatını kaybeden Prof.Dr.Halil Yusuflu,Azerbaycan edebiyat bilimciliği tarihinde klasik Fars dilli edebiyatın yorulmaz araştırmacısı ve çevirmeni olarak iz bırakmıştır.

 

 

Bilim insanı olarak Prof.Dr.Halil Yusuflu`yu klasik edebiyat araştırmacıları arasında farklı bir yere koyan esas özelliği altmış sene boyunca  hiç aksatmadan Nizami Gencevi üzerinde yaptığı incelemelerdir.Nizami Gencevi`yi geçtiğimiz yüzyılın 30`lu yıllarından başlamak üzere “Fars şairi” olarak lanse etmeye çalışan Tahran rejiminin bu girişimleri dünya çapında belirli  algıların yaranmasına neden olsa da 1941`de Azerbaycan`da şairin 800.doğum yılında gerçekleştirilen etkinlikler gerçeklerin ortaya çıkmasında faydalı olsa bile giderek güçlenen algıları değiştirmeye yetmemiştir.1947 yılında yeniden Türkiye`ye dönen Şarkın ilk Cumhuriyeti konumundaki Azerbaycan Cumhuriyeti`nin(28 Mayıs 1918) kurucusu Mehmet Emin Resulzade`nin Ankara`da 1951 yılında çıkmış `Azerbaycan Şairi Nizami` kitabı müellifin Farsçayı mükemmel bilmesi ve kaynaklara isnat etmesi bakımından derin bir mükemeliyetlik arzetmesine rağmen sovyet rejimi Resulzade`nin bu eserini yasaklamıştır.

Ne acıklı  bir durum  ki,örneğin Nizami konusunda en kapsamlı yapıtlardan birini kaleme almış ünlü Rus Şark bilimci Ord.Prof.Dr.Y.E.Bertels`in kitabında Mehmet Emin Resulzade`nin `Azerbaycan Şairi Nizami` kitabına çok isabetli isnatlar varken Azerbaycan`ın klasik edebiyat bilimcilerinin o kitaba ulaşması bile hayal olmuştur.Nizami konusunda Resulzade`nin incelemelerinden haberdar olamayan Azerbaycanlı bilim insanlarının araştırmaları dünya Şark bilimciliği tarihinde kendine yer bulurken Prof.Dr.Halil Yusuflu`nun `Nizami`nin Lirik Şiirleri`,”Şark`ta Rönesans ve Nizami Gencevi` kitapları sovyet döneminde kaleme alınmış değerli araştırmalar kategorisine dahil edilmişti.`Nizami`nin Selefleri ve Halefleri` kitabı 12.yüzyıl Fars dilli Şark edebiyatlarının zirvesindeki edebi şahsiyet olmuş Nizami Gencevi`nin etkilendiği ve oluşturduğu geleneğin kendisinden sonraki kuşakları nasıl etkilemesine ilişkin sayısız örnekler içermesi bakımından günümüzde de değerini korumaktadır.Ve kuşkusuz Nizami Gencevi`nin yapıtlarının  Latin alfabesinde yayınlanması kararı alınırken şairin yedi ciltlik eserlerinin de yayına Prof.Dr.Halil Yusuflu tarafından hazırlanması bir bilim insanı olarak Yusuflu`nun bu konuya en hakim bir şahsiyet olmasının kanıtıydı.

 

 

Nizami Gencevi`nin eserleri ilk kez 1940`lı yıllarda Farsçadan Azerbaycan Türkçesine çevrilerek Bakü`de basılırken Mehmet Emin Resulzade`nin 1951`de Ankara`da çıkmış `Azerbaycan Şairi Nizami` kitabını ilk en temel  araştırma saymamız gerekir.1950`lerin başlarından itibaren Ord.Prof.Hamid Araslı`nın yönlendirmesiyle ilerleyen bu araştırma/inceleme süreçlerinin yazdıkça daha çok yazan,araştırdıkça daha derinden araştıran kişiliğinin  Prof.Dr.Halil Yusuflu  olduğunu söyleme fırsatını bize onun eserleri veriyor.Burada hatırlamamız gereken başka bir husus ise 1970`lerde  Azerbaycan yönetiminin Nizami Gencevi konusuna verdiği önemdir. 

Bizzat Komünist Partisi Birinci Sekreteri Haydar Aliyev`in girişimleriyle yönetimin 1979 yılında aldığı ve Nizami Gencevi`nin doğumunun 850.yılının sadece Azerbaycan`da değil SSCB sath-ı mailinde gerektiği şekilde kutlanması için etkinliklerin düzenlenmesini,kitapların basılmasını, Gencevi`nin eserlerinin Rusçaya yeniden çevrilmesini öngören kararın uygulamaya konmasıyla 1980 yılından başlamak suretiyle sayısız etkinlik yapılmış,yeni tezler yazılmış,Nizami Gencevi`nin eserleri farklı dillerde basılmıştı.İşte Halil Yusuflu`nun 1982 yılında basılmış `Şark`ta Rönesans ve Nizami Gencevi` kitabı da 1979 yılında bizzat Haydar Aliyev`in girişimleriyle alınmış karar doğrultusunda yapılmış çalışmaların önemli bir örneğiydi.Sovyetlerin dağılma sürecinde Türkiye`nin bilim çevrelerinin dikkatini çeken Prof.Dr.Halil Yusuflu`nun,meslektaşı Aliyar Seferli`yle birlikte kaleme aldığı “Azerbaycan Eski Türk Edebiyatı” kitabı 1992 yılında Ankara`da basılmıştır.

 

Yaklaşık altmış yılı bulan araştırmalarının ürünü olarak Prof.Dr.Halil Yusuflu`nun otuz üç inceleme kitabı,on dokuz iri hacimli makalesi yayımlanmıştır.Prof.Dr.Yusuflu bazılarını Ord.Prof.Dr.Aliyar Seferli`yle birlikte  kaleme aldığı ve üniversitelerde okutulan yedi dersliğin müellifidir.O`nun Fars dilinden çevirdiği veya Arap alfabesinden Kiril/Latin alfabesine aktararak yayımlattığı 38 klasik edebiyat örneği mevcuttur.

 

Prof.Dr.Halil Yusuflu`nun hayatı ve ortaya koyduğu eserler Türkiye`nin klasik edebiyat uzmanlarının çalışmalarıyla çok örtüştüyor.Bu bakımdan Prof.Dr.Yusuflu Türkiye Filolojisi için de büyük faydası olacak bilim insanlarının sırasındadır.

 

Özellikle genç kuşakların ilgi gösterip eserlerini okumasında ve çalışmalarını örnek almasında fayda vardır. 

 

"Vefa"nın sadece bir semt ismi olmadığını kanıtlamak için... Silah almak mı?

Suriye denkleminde son durum

"Suriye, Türk himayesine giriyor"; "İsrail ve Türkiye çıkarları Suriye'de çatışıyor"

"Erdoğan'ın ısrarcılığı, Colani'nin başarılı olup olmayacağı netleşmeden Suriye haritasında değişikliğe neden olabilir"

Esad sonrası Suriye: Rusya'nın Ortadoğu'da kriz stratejisi ve Türkiye'nin yanıtı

Yeni Suriye denklemi nasıl olacak?

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım