Doç. Dr. Aybeniz Rahimova


`O altın kuşağın bir usta dil gözlemcisi daha`

`İşte bundan dolayı Prof.Dr.Yusuf Seyidov`un ismini `Dil bilimciliğimizin pusulasını hiç şaşırmayan kazma külünkçüsü` olarak simgeleştirmemizin hiç de yanlış olmayacığını düşünüyorum`


UNUTMAYALIM

 
 
 
 
Türk dünyasının bilim adamları dizisinden - kırk ikinc  yazı

 

*BAKÜ MEKTUBU*

 

Sovyet rejiminin 1937`de doğrudan milli kökenlerimize darbe indirmesinden sonra dil ve edebiyat bilimciliğimizin ilk kuşağının yüzde doksanı hayatını kaybetti.Bu alandaki her şeyi çok düşük düzeyden kimi durumlarda yaratmak,kimi durumlaarda ise sürdürmek gerekirdi.İkinci kuşağın temsilcilerinin özveriyle çalıştıklarından kimse kuşku duyamayacağı gibi onların omuzlarına yüklenmiş uzman bilim adamları yetiştirme misyonunu da layıkıyla taşıdıklarını söylemek suretiyle haklarını teslim etmiş olacağız.Ve 1940`ların ortalarından dil ve edebiyat bilimi alanlarına yönelen yeni bir kuşağın başarılarıyla bir bütünleşme sağlandığı da kuşkusuzdur.Daha önce de dikkat çektiğimiz üzere 1940`lar kuşağının kayda değer özelliği onların hatırə sayılır kısmının eğitim-taşra görevi-yüksek eğitim aşamalarını katettikten sonra başkente dönerek kaderlerini bilimin eline vermeleridir.Türk diller üzerinde kimsenin göremediği noktalardan gözlemler yaparak hiçkimsenin elde edemediği sonuçlara varan o altın kuşağın temsilcilerinden biri Prof.Dr.Yusuf Seyidov`a biçilmiş kader de farklı değildir.Fakat o biçilmiş kader asla ve katiyen Prof.Dr.Yusuf Seyidov`un dil bilimciliğimizin tarihinde açtığı çığırda ve kararlılıkla yürüdüğü yolda sadece yol gösterici olmuştur,yerde kalan her şey Yusuf Hoca`nın kendi anganjmanlarının,kendi bilimsel çalışmalarının ürünü olarak ortaya çıkmıştır.İşte bundan dolayıdır ki,onun yürüdüğü yolda salt “dil bilimciliği” kavramının kuralları değil aynı zamanda ve aynı paralelde

“edebiyat bilimciliği” kavramı da her daim yürürlükte olmuştur. Söz sanatıyla bu kadar iç içe olup söz sanatından bu kadar aktif biçimde yararlanan bir insane ve bir hocaya bilim tarihinde ender rastlıyoruz.Savaş sonrası kuşağın temsilcileriyle aynı yazgıyı paylaştığını gördüğümüz için biyografisine gidelim.

 

/resimler/2020-12/4/2251315833792.jpg

 

Yusuf Seyidov 2 Mayıs 1929`da Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti`nin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının öbür tarafndaki Şerur bölgesinin Yengice köyünde doğdu.Sovyet-Alman savaşı döneminin tüm çocukları gibi çok erken yaşta çalışmaya başladı,liseden 15 yaşında mezun olunca,iki senelik Nahçıvan Yüksek Öğretmen Okulu`nda eğitimini sürdürerek 17 yaşında oradan mezun oldu.Yani,normal şartlarda henüz lisede olması gereken yaştan önceki yaşında iki yıllık bir Yükseokul diplomasına sahip oldu.Ertesi sene hatırı sayılır eğitimin yanında bir de çalışma stajıyla Azerbaycan Devlet Üniversitesi giriş sınavlarına katılarak Filoloji fakültesine kayıt yaptıran Yusuf Seyidov,üstün başarı diplomasıyla üniversiteden mezun olduğu 1952 senesinde iki senelik mecburi görev yerine gönderilmeden doğrudan doktora öğrencsi olarak eğitimini sürdürdü.1955 yılında doktora eğitimini tamamlayarak üç sene gibi kısa bir sürede Azerbaycan Türkçesinin gramerine ilişkin tezini savundu ve üç sene önce mezun olduğu bilim ve eğitim kurumunda öğretim görevlsi olarak çalışmaya başladı.1950-1960 yılları dil bilimcileri kuşağının oluşturduğu geleneğe uyarak çok da vakit kaybetmeden profesörlük tezini yine Azerbaycan Türkçesinin gramer özellikleri üzerine kaleme alarak 1965 yılında henüz 36 yaşındayken savundu ve 1967`de Prof.Dr.titrine layık görüldü. 1955-1965 yılları arasında üniversitenin Genel dil bilimciliği bölümünde görev yapan Yusuf Seyidov,1965`te profesörlük tezini savunur savunmaz yeni kurulan Azerbaycan dili ve öğretim metodolijisi bölümünün başına getirildi, hayatını kaybettiği 18 Kasım 2013 tarhine kadar bölüm başkanı görevini sürdürdü.İlerlemiş yaşına ve yasalara rağmen üniversite ve fakülte

yönetiminin kendisini emekliliğe sevketmemesinin ana nedeni hem görevini aksatmadan yapması ve hem de dil bilimciliğimizin hayattaki duayenlerinden biri olarak yol gösterici pozisyonunu muhafaza etmesi olmuştur.Kendisi de yaklaşık 60 senesini verdiği üniversiteden koparak inzivaya çekilmenin uyğun olmayacağını,gerek bölümü yönetme gerekse fakülte ve üniversite yönetiminin sürekli ihtiyaç duyduğu istişareler namına son gününe kadar ülkemizin en büyük ve köklü bilim ve öğretim kurumundan dışarda kalmamıştır.

 

/resimler/2020-12/4/2252205209706.jpg

 

Bir dil bilimcisi olarak Prof.Dr.Yusuf Seyidov`un çalışmaları :1) Azerbaycan Türkçesinin morfoloji ve sintaktik özelliklerinin incelenmesi;2) Dilimizin gramer özelliklerinin üniversitelerde öğretilmesi ;3) Rusça eğitim veren üniversite ve liselerde Azerbaycan Türkçesinin öğretilmesi konularını kapsamıştır.Filoloji alanımızın şidiye kadarki en büyük başarılarından biri 1973 yılında yayınlanmış `Azerbaycan dili` kitabına Devlet ödülünün verilmesi olmuş ve dört ciltlik o kitabın müelliflerinden biri olan Prof.Dr.Yusuf Seyidov da ödüle layık görülmüştür.Onun `Azerbaycan dilinin sintaksisi` isimli kitabının bugüne kadar birkaç kez yayınlanmasının ana nedeni hem bilimsel derinliği hem de eğitim için son derece uygun olmasıdır.Bilime sarfettiği yarım asırlık zaman diliminde 30 inceleme kitabı ve derslik,200`ün üzerinde bilimsel makale kaleme alan Prof.Dr.Yusuf Seydov`un bazı kitaplarının isimlerini burada zikretmekte fayda vardır:

1.Çağdaş Azerbaycan dili.SintaksizBakü,1972.

2.Azerbaycan dili.Bakü,1978.

3.Çağdaş Azerbaycan dili grameri.Sintaksis.Bakü,1985

4.Azerbaycan dili.Bakü,1987.

Azerbaycan dilinin grameri.Morfoloji.Bakü,2002.

Herhangi bir dilin gramer araştırmacıları arkeologlarla kıyaslana bilir ve onların çalışmaları en az arkeloglar kadar hassaslık talep ediyor.Dilin grameri üzerindeki inceleme ve yorumlarda araştırmacının hata yapma lüksü yoktur.Bunun için bir makaleyi sonlandırmaya bazen seneler sarfediliyor,bir konuyu ete kana büründürmek için yüzlerce örneği biraraya getirmek gerekiyor.Başka türlü dil bilimcisinin çalışmalarının herhangi değer arzetmesi sözkonusu olamaz.Prof.Dr.Yusuf Seydov`un çalışmalarını yıllar sonra yeniden incelediğimizde,yetenek kendi yerinde,onsuz zaten imkansız,onlara sarfedilen zamanın ve emeğin miktarını ölçmenin de aynı derecede imkansız olduğunu görüyoruz.Bu bakımdan Prof. Dr. Yusuf Seyidov bilim insanı meslektaşlarının Azerbaycan dil bilimciliğinin gelişmesi için kardıkları harcı değerlendirmeye günümüz çoğu uzmanının kabiliyetinin yetmeyeceği açıktır.Evet bu bir ekoldü,geldi,layıkıyla görevini yaptı,bilim tarihindeki hakettiği yeri aldı ve sahneden çekildi,şimdi o ekolün temsilcilerinin eserleri konuşmaktadır.Prof.Dr.Yusuf Seyidov`u o ekolün öteki temsilcilerinden farklı kılan noktalardan biri sadece dilimizin gramer özelliklerini araştırmakla sınırlı kalmayarak klasik edebiyatımızın söz ustalarının edebi niteliklerini incelemesi ve makaleler,kitaplar vasıtasıyla bilim dünyasıyla paylaşması olmuştur.Bu bakımdan Prof.Dr.Seyidov`un çalışmaları sadece bir bilim adamının dilin özelliklerine yaklaşımıyla sınırlı kalmayıp aynı derecede söz ustasının dile yaklaşımını ve dille temasını da paralel biçimde kendi içinde barındırmıştır.1960`ların başında startını verdiğini bu uzun çalışma sürecinde Prof.Dr.Yusuf Seyidovun kaleme aldığı eserlerden bazılarının isimlerini burada yeniden not ettiğimizde söylediklerimize önemli delil desteği de ortaya çıkıyor:

1) Klasik Azerbaycan şairleri söz üzerine.Bakü,1977.

2) Yazar ve dil (19-20.yüzyıllar.) Bakü,1979.

3) Sözün şöhreti.Bakü,1983.

4) Şairin fikir dünyası.Bakü,1985

5) Sözün hikmeti.Bakü,1989 v.d.

 

/resimler/2020-12/4/2253354273689.jpg

 

Onun Azerbaycan Türkçesinin edebi tarihi üzerine kaleme aldığı makalelerin büyük çoğunluğu bir inceleme kitabı değerinde olup dönemin edebiyat dergi ve gazeterinde ışık yüzü gördükçe büyük ilgi uyandırıyor,Prof.Dr.Seyidov`un gerek gözlem-inceleme ve gerekse genelleştirme yeteneği saygıyla karşılanıyordu.Örneğin,Türk dillerinin zirvedeki şairi Muhammed Fuzuli`nin diller ezberi olan

Ger derse Fuzuli ki güzellerde vefa var

Aldanma ki şair sözü elbette yalandır-

beytini yeniden yorumlamasının bilim dünyasında uyandırdığı yankıyı çok iyi hatırlıyorum.Asırlarca tüm yorumcuların gözünden kaçmış en doğru noktayı Prof. Dr. Yusuf Seyidov bir kelimeden sonra virgülün konulacağı ve konulmayacağı yorumuyla ortaya koyarak müthiş gözlemci yeteneğini konuşturmuştu. Prof. Dr.Seyidov`un bu alanda kaleme aldığı makale ve kitaplardan bazılarının isimleri şöyle:

-Nesimi`nin dili. Bakü,1994.

-`Destan-I Ahmet Harami` üzerine bazı notlar.

-`Dedem Korkudun kitabı`nın dilinde basit cümlelerin gelişim düzeyi`

-Edebi kişilik ve dil.

-Dönemin (12-19.yüzyıllar) şiir diline genel bir bakış v.d.

Tüm bunlar bir çağdaş dil grameri,edebi dil tarihi ve tarihi gramer uzmanı olarak Prof.Dr.Yusuf Seyidov`un yarım asrı geçen çalışmaları boyunca hep isabetli,derin bilinçli ve kalıcı çalışmaların altına imzasını attığını ortaya koyuyor.Yani,şöyle ifade etmemiz

mümkünse,Prof.Dr.Yusuf Seyidov adeta elinde kazma külünkle Azerbaycan Türkçesinin gerek çağdaş ve gerekse tarihi örneklerinin üzerine gitmekten asla çekinmemiş,dilin katmanlarını kırarken asla tereddüt etmemiş ve kırdığı yerlerden hep inciler ve hazinler bularak bilim dünyasıyla paylaşmıştır.İşte bundan dolayı Prof.Dr.Yusuf Seyidov`un ismini `Dil bilimciliğimizin isabette pusulasını şaşırmayan kazma külünkçüsü` olarak simgeleştirmemzin hiç de yanlış olnayacağını düşünüyorum.

Ve bir altın bilim kuşağının simge bir temsilcisiyle ilgili kısa notlarımın daha sonuna gelirken hatırası önünde saygıyla eğilmeyi kendime borç biliyorum.

Evet,Ord.Prof.Dr.Ağa Musa AhundovOrd.Prof.Dr.Tevfik Hacıyev,Prof.Dr.Aliovsat Abdullayev,Prof.Dr.Ferhad Zeynelov,Prof.Dr.Musa Adilov,Prof.Dr.Samet Alizade,Prof.Dr.Ali İsa Şükürlü… o altın kuşağın yaratıcı evlatları olup selefleri Prof.Dr.Bekir Çobanzade ve öğrencsi olmaktan hayatım boyu kıvanç duyacağım Ord.Prof.Dr.Ezel Demircizade,Ord.Prof.Dr.Mammadağa Şiraliyev`di.

Geçtiğimiz yüzyıl dil bilimciliğimizi şekillendiren mümtaz insanlar…

 

 

RUMLAR TÜRKİYE’Yİ SUÇLAMAK İÇİN BAHANE YARATMAĞA ÇALIŞIYORLAR

Suriye jeopolitiğinin değişen doğası

UYAN TÜRK, UYAN MÜSLÜMAN!

İçinde ümidi ve ümitsizliği barındıran bir süreç: 5 Kasım

David Stepanyan: Ermenistan-Türkiye sınırı er ya da geç açılacak... Husumet sayfasının çoktan kapanması gerekirdi

Hiçbir sıkıntı bizi yarı yolda bırakamaz

Bakan Fidan'dan dikkat çeken açıklamalar: Esad ile görüşmeye hazırız

Elhan Mehdiyev: Azerbaycan, Rusya'nın pozisyonuna karşı çıkmayı düşünmüyor

Coni niye Kıbrıs’ta?

Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti