UNUTMAYALIM
Türk dünyasının bilim adamları dizisi - Yirminci yazı
*BAKÜ MEKTUBU*
Profesyonel bilim dalı olarak Türkilojinin kurucusu Azerbaycan kökenli profesör Mirza Kazım Bey”dir. 1802 Derbent doğumlu Mirza Kazım Bey 17 yaşındayken beş dil bilecek kadar kendini çok erken yaşta yetiştirmişti. Sankt-Petersburg Üniversitesi Türkoloji fakültesinin kuruluşu da Mirza Prof. Dr Mirza Kazım Bey”in ismiyle ilintilidir(1855.) Prof. Dr. Kazım Bey”in 1839”da Sankt-Petersburg”da yayınladığı “Türk- Tatar dilinin genel grameri” isimli kitabı profesyonel bilim dalı olarak Türkolojinin temelini atmış bir yapıttır. Bu anlamda Çarlık Rusya”sı Türkolojisi de Sovyet Türkolojisi de günümüz Rusya Türkolojisi de yaranışını da gelişimini de Prof. Dr. Mirza Kazım Bey”e borçludur (1870”de hayata gözlerini yuman Mirza Kazım Bey”in bu sene ölümünün 150. yılıdır, rahmetle anıyoruz.) Ne ilginçtir ki, bilimsel Türklüğü siyaset alanına taşıyan kişi de Azerbaycan menşeli Hüseyinzade Ali Bey”dir (1864- Salyan kazasının Guruzma köyü,1840-İstanbul.) 1881-1885 yıllar arasında Sankt-Petersburg Ünivesitesinde Fizik öğrenimi gören Hüseyinzade, kuşkusuz Türkolojiye olan ilgi ve ilhamını Mirza Kazım Bey”den aldı ve İstanbul”a gelişinden birkaç sonra (1889) İttihat ve Terakki Partisi”nin kuruluşunda yer alarak “Türklük” kavramını Osmanlı siyasetine getirip geldi. Rus Türkolojisi ise Mirza Kazım Bey”in açtığı çığırdan başarıyla ilerledikçe dallandı, derinleşti, büyüdü, Sovyet Türkolojisine emsalsiz bir ekol bıraktı. O ekol 20.yüzyılın ortalarından sonra dünyanın bir numaralı Türkoloji mektebi haline geldi.1917 Sosyalist devriminden sonra Türk dilli Cumhuriyetlerde Türkilojinin geliştirilmesi projeleri çerçevesinde Bakü Devlet Üniversitesi nezdinde kurulan Şark bilimleri fakültesinin Hocaları arasında ünlü tarihçiler Vasiliy Bartold ve Pantelemon Jüze de bulunmaktaydı.1930”da ise Kırım Tatarı menşeli ünlü dil bilimcisi Prof. Dr. Bekir Çobanzade ulusal Türkolojimizi kurma yolunda önemli adımlar atarken Stalin”in baskıcı rejiminin sorğusuz-sualsiz infazına maruz kalarak kurşuna dizildi (12 Ekim 1937.) Sovyet diktator bir tasla birkaç vurmayı hedeflemişti:
1) Hem Türkoloji alanına yönelmek isteyen genç akademisyenlerin gözünü korkutarak o alandan uzak tutmaya çalışıyordu;
2) Hem Türkolojinin gelişme sürecini sekteye uğratıyordu;
3) Hem de toplumu milli kimliğinden çekip koparmak için uğraşıyordu.
Bu plan dil bilimciliğinin öteki dallarıyla kıyaslandığında daha ziyade Türkoloji alanında etkisini gösterdi. Ta ki yirmi sene sonra genç akademisyen Dr. Ferhad Zeynalov”un bilim dünyasına gelişine kadar...elmek isteyen genç akademisyenlerin gözünü korkutarak o alandan uzak tutmaya çalışıyordu;
2) Hem Türkolojinin gelişme sürecini sekteye uğratıyordu;
3) Hem de toplumu milli kimliğinden çekip koparmak için uğraşıyordu.
Bu plan dil bilimciliğinin öteki dallarıyla kıyaslandığında daha ziyade Türkoloji alanında etkisini gösterdi. Ta ki yirmi sene sonra genç akademisyen Dr. Ferhad Zeynalov”un bilim dünyasına gelişine kadar...
Ferhad Zeynalov 22 Haziran 1929”da Azerbaycan”ın Nahçıvan Özerk bölgesine bağlı Ordubad kentinde dünyaya göz açtı. Bölgenin öteki kentleriyle kıyaslandığında Ordubad”ın Azerbaycan için olduğu kadar Türkiye için de aynı derecede önemli bir yer olduğunu görmekteyiz. Zira 18 Ocak 1919”da ilan edilen Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti”nin Doğu sınırınları içinde stratejik öneme sahip Ordubad şehri de yer alıyordu. Ortaokul ve lise eğitimi İkinci dünya savaşı yıllarına denk gelen Ferhad Zeynalov, 1947 yılında liseden mezun olunca Ordubad Kent kültür evinde müdürlük yaptı.1948”de Bakü Devlet Üniversitesi”nin Filoloji fakültesini kazanan Zeynalov, Üniversite”den üstün başarı diplomasıyla mezun olunca (1953) doğrudan M. V. Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi”ne doktora öğrencisi olarak gönderildi. Ailesinin maddi durumundan dolayı Moskova”daki eğitim dönemi de sıkıntılı geçen (o yılları hatırlarken “Kışı sadece ceketle geçirirdik”- dermiş) Ferhad Zeynalov, buna rağmen üç senelik doktora eğitimini de başarıyla tamamlayarak 1956”da Türkoloji alanında doktora tezini savunmuştu. Sovyet Türkolojisinin 1930”lardan başlayan dönemlerini bilenler orada Moskova ve Leningrad (Sankt-Petersburg) ekollerinin kendi aralarında bir rekabet halinde olduklarını iyi hatırlamamılar.Leningrad ekolünün başında Ord. Prof. Dr. Andrey Kononov (Türkiye”nin bilim dünyası kendisini Ebü”l Gazi Han Hiveli”nin “Oğuzname”sini yayına hazırlamasıyla tanımaktadır), Moskova ekolünün başında ise Prof. Dr. Nikolay Baskakov (“Türk kökenli Rus soyisimleri” kitabıyla Türkiye”de ünlüdür) durmaktaydı.İşte Ferhad Zeynalov”un doktora tezinin yöneticisi Prof. Dr. Nikolay Baskakov daha sonra öğrencisiyle meslektaş olacaktı. Azerbaycan”a dönen Zeynalov Bakü Devlet Üniversitesi Genel dil bilimciliği bölümünde göreve başladı. 1962”den Doç. Dr. titriyle Üniversitedeki görevini sürdüren Ferhad Zeynalov 1966”da savunduğu tezle Prof.Dr.bilimsel ünvanını kazandı. 1960”ların başlarında SSCB ve uluslararası bilim camiasında önemli bir Türkolog olarak tanınmaya başlayan Ferhad Zeynalov 1969”da görev yaptığı yüksek öğretim kurumunda açılan Türkoloji bölümü başkanlığına seçildi. Ondan sonra ise hayata veda etmeye sadece on beş senesi kalmıştı. 1970-1984 yılları arasına Prof. Dr. Ferhad Zeynalov neler sığdırmadı ki? Günümüzde sadece Azerbaycan”da değil Türkiye”de ve öteki Türk Cumhuriyetlerinde temel bilim kitabı olarak kabul edilen ve üniversitelerde derslik olarak okutulan “Türkolojinin temelleri” ve “Türk dillerinin mukayeseli grameri” genel inceleme kitaplarının yanısıra seçmeli ders için hazırladığı “Eski Türk yazılı anıtları” kitabı, erken Orta çağ halk edebiyatı anıtlarımızdan “Destan-i Ahmed Harami” üzerinde yaptığı inceleme kitabı ve Türk dillerinin gramer özelliklerine ilişkin başka bir araştırma kitabı o yıllarda basıldı.
1970-1980”lerde Türkoloji alanının en prestijli bilim dergisi sayılan ve Rusça çıkan “Sovyet Türkolojisi” dergisinde Türk dillerinin özelliklerini incelediği yazıları, Türkolojinin önemli merkezlerinden olan Almanya”da, Macaristan”da, Polonya”da ışık yüzü gören bilimsel makaleleri... Sovyetler Birliği, bir bilim adamı olarak Ferhad Zeynalov”a hem güveniyor ve hem de onun yurtdışında vereceği konferansların ülkeye prestij kazandıracağını çok iyi bildiği için bu kaliteli bilim adamının ülke dışına çıkarak prestijli bilim toplantılarında konuşmalar yapmasını teşvik ediyordu. Bu bağlamda Prof. Dr. Zeynalov”un Avrupa”dan Kanada”ya, ABD”den Türkiye”ye kadar çok farklı ülkelerin bilim kürsülerden yaptığı konuşmalar Sankt-Petersburg”un, Moskova”nın, Tiflis”in, Erivan”ın Türkoloji ekollerinin gıptasına neden olmaktaydı. Prof. Dr. Ferhad Zeynalov SSCB Türkologları içersinde yabancı meslektaşlarıyla hiç çekinmeden tartışmalara giren ve o tartışmalarda kendi bilimsel görüşlerini cesaretle savunan sayılı bilim insanlarındandı. Örneğin 1970”lerin ortaları 80”lerin başlarında ünlü Alman Türkolog Gerhard Doerfer”le “Halaç dili mi yoksa lehçesi mi?” konusunda girdikleri tartışma dünya Türkolojisi tarafından ilgiyle izlenmişti. Üniversite hocası babam daimi abone olduğu için evimize gönderilen “Sovyet Türkolojisi” dergisi sayfalarındaki o tartışmaları dikkatle izleme fırsatım bulunuyordu. Alman Türkolog Doerfer, Halaç lehçesini Türk dillerinin Oğuz boyunun müstakil bir lisanı sayarken Prof. Dr. Zeynalov onun bir dil değil lehçe olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı. Rusça yayınlayan “Sovyet Türkolojisi” dergisi sayfalarında yapılan tartışma daha sonra Doerfer”in Türk öğrencisi Semih Tezcan ile Ferhad Hoca arasında sürmüştü. Alman ekolüne mensup Türkologların avantajı bu ve bunun gibi diğer tartışmalarda gidip yerinde alan çalışmaları yapma olanaklarına sahip olmaları, Prof. Dr. Zeynalov”un dezavantajı ise “demir perde”den dolayı oralara gidip alan çalışmaları yapamamasıydı. Fakat buna rağmen tartışmalarda çok ciddi argümanlar ortaya koyan Prof. Dr. Zeynalov”un tezleri günümüzde de aktüelliğini korumaktadır. Onun “Türk dillerinin mukayeseli grameri” isimli inceleme kitabı Dr. Yusuf Gedikli”nin isabetli çevirisinde Türkçe yayınlanmış olup edindiğimiz bilgiye göre yakın gelecekte yeni bir baskısı ışık yüzü görecektir.
Prof. Dr. Ferhad Zeynalov”un, üzerinde uzun süre çalıştığı fakat baskısını göremediği başka bir eser “Dedem Korkudun kitabı”nın yeni bir okunuşu ve transkripsiyonuydu. Türkoloji bölümünde birlikte çalıştığı dil tarihçisi Prof. Dr. Samet Alizade”yle 1970”li yılların ortalarında başladıkları çalışmayı yaklaşık on yıl sonra bitirdiklerinde Ferhad Zeynalov artık hayatta yoktu. Zeynalov ve Alizade”nin yeniden okuyarak bir dizi yanlışları netleştirdikten sonra baskıya verdikleri “Dedem Korkudun kitabı”, Azerbaycan”da Ord. Prof. Dr. Hamid Araslı”dan sonra ikinci okunuş ve transkripsiyondu. Zeynalov ve Alizade okunuş sırasında Orhan Şaik Gökyay”ın, Prof. Dr. Muharrem Ergin”in, ünlü Rus Şarkiyat bilimcisi Ord. Prof. Dr. V. V. Bartold”un Rusçaya çevirisini yanyana koyarak sadece kelimeleri değil noktaları bile netleştirmiş, Ord. Prof. Dr. Hamid Araslı”nın okunuş hatalarına da düzeltmeler yapmak suretiyle orijinaline çok yakın bir transkripsiyon ortaya koymuşlardı. İşte bir Türk dilli yazmalar uzmanı olarak masamın üzerinde hiç değişmeyen kitapların isimlerini sorarsanız,ezbere şu kitapların isimlerini mutlaka söyleyeceğim: Orhan Şaik Gökyay. Dedem Korkudun kitabı. Kabalcı yayınları (1390 s.); Muharrem Ergin. Dedem Korkudun kitabı. Metin-endeks-gramer. Orhan Şaik Gökyay. Destursuz bağa girenler. Hendrik Boeschoten-Semih Tezcan. Dede Korkut Oğuznameleri. Hamid Araslı. Kitab-ı Dede Korkud. Ferhad Zeynalov- Samet Alizade. Kitab-ı Dede Korkud v.d.
Azerbaycan Türkolojisinin Prof.Dr.Bekir Çobanzade”den sonraki devamcısı ve Bakü Devlet Üniversitesi”nde Türkoloji bölümünün kurucusu,Sovyet Türkoloji ekolünün önemli bir kişiliği Prof. Dr. Ferhad Zeynalov 16 Ekim 1984”de henüz elli beş yaşındayken kansere yenik düştü. Hastalığa yakalanmasında uğradığı haksızlıkların etkisinin kurşkusuz olmasına rağmen burada üzerinde durmayı uygun görmemekteyiz. Ferhad Hoca doğup büyüdüğü, bir zamanlar Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti sınırları içinde bulunmuş Ordubad”da toprağa verildi. Bakü”den o taraflara yolu düşenlerin onun mezarını ziyaret ettiğini bilmekteyiz. Prof. Dr. Ferhad Zeynalov kitaplarıyla, makaleleriyle, Üniversitede kurduğu bölümle, yetiştirdiği bilim insanlarıyla Türkoloji alanındaki etkinliğini sürdürmektedir, sürdürecektir. Bilim insanının yaşaması için en mühim şartlar da bunlar değil mi zaten? Kim kuşku duyabilir ki bundan?
Biz de aziz hatırası önünde saygıyla eğilmeyi kendimize borç biliyoruz.
Ruhun şad olsun,büyük bilgin Prof. Dr. Ferhad Zeynalov....